Zühd, dünyâyı yok saymaktır!
30/10/2021 Cumartesi Köşe yazarı V.T
“Dünyâ çok geniştir. O
kadar sıkıntı verir ki, bir başkasının sana vereceği sıkıntıya ihtiyâç
bırakmaz.”
Kaygulu Halil Efendi
Celvetî şeyhlerinden olup Bursa'nın Orhaneli kazasında doğdu. Bursa'da Üftâde
dergahına giderek Celvetî yoluna girdi. İcazet aldıktan sonra Deveciler
kabristanı yanında dergâh kurup talipleri yetiştirdi 1234 (m. 1818)’de Bursa'da
vefat etti. Hâdi'l-Uşşak ismindeki bir eseri vardır. Bu kitabında şöyle
buyuruyor:
“Zühd, dünyâyı gözden
ve gönülden çıkarıp yok saymaktır.”
“Bâtılla karışan her
hak, haklıktan çıkar, Bâtıl olur. Çünkü hakkın bâtılla beraber olmaya tahammülü
yoktur.”
“Allahü teâlâdan
korkarak takvâ sahibi olmayan fakîr, kendini haram yemekten kurtaramaz.”
“Ârifin işi
Mevlâsıyladır. O, O’ndan başkasıyla ilgilenmeye tenezzül etmez.”
“Bir insan manevî
manâda nasıl fakîr olur?” diye sorulunca, “Ondan geriye hiçbir şey kalmadığı
zaman” diye cevap verdi. “Böyle olduğu nasıl ve ne zaman anlaşılır” denilince
de, “Sol taraftaki günahları yazan melek, yirmi sene boyunca aleyhinde yazacak
bir şey bulamadığı zaman anlaşılır” buyurdu... Bir başka zaman da, “Her şeyi
bir kenara at! Rabbim Allah de! O zaman sana fakîr denir” buyurdu.
“Ma’rifetin şükrü takvâ,
izzetin şükrü tevâzu, musîbetin şükrü sabırdır.”
“Rızkını Allahtan
bilmeyip de onun mahlûkundan beklemek, insanı cenâb-ı Haktan uzaklaştırıp,
halka muhtaç eder.”
“Müslüman kardeşinin
hakkını, aranızdaki dostluk ve muhabbete güvenerek zayi etme. Zîrâ Allahü
teâlâ, her mümine haklar verdi. Bu hakları ancak Allahü teâlânın hukukunu
yerine getirmeyenler zayi ederler.”
“Dünyâ çok geniştir. O
kadar sıkıntı verir ki, bir başkasının sana vereceği sıkıntıya ihtiyâç
bırakmaz.”
“Kim gönlünü mahlûkata
bağlayıp Hakka ulaşmak isterse, O’na kavuşamaz. Kim gönlünü Hakka bağlar, O’na
ulaşmayı dilerse, arzusuna kavuşur.” “Kötülemekten ve övülmekten alınmayan
zâhid; farzları ilk vaktinde eda eden âbid; işlerinin hepsini Allah için yapan
da muvahhiddir.”
“Kul her şeyi
bilebilmek için, her şeye muhtaçtır.”
“Kim nefsi ile bir rütbeye
ulaşırsa, orada tutunamaz. Kim bir rütbeye nefsiyle beraber ulaştırılırsa,
orada sabit kalır.”
“İnsanlarla sohbetin
şartı, onlara iyilik etmeden kötülük etme! Onları sevindirmeden üzme!”
“Nefsin kötülüklerine, mâni olmak, onun arzu ve isteklerini yerine getirmeme ve bunlarla mücâdele husûsunda Allahü teâlâdan yardım iste. Azâbından korkarak, sevâbını ve mükâfatını umarak, muhtaç olduğunu düşünerek, O’nu hatırla.”