Sünnet-i hüda ve sünnet-i zevaid

28/05/2019 Salı Köşe yazarı V.T

Peygamber efendimizin kendiliğinden emrettiği veya yaptığı ibadetlere (sünnet) denir.

 

Takıyyüddîn ibn-i Rezîn hazretleri Şafiî mezhebi fıkıh, tefsîr ve hadîs âlimidir. 603 (m. 1206)’da Suriye’de Hama’da doğdu. 680 (m. 1281)’de Kâhire’de vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki:

Peygamber efendimizin kendiliğinden emrettiği veya yaptığı ibadetlere (sünnet) denir. Sünnet ikiye ayrılır: 1- Sünnet-i hüda 2- Sünnet-i zevaid.

1- Sünnet-i hüda: Buna sünnet-i müekkede de denir. İslam dininin şiarıdır, başka dinlerde yoktur. Peygamber efendimiz bunları devamlı yapmış, nadiren terk etmiş ve terk edenlere de bir şey dememiştir. Ara sıra terk ettiği sünnetlere de (gayri müekkede) denir. Müekked sünneti, özürsüz [mazeretsiz] devamlı terk etmek mekruhtur, küçük günah olur. Namaz içindeki müekked sünnetleri terk etmek ise tahrimen mekruhtur. Dinimizin bütün hükümleri Kur'ân-ı kerimden çıkmaktadır. Bu hükümler üç kısımdır: a- Manaları açık olan ve ilim ehli tarafından bildirilen hükümlerdir. [Allah birdir gibi] b- Müctehidler tarafından ictihadla çıkarılan hükümlerdir. [Abdestin farzının, Hanefi’de dört, Hanbeli’de on olması gibi.] c- Bir kısmı ise çok gizlidir. Allahü teâlâ bildirmedikçe anlaşılamaz. Bunlar sadece Peygamber efendimize bildirilmiştir. Bu hükümler de Kur'ân-ı kerimden çıkartılıyor ise de, Peygamber efendimiz tarafından açıklandığı için bunlara (Sünnet) denir. Ezan okumak, cemaatle namaz kılmak gibi sünnetler (Sünnet-i hüda)dır.

2- Sünnet-i zevaid: Peygamber efendimizin, ibadet olarak değil de âdet olarak devamlı yaptığı şeylere denir. Zevaid sünnetleri terk etmek mekruh değildir. Peygamber efendimizin giyiniş şekli, iyi şeyleri yapmaya sağdan başlaması gibi şeyleri sünnet-i zevaiddir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Farza bağlı olan ve olmayan sünnet vardır. Farzdaki sünnetin aslı Allah’ın kitabındadır. Bu sünneti, [sünnet-i hüda’yı] almak hidayet, terki ise dalalettir. Diğer sünneti [sünnet-i zaide’yi] almak fazilet, terki ise günah değildir.) Peygamber efendimizin böyle âdet olarak yaptığı şeyleri yapmamak bid'at değildir. Bunları yapıp yapmamak, ülkelerin ve insanların âdetlerine bağlı olup, dini hükümler değildir. Her ülkenin âdeti başka başkadır. Hatta bir ülkenin âdeti zamanla değişir. Bununla beraber, âdete bağlı şeylerde de [Bir mazeret yoksa] Resulullaha tâbi olmak, dünya ve ahirette insana çok şey kazandırır ve çeşitli saadetlere yol açar.