Fetih, sulh ve huzur...
28/07/2024 Pazar Köşe yazarı S.K
Müslümanlar, fethettikleri yerlerde insanların adalet, sulh, refah, huzur içerisinde ruhen ve bedenen mesut bir hayat yaşamalarını sağlamışlardır.
İslam medeniyeti -2-
Müslümanlar, fethettikleri yerlere, imanı, ahlakı ve hakiki medeniyeti
taşımışlar, insanların adalet sulh, refah, huzur içerisinde ruhen ve bedenen
asırlarca mesut bir hayat yaşamalarını sağlamışlardır. Gittikleri yerlerde
mamur beldeler kurmuşlar, huzur ve sükûn içinde yaşayan cemiyetler tesis
etmişler, oralardaki insanlara adaletle, şefkat ve merhametle davranmışlardır.
Hâlbuki teknolojide ileri fakat imandan, adalet, insaf, şefkat ve
merhametten yoksun olan milletler ise girdikleri her yerde çok kan dökmüşler,
geriye gözyaşı, yıkım, ölüm, vahşet bırakmışlardır.
Günümüzde bütün dünya milletleri İslam medeniyetine hayranlıklarını dile
getirmekte, dünyadaki pek çok ilim adamı, vakıf, yayınevi, araştırma
teşkilâtları, insanlığın günlük hayatından en girift meselesine kadar içine
düştüğü buhranlara çare bulmak için, bu medeniyeti, bilhassa Osmanlı
Devleti’nin yapısını incelemekte, onların asırlarca elde ettikleri
tecrübelerinden faydalanarak problemlerini çözmeye, sıkıntılarını azaltmaya
çalışmaktadır.
Müslümanların son zamanlarda, ilim sahasında en büyük rehberi, Osmanlılar
idi. Bütün Hristiyan âlemi bu İslam devletinin, dünyadaki terakkilere,
gelişmelere ve keşiflere kayıtsız kalması için siyasî ve askerî hücumlara
geçtiler. Bir taraftan, haçlı saldırıları, bir taraftan da son senelerde
Osmanlı devletini ele geçiren sözde aydınların, masonlara aldanarak, Avrupa’nın
fende ilerlemesine, yeni keşiflere gözlerini kapamaları, ilerlemeyi teknikte
değil de dinde reform yapmakta, bölücülükte aramaları Osmanlıların fen ve
teknikte rehberlik yapmalarına mâni oldu. Osmanlı Devleti bundan çok zarar
gördü.
Dünyada, her gün, her sahada birçok yenilikler yapılmaktadır. Bunları biz,
devamlı takip etmeye, öğrenmeye ve öğretmeye mecburuz hatta mahkûmuz. Yoksa
düşmanlarımız bize yaşama hakkı tanımazlar...
Allahü teâlânın her nimetine mâlik olan, iyi iklim, bol su, zengin maden
kaynaklarıyla dünyada eşi bulunmayan vatanımız Türkiye, Ehl-i sünnet itikadında
olan hakiki Müslümanlara muhtaçtır. Ancak bu hakiki Müslümanlar, el ele
vererek, birbirlerini sayarak, severek, koruyarak, Müslüman ismini taşıyan
bidat ehlinin ve İslam düşmanlarının saçma ve sapık neşriyatını reddederek,
durmadan çalışarak, yirminci asrın fen ve teknolojisine ulaşarak ve hattâ onu
da geçerek, bu vatanı lâyık olduğu dereceye eriştirebilirler. İslamiyeti, Ehl-i
sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi öğrenmemiş, helâle, harama ehemmiyet
vermeyip, kendisine aşılanmış yabancı fikirlere aldanarak, din kardeşlerine
düşman olan bidat sahiplerinden bu memlekete hayır gelmez. Bunların
ruhları hastadır. Bir makine gibi, kimin eline geçerlerse, onun istediğini
yaparlar. Memlekete en büyük fenalığı yapan bunlardır. Allahü teâla, bizi bu
gibi zararlı bidat sahiplerinin, tarihine, kültürüne yabancı kimselerin şerrinden
muhafaza buyursun! Âmin.