Dostlarla iyi geçinmek en faziletli ameldir...
31/12/2021 Cuma Köşe yazarı V.T
"Bizim yolumuzda
dostlar ile iyi geçinmeden daha faziletli amel yoktur..."
Gümüş Ayak Mehmed
Dede, Mevlevî şeyhlerinin âlimlerindendir. Bursa’da doğdu ve burada yaşadı.
Niyâzî-i Mısrî hazretleri Bursa’ya gelince onun sohbetlerine devam etti. Bursa
Mevlevihanesinin şeyhi iken 1115 (m. 1703)’de vefat etti. “Camiu'l-Kelim”
isimli bir eseri vardır. Bu kitabında şöyle buyuruyor:
Yüksek üstadımız
Niyâzî-i Mısrî’nin, talebelerinden Şeyh Ahmed Gazzî’ye yazdığı mektup şöyledir:
“İzzetli, faziletli ve
kıymetli oğlum! Sonsuz selâmlar ve hayır duâlar takdiminden sonra, hatır-ı
şerîfleriniz suâl olunur. Ahvâlimizden suâl olunursa, elhamdülillah sıhhat ve
afiyet üzereyiz. Bütün dostların hayırlı duâlarını müdavim bilip, şüphe
noktalarını kovup ve hak eyleyip, tarîkat-ı aliyyenin gereğince, ameli elden
bırakmayıp, dostlar ile iyi geçinmeyi en faziletli amel biliniz. Bizim
yolumuzda dostlar ile iyi geçinmeden daha faziletli amel yoktur. İzzetli Tarık
Çelebi’ye selâmımızı tebliğ edip, onlar ile iyi geçinmeniz matlûbumuzdur. Kâsım
Çelebi-zâde’ye, birâderine ve oğluna selâm ederiz.”
Niyâzî-i Mısrî’nin,
başka bir talebesine yazdığı bir mektûp da şöyledir: “Mısrî’nin her şeyi yağma
oldu. Ancak görünür bir cesedi kaldı. Mısrî’yi şimdiden sonra isteyenler,
muhabbet ehli ise, gönülde arasın. Ma’rifet ehli ise, sözlerimizde arasın. Her
ne kadar uzak isek de evvelce ikrârı olanlardan biz ayrı değiliz. Ne kadar
yakın olsalar da inkârı olanlar bizi göremez. Hakîkî aşinalık ise gönülde olup
uzak-yakın birdir. Doğru yolda olanlara selâm olsun.”
Şeyh Abdüllatîf Gazzî
Efendi, Vâkiât adlı eserinde şöyle yazmaktadır:
“Birisi şeyhülislâmın
huzûruna varıp, Niyâzî-i Mısrî hakkında tenkid mevzû olan sözü kastederek;
-Efendim bu sözü
söyleyenlerin cezası nedir ve dinde ne lâzım gelir? diye suâl edince, ârif
ve kâmil bir zât olan şeyhülislâm;
-Bu sözü Niyâzî-i
Mısrî hazretlerinden başka kim söylerse, katlolunur. Fakat Niyâzî-i Mısrî
söylerse, onun sözünde bir hikmet ve gizli bir sır vardır. O, zâhirî ilimlerde
de kemâl mertebesindedir. Onların böyle sözleri söylemesinde bir hikmet vardır.
Biz onlara dil uzatmaya kadir olamayız, diyerek, o şahsı susturdu.
Yüksek mânâlar ihtiva
eden sözlerini yanlış anlayanlar için şöyle buyurdu:
Zât-ı Hakda mahrem-i
irfan olan anlar bizi,
İlm-i sırda bahr-ı bî pâyân olan anlar bizi,
Ey Niyazi katremiz
deryaya saldık biz bugün,
Katre nice anlasın, umman olan anlar bizi.