Her namaz vakti için on altın veren mümin
28/11/2020 Cumartesi Köşe yazarı A.D
Eskiden, Bursa'da oturan Rumlardan biri gizlice Müslüman olmuştu. Bunun
sebebini bir dostu sordu. Aldığı cevap ibretlikti!..
İmandan sonra namaz gelir. Namaz kılmayan yüz bin hac yapsa, yüz bin altın
sadaka dağıtsa, yüz bin fakir doyursa hepsi bir vakit namazın sevabına
ulaşamaz. Temelsiz bina olmaz. Namaz dinin temelidir. Direksiz bina olmaz,
namaz dinin direğidir.
Büyük İslam âlimi Hüseyin Hilmi Işık Efendi "kuddîse sirrûh" bu
hususta buyurdu ki:
"Mümin nefes aldığı müddetçe; ayakta, oturarak, nasıl imkânı varsa
namazını kılmak zorundadır kardeşim..."
Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Namaz dinin direğidir, terk eden dinini yıkmış olur.) [Beyhekî]
(Namazın dindeki yeri, başın vücuttaki yeri gibidir.) [Taberanî]
Namaz, İslâm'ın beş şartından biridir ve geri kalan dördünü kendisinde
toplamıştır. Namazda iman vardır, imanı olan namaza durur. Namazda oruç vardır,
bir şey yersek namaz bozulur. Namazda zekât vardır, çünkü dünya ve parayı akla
getirmemek lazımdır. Namazda hac vardır, kıbleye dönmeyenin namazı sahih olmaz.
Hâsılı, namaz varsa, her şey vardır. Namaz yoksa, kişinin durumu tehlikelidir.
Çünkü Peygamber efendimiz, (Namaz, müminle kâfiri ayıran farktır) buyuruyor.
Yani mümin namaz kılar, kılmayan ise ya mümindir ya kâfirdir. Yani şüphelidir.
Ankebût suresinin 45. âyetinde mealen, (Doğru kılınan namaz, insanı
pis, çirkin ve yasak işleri işlemekten korur) buyuruldu. İnsanı
kötülüklerden uzaklaştırmayan bir namaz, doğru namaz değildir. Görünüşte
namazdır. Bununla beraber, doğrusunu yapıncaya kadar, görünüşü yapmayı elden
bırakmamalıdır. Bir şeyin hepsi yapılamazsa, hepsini de elden kaçırmamalıdır.
***
Bursa, Osmanlılara geçmeden önce şehirde oturan Rumlardan biri gizlice
İslam dinini kabul etmişti. Bunun sebebini yakın dostu bir Rum sordu:
-Baba ve dedelerinin dinini nasıl olup da terk ettin?
-Bir aralık esir edilen Müslümanlardan biri benim yanıma bırakıldı. Bir gün
baktım, bu esir kapatıldığı odada eğilip kalkıyordu. Yanına giderek ne
yaptığını sordum. Hareketleri bitince ellerini yüzüne sürdü ve bana namaz
kıldığını, şayet müsaade edersem her namaz için bir altın vereceğini ifade
etti. Ben de tamaha kapıldım. Gün geçtikçe ücreti artırdım. Öyle oldu ki her
vakit için on altın istedim o da kabul etti, ibadeti için yaptığı fedakârlığa
hayret ettim... Bir gün ona “Seni serbest bırakacağım” deyince çok
sevindi, ellerini kaldırıp;
-Allahü teala, seni iman ile şereflendirsin! diye dua etti. Ben de o anda
Müslüman oldum...