Günâhların en büyükleri!..
29/10/2024 Salı Köşe yazarı R.A
Günâhların hepsi, Allahü teâlânın emrini yapmamak olduğundan büyüktürler. Fakat bâzısı, bâzısına göre küçük görünür.
Dînimizde mühim bir kâide vardır: Farzları
yapmamanın günâhı, harâm işlemek günâhından daha çoktur. Harâmdan sakınmanın
sevâbı da, farzı yapmanın sevâbından kat kat çoktur.
"Günâhların hepsi, Allahü teâlânın emrini
yapmamak olduğundan büyüktürler. Fakat bâzısı,
bâzısına göre küçük görünür. Meselâ, yabancı kadına şehvetle bakmak, zinâ
yapmaktan daha küçüktür... Bir küçük günâhı yapmamak, bütün cihânın
nâfile (farz ve vâcib olmayan) ibâdetlerini yapmaktan daha sevâbdır. Çünkü
nâfile ibâdet farz değildir. Günâhlardan kaçınmak ise, herkese farzdır." (Mevlânâ
Muhammed Rebhâmî, Rıyâdun-nâsıhîn)
"Ekber-i Kebâir (Kebâirin en büyüğü)" şeklinde
bir terim vardır ki, "büyük günâhların en büyüğü,
en büyük günâh" demektir. Peygamber Efendimiz bir defasında:
"Size büyük günâhların en büyüklerini haber
vereyim mi?" buyurmuş ve bunu üç kerre tekrâr
etmişti. Biz: "Evet" deyince, "Allah'a
şirk koşmak, anne ve baba haklarına riâyetsizlik ve câna kıymak" buyurmuştur.
Bu sırada dayanmış durumda idi, yere oturup: "Haberiniz olsun!
Yalan söz ve yalan şâhidlik" dedi ve bunu o kadar tekrâr etti ki;
biz, "keşke, kesse artık " temennîsinde bulunduk.
[Buhârî, Müslim, Tirmizî]
Yine Peygamber Efendimiz, "Helâk edici 7
günâhtan sakının..." buyurmuş ve bazı büyük günâhları saymıştır.
"Ekber-i kebâir (en
büyük günâh): Şirk (bir şeyi, Allahü teâlâya ortak etmek), katil (adam
öldürmek), anaya-babaya karşı gelmek ve yalancı şâhidlik
yapmaktır." (Sahîh-i Buhârî)
"Hanefî mezhebinde; namazı özürsüz kazâya
bırakmak ekber-i kebâirdir. Bu çok büyük günâh, her
namaz kılacak kadar boş zaman geçince, bir misli artmaktadır. Çünkü,
namazı boş zamanlarda hemen kazâ etmek de farzdır." (Seyyid
Abdülhakîm-i Arvâsî)
Peygamber Efendimiz buyurmuştur ki:
"Günâhın keffâreti pişmânlıktır." (İhyâu
Ulûmid-dîn)
"Büyük günâhlardan kaçınmak şartıyla, beş vakit
namaz ve Cum’alar, aralarındaki küçük günâhlara keffârettirler." (İhyâu
Ulûmid-dîn)
Hadîs-i şeriflerde buyuruldu ki: "Nefse
sükûnet ve kalbe ferahlık veren iş, iyi iştir. Nefsi azdıran, kalbe heyecân
veren iş de günâhtır." (Mektûbât-ı Ma'sûmiyye)
"Gizli yapılan günâhın tövbesini gizli yapınız!
Açıkça işlenen günâhın tövbesini ise açıkça yapınız! Günâhınızı bilenlere,
tövbenizi de duyurunuz." (Kimyâ-yı Seâdet)
Allahü teâlâ müntekîmdir; O'nun; zâlim, inadcı ve
kibirli (büyüklenen) kimseleri şiddetli bir azâb ile cezâlandırmasına "İntikâm" denilir.
Allahü teâlâ, âyet-i kerîmelerde (meâlen) buyurdu ki:
"(Yâ Muhammed!) Biz senden önce, kendi
kavimlerine (nice) Peygamberler gönderdik de, (o
Peygamberler) onlara (helâl ve harâmı bildiren, hak Peygamber
olduklarını isbât eden apaçık) delîllerle geldiklerinde, kavimleri
onları yalanladılar. Fakat (îmân etmedikleri için), biz, o
günâh işleyenlerden intikâm aldık..." (Rûm sûresi, 47)
"Vaktâ ki (Fir'avn ve kavmi inâd ve isyân ederek) bizi
gazablandırdılar (kızdırdılar). Biz de kendilerinden intikâm
alıp, hepsini birden (denizde) boğarak helâk
ettik." (Zuhruf sûresi, 55)