Hizmete adanan bir ömür...
28/10/2022 Cuma Köşe yazarı A.U
Hüseyin Hilmi Işık Efendi buyurdu
ki: "Allahü teâlâ ancak çok sevdiği, çok mümtaz kıldığı kullarına sevdiği
bir dostunu tanımayı nasip eder..."
Geçen çarşamba, Büyük İslâm âlimi Hüseyin Hilmi Işık Efendinin
vefat yıl dönümüydü. (26 Ekim 2001) Abdülhakîm Arvâsî hazretlerinin en çok
sevdiği talebesi olan Hüseyin Hilmi Efendi, O mübarek zatı, 1929 yılında
tanımakla ve ona hizmet etmekle şereflendi. Onun sohbet ve derslerinde, feyiz
ve ihsanlara nâil oldu. Sarf, nahv, mantık, fıkıh, hadis, mâkul ve menkûl, usûl
ve fürû ilimlerini tâlim etti...
Hüseyin Hilmi Işık Efendi, teğmenlikten albaylığa kadar Türk
ordusunda zehirli gazlar mütehassıslığı ve kimyâ öğretmenliği yapmış, çok subay
yetiştirmiştir...
Başta; "Tam İlmihâl Seâdet-i
Ebediyye" olmak üzere, Hakîkat Kitabevi tarafından
neşredilen, 14 Türkçe ve bunların; Arabî, Fârisî, Fransızca, Almanca ve
İngilizce yayınlanan pek çok kitabı vardır...
Bu mübarek zat, 90 yaşında vefât etti. İhlas Holdingin kurucusu
ve aynı zamanda en çok sevdiği talebesi ve dâmâdı olan rahmetli Enver Ören
Ağabey başta olmak üzere, gözyaşları arasında büyük bir kalabalıkla Eyüp Sultan
Kabristanı'ndaki aile mezarlığına defnedildi... Cenâb-ı Hak şefaatlerine nâil
eylesin...
***
Hüseyin Hilmi Işık "kuddîse sirrûh" buyurdu ki:
"Allahü teâlâ ancak çok sevdiği, çok mümtaz kıldığı
kullarına sevdiği bir dostunu tanımayı nasip eder. Sevdiği bir dostunu tanıtmak
aynen Eshab-ı kirama hazreti Peygamberi (sallallahü aleyhi ve sellem) tanıtması
gibidir. Ona sevdiği bir kulunu tanıtması demek, ona çok büyük nimetler
vereceğinin, Cenneti nasip edeceğinin alametidir. Çünkü vermek istemeseydi
istek vermezdi. 'Biz istedik' diyoruz. Hiç alakası yok! Onu veren Allah'tır
(celle celalühu)...
Cenâb-ı Hakk, bu güzel itikadı, bu güzel imanı, hele hele bu büyüklere
olan sevgiyi çöplüğe koymaz... İnsanın kalbi pırlantaya layıktır. Onun için o
büyükleri tanıtır ve sevdirir. Bunun için de ne kadar şükretsek azdır. Bu 'özel
tahsis'tir kardeşim...
Allahü teâlâ, Peygamber Efendimize buyurdu ki: (Göğsünü
paralayacak şekilde kendini niye öyle harap ediyorsun? Bana neden inanmıyorlar,
iman etseler ateşte yanmayacaklar deyip niye kendini bu kadar sıkıntıya
sokuyorsun. Hidayet benim elimdir. Bu hakkı senin eline vermedim...) Onun
için hepimiz Cenab-ı Hakk'ın bu özel lütfuna kavuştuk kardeşim. Böyle yüce
Allah'a insan nasıl itaat etmez, nasıl onu sevmez?
Peki, Allahü teâlâyı nasıl seveceğiz? Cenâb-ı Hakk'a teşekkür
namaz kılmakla olur. İmandan sonra namaz gelir. Direksiz bina olmaz. Namazsız
da din olmaz...
O hâlde, mümin nefes aldığı müddetçe; ayakta, oturarak, nasıl imkânı varsa namazını kılmak zorundadır kardeşim..."