“Seni ilgilendirmeyen şeyi konuşma!..''
30/08/2021 Pazartesi Köşe yazarı V.T
“Susması fazla olan
kimse, birçok hatâ ve günahtan kendisini korumuş olur...''
Mudurnulu Dâvûd Efendi
Osmanlılar zamanında Mudurnu’da yetişen evliyâdandır. Seyyid Yahyâ-i
Şirvânî’nin yüksek talebelerinden Şeyh Habîb’in sohbetlerine devam edip,
tasavvufun yüksek ma’rifetlerine kavuştu. Meczûb bir zât idi. 913 (m.
1507) senesinde Mudurnu’da vefât etti.
“Şakâyık-ı Nu’mâniyye”
kitabının sahibi şöyle anlatır:
-Doğduğum andan bülûğ
yaşına girinceye kadar dilim çözülüp konuşamamıştım. Bir gün babam beni alıp,
Şeyh Davud’a götürdü ve benim bu hastalıktan bir an önce kurtulmam için duâ
etmesini rica etti. Tâhâ sûresi 25-28. âyet-i kerîmelerinde meâlen: (Ey Rabbim!
Benim, göğsüme genişlik ver. İşimi kolaylaştır. Dilimden düğümü [şu
peltekliği] çöz. Böylece sözümü iyi anlasınlar!) buyurulduğu gibi duâ
etti. Kendi mübârek ağızlarından, benim ağzıma bir şeyler okudu. Dilim hemen
çözüldü. Evimize döndüğümde annemi görünce;
-Anacığım, artık ben
konuşuyorum, diye seslendim.”
Yine şeyhin
dostlarından biri şöyle anlatır:
“Bazı arkadaşlarımla
Karaman diyârına seyahate çıkmıştık. Yolumuz susuz bir bozkıra uğradı. Susuzluk
ve sıcak hava hâlimi perişan etmişti. Bu hâlde iken, karşıdan bir kalabalık
göründü. Onlarda su bulabilirim ümidi ile sevinmiştim. Yakınımıza geldiklerinde
gördüm ki, meczûb bir derviş, zikrederek (Allah, Allah diyerek) yürüyordu ve
elinde su dolu bir ibrik taşıyordu. Bana doğru bakınca, elindeki ibriği havaya
fırlattı. Havadan yere düştüğünde, o ânda hararetim geçiverdi. Bu zâtın kim
olduğunu araştırınca, kâfilenin reîsinin Şeyh Dâvûd ve meczubun da,
talebelerinden Şeyh Süleymân adında bir kimse olduğunu anladım. Hemen Şeyh’e
koştum. Onun bu açık kerâmetini görünce, büyüklüğünü anlayıp ona talebe,
oldum.”
Bu mübarek zat,
sohbetlerinde buyurdu ki: “Bu dil, kalbin habercisidir. Söz kişinin aklının
miktarını gösterir.”
“İki şey kalbi
katılaştırır: Çok konuşmak ve çok yemek...”
“Susması fazla olan
kimse, birçok hatâ ve günahtan kendisini korumuş olur. Sözlerine dikkat et.
Yoksa sözü söyledikten sonra, keşke bu sözü söylemeseydim, demiyesin!”
“Bir şey vardır
ki, yirmi senedir ve hâlâ onu elde etmek için uğraşıyorum. O da, beni
ilgilendirmeyen şeyi konuşmamak!..”
“Kişiye, her
duyduğunu söylemesi, ona yalan olarak yeter.”
“Seni ilgilendirmeyen şeyi konuşma. Nasıl dirhemlerini zayi ettiğin zaman üzülüyorsun, (yalan söylediğin veya başka kötü bir şey konuştuğun zaman) dilin için de üzül.”