“Ne hepsiniz, ne de hiçsiniz”
28/11/2019 Perşembe Köşe yazarı O.Ü
"Amir, hâkim, malik Odur. Kazandığınız başarılar, Onun için
olmadıkça, hep yalan, hep boştur."
Sual: İnsanın yaptığı işlerde tercih, seçme hakkı yok mudur?
Cevap: Bu konuda Seyyid Abdülhakim Efendi, bir üniversiteliye verdiği
cevapta buyuruyor ki:
“Etrafın, arzu ve emellerine uyduğu zaman, her şeyi, aklınla, ilminle,
gücünle 'yaratarak' yaptığına, bütün başarıları 'icat' ettiğine
inanıyorsun! Hakkın sana verdiği vazifeyi unutuyor, o yüksek memurluktan
istifa ediyor ve emanete sahip çıkmaya kalkıyorsun. Kendini malik, hâkim
tanımak ve tanıttırmak istiyorsun. Öte taraftan, etrafın, arzularına uymaz, dış
kuvvetler seni mağlup etmeye başlarsa, o zaman da, kendinde ümitsizlikten başka
bir şey görmüyorsun. Hiçbir seçme hakkına sahip olmadığını iddia ediyorsun.
Kaderi bir İlm-i mütekaddim değil, bir cebr-i mütehakkim manasında anlıyorsun.
Sofrana, sevdiğin yemekler gelmediği zaman eline geçirebileceğin kuru
ekmeği yemekle, yemeyip açlıktan ölmek arasında serbest bulunduğun ve kuru
lokmalar, ağzına zorla tıkılmadığı hâlde, onları yersin. Hem yersin, hem de bir
şey yapmadığına hükmedersin. Düşünmezsin ki, elin ve ağzın, yine arzunla
oynamış ve bu bir sıtma, bir titreme olmamıştır. İradene malik olduğun hâlde,
seni aciz bırakan dış kuvvetler karşısında kendini mecbur, hasılı bir hiç
bilirsin.
İşin yolunda olunca 'Hep', işlerin ters olduğu zamanında ise, kaderin baskısı
altında oyuncak bir 'Hiç' diye iddia ettiğin o sen, bunlardan hangisisin? 'Hep'
misin, 'hiç' misin?
Siz, ne hepsiniz, ne de hiçsiniz, ikisi arası bir şeysiniz. Evet siz,
icat etmekten, her şeye hâkim olmaktan, şüphesiz uzaksınız. Fakat, inkâr
olunamayan bir seçme, tercih hakkınız vardır. Siz, eşi ortağı bulunmayan bir
hâkim ve mutlak, başlı başına bir malik olan, Hak teâlânın emri altında, ayrı
ayrı ve müşterek vazifeler alan, birer memursunuz! Onun koyduğu hüküm ve nizam
ile, Onun tayin ettiği mevkileriniz ve yaratıp emanet olarak verdiği salahiyet
ve vasıtalarınız nisbetinde vazife yaparsınız. Amir, hâkim, malik Odur.
Kazandığınız başarılar, Onun için olmadıkça, hep yalan, hep boştur. O hâlde
kalplerinizde, niçin yalana yer veriyorsunuz? Niçin, Hak teâlâyı mabud
tanımıyorsunuz da, binlerce, hayal olan, mabudlar arkasında koşuyor, hepiniz
sıkıntılar içinde boğuluyorsunuz? Niçin o emeli Hakdan başkasında arıyorsunuz?”