"Doğru söylüyorsan şifâya kavuşursun!"
29/06/2023 Perşembe Köşe yazarı V.T
Habîb-i Acemî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Hasan-ı
Basrî, İbn-i Sîrîn, Bekir bin Abdullah el-Müzenî gibi büyüklerle sohbet etti.
738 (H.120)'de vefât etti.
Hasan-ı Basrî hazretleri, Habîb-i Acemî hazretlerini çok sever
ve ona çok iltifât ederdi. Hattâ bâzen meclisinde Habîb'in sohbet etmesini
söyler, o mübarek de emredildiği için sohbet ederdi... Bâzı kimseler bu durumu
merâk ederler; "Siz burada bulunduğunuz hâlde, onun sohbet etmesini
istemenizin hikmeti nedir?" diye suâl ederlerdi. Hasan-ı Basrî hazretleri;
"Habîb, kalbinden konuşur ve konuştuğunu insanların kalbine yerleştirir.
Ben onun için onu konuşturuyorum" buyururdu...
Hanımı Umrete de sâlihâ bir kadındı. Kendisi ile berâber ibâdete
devâm ederdi. Bâzen gece yarısı Habîb'i uyandırır; "Ey Efendim! Kalkınız.
Gece geçiyor, önünde uzun bir yol var, azığımız ise az. Sâlihler kâfilesi gitti
ve selâmete ulaştı. Biz ise geri kaldık" der ve berâber ibâdet
ederlerdi...
Bir gün bir kimse, Habîb-i Acemî hazretlerine gelip; "Sende
üç yüz dirhem alacağım vardır" dedi. Habîb; "Ben hatırlayamadım.
Nerede, ne zaman borcum oldu?" buyurdu. O kimse; "Ben de bilmiyorum.
Fakat benim sende üç yüz dirhem alacağım vardır" dedi. Habîb, o kimseye;
"Bugün gidin de yarın gelin" buyurdu.
Gece olunca, abdest alıp iki rekat namaz kıldı ve namazdan sonra şöyle duâ
etti: "Yâ Rabbî! Eğer o kimse doğru söylüyorsa, borcumu ona ödememde bana
yardım et. Şâyet yalan söylüyorsa sen bilirsin..."
Sabah olunca o kimsenin, bir tarafının felç olduğunu gördüler.
Habîb o kimseye; "Sana ne oldu?" diye sordu. O kimse, "Tövbe
ettim, tövbe ettim. Ben sizden alacağım olmadığı hâlde üç yüz dirhem istedim.
Bunun için bana bu hastalık geldi. Ben tövbe ettim" dedi. Habîb-i Acemî;
"Peki niçin böyle yaptın?" dedi. O kimse "Kendi kendime; 'Habîb
Allahü teâlâdan ve kullardan çok utanır. Ben bu parayı istersem bana
verir' dedim. Habîb-i Acemî merhametinin çokluğundan o kimseye acıdı ve;
"Yâ Rabbî! Doğru söylüyorsa ona şifâ ihsân eyle" diye duâ etti.
Allahü teâlâ o kimseye şifâ verdi ve hiç felç olmamış gibi ayağa kalktı...
Habîb-i Acemî hazretleri buyurdu ki: Kıyâmet günü Allahü teâlâ
bana; "Ey Habîb! Şeytanın vesvesesinden uzak olarak, bir gün namaz kıldın
mı? Bir gün oruç tuttun mu? Bir rekat olsun namaz kıldın mı? Bir tesbih çektin
mi?" diye sorarsa; "Evet yâ Rabbî" demeye gücüm yetmez.
"Evet yâ Rabbî" demeye yüzüm olmaz, böyle bir söz diyemem.