Âlimleri hayrette bırakan talebe!..
30/10/2024 Çarşamba Köşe yazarı V.T
"Talebesi bile âlimleri hayrette bırakan cevaplar verirse, artık
kendisini düşünün!.."
İbn-ür-Rıfâî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. On üçüncü asrın ikinci
yarısında Siirt’te yaşadı. Zamânında bulunan âlimlerin sohbetlerinde yetişen
İbn-ür-Rıfâî bu yoldaki gayretleri ile kısa zamanda yükselerek zamânındaki
evliyânın büyüklerinden oldu. Kerâmet ve fazîletler sâhibi idi.
İbn-ür-Rıfâî hazretleri bir köyden geçiyordu. Orada kendisinin büyüklüğünü,
yüksekliğini inkâr edenler vardı. İbn-ür-Rıfâî, o köyde cimriliği ile tanınan
bir kimseden bir tavuk satın almak istedi. O da verdi. Tavuğu kesip pişirdiler
ve birlikte yediler. Bâzı köylüler kemiklerini kapalı bir kaba koydular.
Tâcüddîn bin Rıfâî'nin büyüklüğünü inkâr edenler de orada idi. İmtihân etmek ve
kendisini zor durumda bırakmak için; "Bu tavuğun civcivleri vardı. Şimdi
onlar anasız kaldı" dediler. İbn-ür-Rıfâî, bunların maksatlarını anlayıp,
yedikleri tavuğun kemiklerinin bulunduğu kapalı kaba işâret etti. Allahü
teâlânın izni ile o kaptan bir tavuk çıktı ve civcivlerin yanına gitti. Onun bu
kerâmetine gözleriyle şâhid olan inkârcılar, hemen tövbe ve istiğfâr edip
inkârlarından vazgeçtiler...
Bir defâsında İbn-ür-Rıfâî hazretleri, Anadolu beldelerinden birine
gitmişti. Geldiğini duyan âlimler toplanarak, ondan istifâde etmek istediler.
Yanına, oradan ve çevre beldelerden birçok kimse geldi. Hattâ o beldenin vâlisi
de gelip sohbetinde bulundu. Vâli, İbn-ür-Rıfâî'ye; "Efendim, siz asîl bir
âiledensiniz, şânınız, şöhretiniz her tarafa yayılmıştır. Birçok günahkâr,
sizin dergâhınıza sığınıyor. Onların tövbe etmesine, hak yolda yürümesine, ilerlemesine
vesîle oluyorsunuz. İlim ve fazîlet sâhibisiniz. Bizler, sizden istifâde etmek
istiyoruz. Sizden nakledilen güzel sözlerle bereketleniyoruz. Biz, size bâzı
suâller sormak istiyoruz" dedi.
İbn-ür-Rıfâî, talebelerinin içinde en genç, ilim bakımından diğerlerinden
aşağı olan birine işâret ederek, suâllere onun cevap vermesini söyledi. Vâli,
zihnine takılan suâlleri bu talebeye sordu. Talebe, suâllerin hepsine, açık,
net ve pek güzel cevaplar vererek, vâliyi hayrette bıraktı. Vâli, yanında bulunan
âlimlere, suâllere verilen cevaplarda bir yanlışlık olup olmadığını sordu.
Hepsi, cevapların çok güzel olduğunu, yanlışlık bulunmadığını söylediler...
Vâli ve orada toplananlar, hayretler içinde kalıp, "en aşağı talebesi,
sorulan suâle âlimleri bile hayrette bırakan cevaplar verirse, diğer
talebelerinin ve hele kendisinin hâli nasıldır?" diyerek, İbn-ür-Rıfâî
hazretlerine ve talebelerine olan muhabbetleri çok arttı.