"İnsanlara muhâlefet etmekten uzak ol!.."

31/07/2022 Pazar Köşe yazarı V.T

Dünyâ temeli zorluk üzerine kurulmuş bir evdir. Orada zorluk olmadan yaşamak imkânsızdır.

 

Sayrafî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Horasan’da Nişâbûr’da doğdu. 969 (H.359) senesinde orada vefât etti. Başta Cüneyd-i Bağdâdî olmak üzere, birçok âlimden ilim öğrenmiş, hadîs-i şerîf dinleyip rivâyet etmiştir. Sayrafî hazretleri buyurdu ki:
"Dünyâ temeli zorluk üzerine kurulmuş bir evdir. Orada zorluk olmadan yaşamak imkânsızdır."

"İnsanlar Allahü teâlâyı heves ve kolaylıkla ararlar. Hâlbuki dünyâdan vazgeçmedikçe Hakk'ı bulmak mümkün değildir."

"İnsanlara muhâlefet etmekten uzak ol!"

"İlmin yararlı bir hâlde bulunması için, onun bulunduğu yer olan kalbin temiz olması lâzımdır."

Hakiki bir Müslüman, kötü arkadaşlardan sakınır. Âlimlerin sohbetlerini kaçırmaz. Kendisinden daha fakir olanlarla oturup kalkar ve bunu kendisi için bir aşağılık olarak düşünmez. Allahü teâlâdan korkar, ümidini kesmez ve kadere rızâ gösterir. Verdiği sözü yerine getirir. Yaptığı iyiliği başa kakmaz. Fitne çıkarmaktan şiddetle kaçar. Kulağını kötü söz işitmekten, dilini de kötü söz söylemekten korur. Yanî bunlara riâyet edilmeyen yerlerde bulunmaz. Malı ve mevkii ile Müslümanlara elinden gelen her iyiliği yapar. Peygamber efendimiz (aleyhisselâm) buyurdular ki: 

“Birbirinize selâm veriniz! Birbirinize yiyecek ikram ediniz! Akrabanızın haklarını gözetiniz! Gece, uyurken namaz kılınız! Bunları yaparak, selâmetle Cennete giriniz!”

“Sabırlı olanlar dünyâ ve âhırette çok büyük saadete kavuşmuşlardır. Çünkü onlar, Allahü teâlâ ile beraber olmak gibi çok kıymetli bir ni’mete nail olacaklardır. Sabır, Allahü teâlânın takdîrine teslim olmaktır. Sabır, i’tirâz etmemektir. Şikâyet ederek ve edebe uygun olmıyarak, başa gelen musibetleri anlatmak sabırsızlık olur.”

“Peygamber efendimizin (aleyhisselâm) sünnetine tabi olmak, bid’atlerden kaçmak, İslâm âlimlerinin gittiği yoldan gitmekle olur.”

“Rızâ, gelen nöbetler karşısında kayıtsız kalmak, vurdumduymaz olmak demek değildir. Rızâ, Allahü teâlânın hükmüne, takdîrine i’tirâz etmemek, boyun eğmektir.”

Bir talebe hocasına; “Efendim. Bir kimse, Allahü teâlânın kendisinden râzı olup olmadığını anlıyabilir mi?” diye sordu. Hocası şöyle cevap verdi: “Kalbine bakar. Kalbini, Allahü teâlâdan râzı olmuş hâlde bulursa anlar ki, Allahü teâlâ da ondan râzıdır.”