Müslümânların kırmızı çizgisi: Kuds-i şerîf ve Mescid-i Aksâ
30/10/2023 Pazartesi Köşe yazarı R.A
Kudüs, Filistîn’de
bulunan, hem Mûsevîler ve Hıristiyânlar, hem de Müslümânlarca mukaddes kabûl
edilen ve içerisinde Mescid-i Aksâ’nın da bulunduğu bir şehirdir.
Müslümânlar,
İslâmiyetin ilk yıllarında [Mekke-i mükerreme döneminde 13
sene, Medîne-i münevvere devrinde de 16 ay], Kudüs’te bulunan Mescid-i Aksâ’ya
yönelerek namaz kıldılar. Peygamber Efendimiz (sallallahü
aleyhi ve sellem) de Mîrâc’a giderken Kudüs’ten göğe
yükseldi.
İbrâhîm
aleyhisselâmın oğlu İshâk ve torunu Yâkub aleyhisselâm, içinde Kudüs şehrinin
de bulunduğu Ken’ân diyârında
yaşadılar. Allahü teâlânın emir ve yasaklarını, bu bölgenin insanlarına
anlattılar.
Bir ismi de “İsrâîl” olan “Yâkûb” aleyhisselâm, oğlu
Yûsuf aleyhisselâm Mısır’a Mâliye nâzırı olunca, diğer oğullarıyla birlikte,
Kudüs’ün bulunduğu bölge olan Ken’ân diyârından ayrılıp Mısır’a gittiler ve
oraya yerleştiler.
Hem
Peygamber, hem de hükümdâr olan Dâvûd aleyhisselâm, Kudüs’te Mescid-i Aksâ’nın
inşâsını başlattı. Mescidin temelini attı, bir adam boyu kadar yükselince,
inşâatın tamamlanmasını, oğlu Süleymân aleyhisselâma vasıyyet etti.
Dâvûd
aleyhisselâmın vefâtı üzerine, 12 veya 13 yaşında sultân, daha sonra Peygamber
olan Süleymân aleyhisselâm, babasının hâzırlattığı temeller üzerine, Mescid-i
Aksa’yı (Beyt-i Makdis’i) yedi yılda yaptırdı.
638 (H.
16) senesinde Hazret-i Ömer Kudüs’ü muhâsara etti. Hıristiyânlar cizye vermeyi
kabûl ederek, Müslümânların himâyesine girdiler. Hazret-i
Ömer’e, Kudüs’ün anahtarlarını bizzât kendileri teslîm ettiler. Böylece
kendi devletleri olan Bizans’ın ağır vergi ve işkencelerinden, eziyet ve
cefâlarından ve zulümlerinden kurtuldular. Çok kısa zamanda düşmân
zannettikleri Müslümânlardaki adâlet ve merhameti açıkça gördüler. İslâmiyetin
iyilik ve güzelliği emreden, insanları dünyâ ve âhiret seâdetine kavuşturan bir
dîn olduğunu anladılar. En küçük bir zorlama olmadan bölük
bölük, mahalle mahalle İslâmiyeti kabûl ettiler.
Kudüs’ü
fethedip İslâm topraklarına katan Hazret-i Ömer (radıyallahü anh), İlya (Kudüs)
ahâlîsine bir emân mektûbu verdi. Kudüs’e ilk yerleşen Müslümânlar Medîneliler
oldular. Eshâb-ı kirâmdan Ubâde bin Sâmit (radıyallahü anh), Kudüs’ün ilk vâlî
ve kâdısı oldu.
Hazret-i
Osmân’ın halîfeliği sırasında, Kudüs’ün zengin sebze
tarımından elde edilen geliri, fakîr halk için tahsîs edildi.
Emevîler
devrinde, Hazret-i Muâviye, ilk
olarak burada halîfe olarak tanındı. Emevî halîfelerinden Abdülmelik bin
Mervân, Peygamber Efendimizin Mîrâc’a yükselirken, üzerine bastığı ve üzerinde
mübârek ayak izi bulunan Hacer-i muallakın üzerine Kubbetüs-sahra
Câmii'ni yaptırdı. [Konumuza inşâallah yarın da devâm
edelim.]