"Kendini başkasından üstün görme!.."
29/08/2019 Perşembe Köşe yazarı V.T
Hadis-i şerifte buyuruldu ki: "Kalbinde zerre kadar kibir bulunan
kimse Cennete girmez."
Ebû Ca’fer Cüzâmî hazretleri kelam ve fıkıh âlimlerindendir. İspanya’da
Gırnata’da doğdu. 538 (m. 1143)’de Fas’ın Fes şehrinde vefât etti. Bir
sohbetinde buyurdu ki:
Kibir, kendisini başkasından üstün görmektir. Kendini ondan üstün görmekle,
kalbi rahat eder. (Ucub) da kendini ondan üstün bilmektir. Burada başkasını
düşünmez. Kendini ve ibâdetlerini beğenir. Kibir; kötü huydur. Haramdır.
Hâlıkını, Rabbini unutmanın alâmetidir. Çok din adamı, bu kötü hastalığa
yakalanmıştır. Hadis-i şerifte, (Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kimse
Cennete girmez) buyuruldu. Diğer bir hadis-i şerifte, (Kıyâmet günü, dünyadaki
kibir sahipleri küçük karınca gibi zelîl ve hakîr olarak kabirden
çıkarılacaktır. Karınca gibi, fakat insan şeklinde olacaklardır. Herkes bunları
hakîr göreceklerdir. Cehennemin en derin ve azâbı en şiddetli olan Bolis çukuruna
sokulacaklardır. Buraya girenler kurtulmaktan me'yûs oldukları için Bolis
denilmiştir. Ateş içinde kaybolacaklardır. Su istediklerinde kendilerine
Cehennemdekilerin irinleri verilecektir) buyuruldu.
Medîne vâlîsi olan Ebû Hüreyre, odun demeti taşıyordu. Muhammed bin Ziyâd,
bunu tanıyarak, yanındakilere, yol verin, emîr geliyor dedi. Gençler vâlînin
böyle tevâzuuna hayret ettiler. Hadis-i şerifte, (Önceki ümmetlerde kibir
sahibi birisi, eteklerini yerde sürüyerek yürürdü. Gayret-i ilâhiyyeye dokunarak,
yer bunu yuttu) ve (Merkebe binmek, yün elbise giymek ve koyunun sütünü sağmak,
kibirsizlik alâmetidir) buyuruldu.
Tekebbür edene, yâni kibir sahibi olana karşı tekebbür etmek câizdir.
Allahü teâlâ, kullarına karşı mütekebbirdir. Allahü teâlâ, kibriyâ sahibidir.
Kibir sahibine tekebbür etmek, sadaka vermek gibi sevaptır. Kibir sahibine
karşı tevâzu eden kimse, kendisine zulmetmiş olur.
Bid'at sahiplerine ve zenginlere karşı da tekebbür etmek câizdir. Bu
tekebbür kendini yüksek göstermek için değildir. Onlara ders vermek, gafletten
uyandırmak içindir.
Harbde düşmana karşı tekebbür etmek sevaptır. Bu tekebbüre (Huyelâ) denir.
Sadaka verirken, neşe ve sevinç ile karışık tekebbür etmek lâzımdır. Sadaka
verenin tekebbür etmesi, fakire karşı değildir. Verdiği mâlı küçültmektir. Mala
kıymet vermediğini gösterir. Hadis-i şerifte, (Veren el, alandan yüksektir)
buyuruldu.
Riyâ, gösteriş yapanlara karşı da tekebbür etmek câizdir.