Resûlullah'ın çizdiği hat...
28/05/2024 Salı Köşe yazarı R.A
"İşte bu, benim sırât-ı müstekîmim (dosdoğru yolumdur), ona uyun.
Başka yollara uymayın ki, sizi O'nun yolundan ayırmasın..."
Peygamber Efendimiz, Medîne-i münevvere’de bir gün,
Mescid-i Nebevî’nin avlusunda, kalın bir hat çizip kenarlarına da ince çizgiler
çizdikten sonra, bir âyet-i kerîme (En'âm, 153) okumuştur: Bu
âyet-i kerîmede, "İşte bu, benim sırât-ı müstekîmim (dosdoğru
yolumdur), ona uyun. Başka yollara uymayın ki, sizi O'nun yolundan
ayırmasın. (Allah, azâbından) korkarsınız diye, size böyle
tavsiye etmektedir" (En'âm, 153) buyurulmuştur.
Allahü teâlâ, Kur’ân-ı hakîminde buyuruyor ki: “Her
kim de, kendisine doğru yol (hüdâ, hidâyet) apaçık belli olduktan sonra,
Peygambere aykırı harekette bulunur ve mü’minlerin yolundan başkasına ittibâ
ederse (uyar giderse), onu, döndüğü sapıklıkta bırakırız. Âhirette de kendisini
Cehenneme koyarız ki, o, ne kötü bir dönüş yeridir.” (Nisâ, 115)
Bu âyet-i kerîmede, müminlerin yolundan
sapanların Cehenneme gidecekleri açıkça bildiriliyor.
“O gün, yüzleri ateş içinde kaynayıp çevrilirken: “Vâh
bize! Keşki (keşke) Allah’a itâat etseydik, Peygambere de itâat etseydik”
diyeceklerdir.”
“Yine şöyle diyecekler: “Ey Rabbimiz! Doğrusu bizler,
beylerimize ve büyüklerimize itâat ettik de, onlar bizi yanlış yola
götürdüler.”
“Ey Rabbimiz! Onlara azâbın iki katını ver ve onları
büyük bir lanet ile lanetle (rahmetinden uzaklaştır).” (Ahzâb,
66-67-68)
Yine Peygamber Efendimiz, “bana İslâm’a dâir
bir şey söyle, artık o konuda, sizden başkasına (hiçbir kimseye), hiçbir şey
sormayayım” şeklinde nasîhat isteyen bir sahâbîye, “Kul âmentü
billah, sümme’stekım”: “Allah’a inandım de, sonra da istikâmette
ol” buyurmuştur...
Sevgili Peygamberimiz, İmâm Şehristânî’nin “El-Milel
ve’n-Nihal” isimli kitâbının başında geçen bir hadîs-i
şerîfinde: “Ümmetim yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Bunlardan bir fırka
kurtulacak, diğerleri helâk olacaktır” buyurdu. Bunun üzerine, Eshâb-ı
kirâm: “Kurtulan fırka hangisidir?” diye sordular. O da, “Ehl-i
sünnet vel-cemâattir” cevâbını verdi.
Eshâb-ı kirâm bu defâ: “Ehl-i sünnet
ve’l-cemâat nedir?” diye sordular. “Benim ve Eshâbımın bulunduğu
yolda olanlardır” buyurdu.
En büyük âlim ve velîlerden olan İmâm-ı
Rabbânî Müceddid-i Elf-i Sânî Ahmed Fârûkî Serhendî (kuddise sirruh)
buyurmuştur ki:
“Ehl-i Sünnet i’tikâdı sana önce lâzım olan,
Yetmiş üç fırka var amma, Cehennemlik geri kalan,
Müslümânlar hep sünnîdir, cümlenin reîsi Nu'mân,
Cennet ile müjdelendi, îmânda bunlara uyan.”
İbrâhîm Hakkî Erzurumî (rahmetullahi
aleyh) de, bir şiirinde şöyle buyurmuştur:
“Hudâ Rabbim, nebim hakkâ Muhammeddir Resûlullah,
Hem İslâm dînidir dînim, kitâbımdır Kelâmullah,
Akâidde, Ehl-i Sünnet oldu mezhebim, hamdolsun,
Amelde, Ebû Hanîfe mezhebi, mezhebim vallah.”
Peygamber Efendimiz, kendini
söyledikten sonra, Eshâb-ı kirâmı da söylemesine lüzûm olmadığı hâlde, onları da
söylemesi, “Benim yolum, Eshâbımın gittiği yoldur. Kurtuluş yolu,
yalnız Eshâbımın gittiği yoldur” demektir. Eshâb-ı kirâmın
yolunda giden, elbette Ehl-i sünnet vel-cemâat fırkasıdır. Cehennemden kurtulan
fırka, yalnız bunlardır.” (Mektûbât-ı Rabbâniyye, C. 1, m. 80)