"Kur’ân-ı kerîmden gâfil olma!.."

28/08/2019 Çarşamba Köşe yazarı V.T

"Ey oğlum! Kur’ân-ı kerîm okumaktan gâfil olma! Çünkü Kur’ân-ı kerîm, ölü kalbi diriltir."

 

Muhammed Harranî hazretleri hadîs ve târih âlimi olup, Harran’da doğdu. 334 (m. 946)’da Rakka’da vefât etti. Yüz bin hadîs-i şerîfi râvileriyle birlikte ezberleyerek, hadîs ilminde hafız oldu. Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:

Enes bin Mâlik’in (radıyallahü anh) bildirdiği hadîs-i şerîfte, Resûlullah (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Ey oğlum! Lâ ilahe illallah kelimesini çok söyle! Çünkü o, yedi kat gök, yerler ve onların içinde bulunanlardan daha hayırlıdır.

Ey oğlum! Kur’ân-ı kerîm okumaktan gâfil olma! Çünkü Kur’ân-ı kerîm, ölü kalbi diriltir. Kötü sözden, işten ve taşkınlıktan alıkor. Kur’ân-ı kerîm, dağları yürütür.

Ey oğlum! ölümü çok hatırla! Çünkü ölümü çok hatırlarsan, dünyâya düşkün olmazsın. Ahırete çok rağbet eder, istekli olursun. Âhıret hakîkî yerleşme yeridir. Dünyâ ise, ehli için aldatıcı bir yurttur.”

Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) anlattı: Resûlullah buyurdu ki: “Dula ve yoksula yardımcı olan, ihtiyaçlarını gideren kimse, Allah yolunda cihâd eden veya gecelerini ibâdetle, gündüzlerini oruçla geçiren kimse gibidir. Yetime kefil olan kimse, Allahü teâlâdan da ittikâ ederse, (haram ettiklerinden sakınırsa), (şehâdet ve orta parmaklarını işâret ederek) ben ve o, Cennette şu ikisi gibiyiz” buyurdu.

Câbir bin Abdullah’ın (radıyallahü anh) rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Resûlullah efendimiz buyurdu ki: “Sizden biriniz, rızkını tamamlamadıkça ölmeyecektir. O hâlde, Allahü teâlâdan korkun. Ey insanlar! Talebi güzel yapın. Helâl olanı alınız. Allahü teâlânın haram kıldıklarını gözetiniz (onları almayınız).”

Ebû Hüreyre’nin (radıyallahü anh) bildirdiği hadîs-i şerîfte, Resûlullah efendimiz buyurdu ki: “Allahü teâlâ tayyibdir. Ancak tayyib olanı (temiz olanı) kabul eder. Allahü teâlâ resûllerine tayyibi (temiz ve helâl olanı) emrettiği gibi, müminlere de bunu emretti.”

Allahü teâlâ meâlen şöyle buyurdu: “Ey Resûller! Helâl şeylerden yiyiniz ve sâlih amel işleyiniz. Çünkü ben, ne yaparsanız hep bilirim.” (Mü’minûn-51) ve “Ey müminler! Size verdiğim rızıkların temiz ve helâlinden yiyin ve Allaha şükredin, eğer hakîkaten ona kulluk ediyorsanız” (Bekâra-172) meâlindeki âyet-i kerîmeleri okudular. Sonra “Yüzü gözü toza bulanmış, saçı dağınık olduğu hâlde uzun bir sefere çıkıp, sonra elini semâya kaldırıp, yâ Rabbî, diye yalvaran, fakat yediği haram, giydiği haram, içtiği haram ve haram gıda ile beslenmiş böyle birisinin duâsı nasıl kabul olunur?” buyurdular.