"Malın kusurunu mutlaka söyle!"
30/11/2022 Çarşamba Köşe yazarı A.U
İmâm-ı âzamEbû Hanîfe hazretleri,
kazancına haramın zerresini sokmazdı.
Eğer kâr şüpheliyse.
O kârın tamâmını alırdı.
Ve fakîrlere dağıtırdı.
Bir gün ortağına;
“Son
gelen malda kusurlu elbiseler var. Onları satarken, kusurunu söylemeyi unutma!” diye
tembîh etti.
Ortağı “Peki” dedi.
Ama unuttu yine.
O gün de bir müşteri geldi.
O kusurlu elbiseleri görüp beğendi.
Ve hepsini satın aldı.
Ortağı, o müşteriyi uğurladı.
Kusurunu söylemediğini hâtırladı.
Çok üzüldü ama yapacak bir şey yoktu.
Zîra adamı tanımıyordu.
● ● ●
Hazret-i İmâm geldi.
Vaziyeti öğrenince;
“O
partiden ne kadar kâr edildiyse, hepsini fakîrlere dağıt, kasamıza o kârın
zerresi girmesin” buyurdu ortağına.
Ve öyle yaptılar.
Kâr, “Doksan bin” akçeydi.
Hepsini fakîrlere dağıttılar.
● ● ●
Bir gün bâzı Müslümanlar;
“Efendim,
namaz kılarken kalp ne ile eşgul olmalı?” diye
sordular bu zâta.
Buyurdu ki:
“Namazla
meşgûl olmalıdır.”
Sordular:
“Namâzın
nesiyle efendim?”
Cevâbında;
“Farzlarını, vâciplerini, sünnetlerini ve müstehaplarını en mükemmel şekilde yapmayı düşünmekle” buyurdu.