Cennetin ve Cehennem şu anda mevcuttur...
29/07/2024 Pazartesi Köşe yazarı R.A
Kur'ân-ı kerîmde, müminler için Cennetin, kâfirler için de Cehennemin hâzır
vaziyette bekletildiği bildiriliyor...
8 Temmuz 2024 Pazartesiden bu yana (bu hafta da dâhil
4 haftada 8 makâle yazıp) Cennet ve Cehennemden bahsettik. Bilindiği
üzere kabir hayâtını, Cennet-Cehennemi ve âhıret hayâtını sırf akılla (salt
akılla, tek başına akılla) anlamak mümkün değildir. Zira akıl yalnız
maddî şeyler, laboratuvara sokulabilen şeyler hakkında kesin bilgi sâhibi
olabilir. Kabir ve âhıret ahvâli gibi husûslarda âyet-i kerîmelere, hadîs-i
şerîflere ve bunlardan mülhemen fikir beyân eden muteber İslâm âlimlerinin
sözlerine ihtiyaç vardır.
Herkesin hâtırına, “Cennet” ve “Cehennem”
şu anda mevcut mudurlar? Nerededirler? Varlıklarının delîlleri
nelerdir? Buralar nasıl yerlerdir? Salt akılla onları anlamamız mümkün müdür?
gibi suâller gelmektedir.
İslâm âlimlerinin en büyüklerinden olan İmâm-ı
A’zam Ebû Hanîfe (rahmetullahi aleyh), Ehl-i Sünnet i’tikâdını
hülâsaten yazdığı “el-Fıkhu’l-Ekber” isimli hacmi küçük, ama
değeri çok büyük, akâidle ilgili kıymetli eserinde, “Cennet ve
Cehennem, şu ânda mevcutturlar; ebediyyen yok olmazlar” buyuruyor.
Cennet ve Cehennemin varlıkları, “Edille-i şer’iyye”
denilen 4 dînî delîlin dördüyle de sâbittir. Bu konuda pekçok âyet-i kerîme ve
hadîs-i şerîf olduğu gibi, İslâm âlimlerinin kitapları da konuyla ilgili
bilgilerle doludur.
İlim sâhibi her Müslümânın bildiği gibi, ilk insan ve
bütün insanların babası olan Hazret-i Âdem (aleyhisselâm), yıllarca Cennet’te
yaşadı. Yasak ağaçtan yiyince, dünyâya indirildi. Bu husûsta, Kur'ân-ı kerîmde
birçok âyet-i kerîme vardır. Meselâ Bakara sûresinin 35 ve 36, A’râf sûresinin
17. âyet-i kerîmesinden 27. âyet-i kerîmesine kadar, Tâhâ sûresinin 117-119.
âyet-i kerîmeleri, bu husûslardan bahsetmektedirler. Kur'ân-ı kerîmde, ayrıca
müminler için Cennetin, kâfirler için de Cehennemin hâzır vaziyette
bekletildiği bildiriliyor:
“Takvâ sâhipleri için hâzırlanmış olup genişliği
gökler ve yer kadar olan Cennet’e koşun.” (Âl-i İmrân, 133)
“Kâfirler için hâzırlanmış olan Cehennem ateşinden
sakının.” (Âl-i İmrân, 131)
Peygamber Efendimiz de, Mirâca gidince, Cennet ve
Cehennem’i de gezdi. Gördüğü şeyleri anlattı. Bunlardan biri şöyledir:
“Mirâcda Cehenneme baktım. Kokmuş leşler yiyenler
gördüm. Bunların kim olduklarını sordum. Cebrâîl aleyhisselâm, 'Bunlar, gıybet
etmek sûretiyle, insanların etlerini yiyenlerdir' dedi.” (Müsned-i
İmâm Ahmed)
Bugün, astronomi ilmine göre, bildiğimiz bütün
yıldızlar ve gezegenler, birinci kat semâdadırlar. Semâlar ise, yedi kattırlar.
Diğer katların ise, bilinen birinci semâdan çok büyük oldukları beyân
edilmiştir. Cennet’in genişliğinin yer ile göğün genişliği kadar olduğu,
Kur'ân-ı kerîmle (Hadîd, 21’de) sâbittir.
Bu durumda, Cennet’in diğer
gezegenlerde olması mümkün değildir. Cennet daha yukarı
semâlardadır. (Deylemî)