Kul kime denir?
31/08/2021 Salı Köşe yazarı R.A
"Ben, cinnîleri
ve insanları, ancak beni bilsinler, tanısınlar ve bana ibâdet (kulluk) etsinler
diye yarattım." (Zâriyât, 56)
Arapça "Abd" kelimesi,
hem “kul”, hem de “köle” demektir.
Kul: Birinci
manâsı i’tibâriyle, ibâdet eden, itâat eden, hizmet eden, canlı mahlûk (insan,
melek ve cin) manâsında kullanılır.
Allahü teâlâ buyuruyor
ki: "Ben, cinnîleri ve insanları, ancak beni bilsinler, tanısınlar
ve bana ibâdet (kulluk) etsinler diye yarattım." (Zâriyât, 56)
"Ey kulum!
Emrettiğim farzları yap, insanların en âbidi olursun. Yasak ettiğim harâmlardan
sakın, verâ' sâhibi olursun. Verdiğim rızka kanâat eyle, insanların en ganîsi
olursun, kimseye muhtâç kalmazsın. (Hadîs-i kudsî-Riyâzus-Sâlihîn)
Peygamber Efendimiz
buyurmuştur ki:
"Cenâb-ı Hakk'ın
kulları üzerindeki hakkı; onların kendisine ibâdet etmeleri ve başka hiçbir
varlığı O'na şirk (ortak) koşmamalarıdır." (Müslim)
"Ben kulum;
kullar gibi yere oturur yerim." (Şir'atül-İslâm)
"Bir kimsenin
Allahü teâlâya kul olması için, O'ndan başka şeylere kul olmaktan ve
bağlanmaktan tam kurtulması lâzımdır." (İmâm-ı Rabbânî)
"Kulun hakîkî
îmâna kavuşması için, dört şey lâzımdır; bütün farzları edeble yapmak, helâl
yemek, görünen ve görünmeyen bütün harâmlardan, yasaklardan sakınmak ve bu
üçüne ölünceye kadar devâm etmeye sabretmek." (Sehl bin Abdullah-ı
Tüsterî)
Mürted: Müslümân iken dinden
çıkan, kâfir olan kimsedir.
"Helâli, harâmı
ayırt etmeyen, farzı yapmağa, harâmdan kaçınmağa ehemmiyet vermeyen mürted
olur. Kelime-i şehâdet getirse, namaz kılsa, ben Müslümânım dese de Müslümân
olmaz. Bu sözlerine ve ibâdetlerine inanılmaz. Dînden çıkmasına sebep olan
şeye pişmân olması, tövbe etmesi lâzımdır." (Seyyid Abdülhakîm Efendi)
"Mürtedin Müslümân
iken yapmış olduğu ibâdetlerin, iyiliklerin hepsi yok olur. Âhirette ona
fâidesi olmaz. Ölmeden önce Müslümân olursa, affolur. Tertemiz mü'min olur.
Yeniden hac etmesi lâzım olur. Namazlarını ve oruçlarını kazâ etmez. Önceden
kazâya bırakmış olduklarını kazâ etmesi lâzımdır. Çünkü mürted olunca, önceki
günâhlar yok olmaz." (Muhammed Hâdimî)
Peygamber Efendimiz
buyurmuştur ki:
"Allahü teâlâya,
Cebrâil aleyhisselâm gibi ibâdet etseniz, mü'minleri, Allah için sevmedikçe,
kâfirlere ve mürtedlere, Allah için düşmânlık etmedikçe, hiçbiri kabûl
olmaz." (Berîka)
Kitâblı kâfirler:
Yahûdîler ve Hıristiyânlardan bir Peygamberi kabûl eden, bir kitâba
inananlardır. Yahûdî veya Hıristiyânım diyen kimseler, Hazret-i Mûsâ ve
Hazret-i Îsâ (aleyhimes-selâm)ı kabûl etmezlerse, Tevrât ve İncîl'e
inanmazlarsa, kitapsız kâfir olurlar.
Kitâbsız
kâfirler: Ehl-i kitâbın dışındaki kâfirler, dinsizlerdir.
"Müslümânlar,
âhirete inanıyor. Kitapsız kâfirler inkâr ediyorlar. Tekrâr dirilmek olmasaydı,
inanmayanlar bir şey kazanmaz, Müslümânlar da zarar etmezdi. Fakat kâfirlerin
dediği olmayınca, sonsuz azâb çekeceklerdir." (Hazret-i Ali)
"Kitapsız kâfirlerin kestikleri yenmez, kızları alınmaz ve onlara kız verilmez." (Muhammed Hâdimî)