Vakit, sahip olduğumuz en değerli şeydir...
28/11/2024 Perşembe Köşe yazarı S.A
Şair ne güzel demiş: "Keşke gençliğim bir gün olsun geri gelseydi
de ihtiyarlığın benim başıma neler getirdiğini ona anlatsaydım..."
Geçmiş zaman ne kadar güzel olursa olsun bir daha
yaşanmıyor. Şu gençliğini düşünerek ah çeken ihtiyar, şu parlak devirlerini
hatırlayarak dövünen toplum, eninde sonunda anlar ki geçen geçmiştir artık. Onu
geri getirmek, tekrar yaşamak hiç kimse için bugüne kadar mümkün olmamıştır,
olamaz da...
Gerçekten de insanlar, iradelerinin geçmiş zamanla
ilgili acı ve tatlı hatıraları önünde aciz kaldığını anlar ve hepsinin bir rüyâ
gibi geçtiğini hisseder. "İnsanlar uykudadır, ölünce
uyanırlar."
İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
"İnsan, rüyâ gördüğü zaman onun rüyâ olduğunu
bilmez, gerçek zanneder, uyanınca kendi kendine; meğer bu gördüklerim rüyaymış,
der. Aynen bunun gibi ölünce de dünya hayatının bir rüyâ gibi olduğunu
anlar."
Bilmem siz de öyle misiniz? Ben, bir tarih kitabı
okurken, meydana gelen olayları, alınan kararları ve yapılan işleri kritik
ederim. Sanki o devirde yaşıyormuşum gibi gelir bana... Böyle olunca, zaman
zaman durur, "Keşke bu karar alınmasaydı..." diye kendi kendime
hayıflanırım. Sanki, geçmiş zamana sözüm geçecekmiş gibi!.. Zamanı tersine
çevirmek, o zamanlara geri dönmek ve o hadiselere tesir etmek artık mümkün
değildir. Bize düşen onların yaptıklarından ibret almaktır. Yapmak istediğimiz
ne olursa olsun, onun bir benzeri geçmiş zamanlarda yapılmıştır. Başaranlar
olmuş, başaramayanlar olmuş. Başarılı olanlar nasıl bu başarıyı elde ettiler.
Başaramayanlar niçin başaramamışlar... Bunları öğrenir ve başarılı olanlar gibi
hareket edersek, başarılı olmamak için sebep kalmaz.
Zaman geri gelmediği gibi onu durdurmak da mümkün
değildir. Su gibi akıp gidiyor. Vakit insanın sahip olduğu en değerli şeydir.
En kıymetli mücevherden daha kıymetlidir. Kaybedilen mücevher tekrar
alınabilir, fakat kaybedilen zaman bir daha ele geçmez.
Şair ne güzel demiş: "Keşke gençliğim bir
gün olsun geri gelseydi de ihtiyarlığın benim başıma neler getirdiğini ona
anlatsaydım..."
Her insan için belli bir ömür tahsis edilmiştir. Bu
kısacık ömrüyle yaşadığı ve yaşayacak olan üç hayatını kazanmak zorundadır.
Dünya hayatı, kabir hayatı ve ahiret hayatı... Bunların en kısası dünya
hayatıdır. Önemli olanı da budur. Çünkü üçü de burada kazanılır...
Hasan-ı Basri (rahmetullahi aleyh)
Tabiinin büyüklerindendir. Eshab-ı kiramı, görmeyenlere tarif ediyor. Diyor ki:
"Onlar öyle insanlardı ki; siz nasıl paranızı acıyarak harcıyorsanız onlar
da vakitlerini öyle acıyarak harcarlardı. Ne yapsam daha çok sevap kazanırım
düşüncesi ile hareket ederlerdi..."