Arkadaşlık
Arkadaşlık
Herkesle arkadaşlık yapmak uygun değildir. Hadis-i şerifte, (Kişinin dini, arkadaşının dini gibidir, o halde kiminle arkadaşlık edeceğinize çok dikkat edin) buyuruldu. (Hakim)
Şeytan, insana kötü arkadaşı vasıtası ile günah işletir. Akıllı, ilim sahibi, iyi ahlaklı, doğru sözlü, cömert olan, fâsık olmayan kimselerle arkadaş olmalıdır.
Herkesle iyi geçinmeli, çok kimselerle dost olmaya çalışmalıdır.
Şir’adaki hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Çok dostunuz olsun! Çünkü Rabbiniz haya sahibidir, kerimdir. Kıyamette dostları arasından, din kardeşlerinin içinde bulunan kuluna azap etmekten haya eder.)
(Tanıdıklarınız çok olsun! Çünkü kıyamet günü, her biri şefaat eder.)
(Allah yolunda bir din kardeşi edinene, Allahü teâlâ Cennette bir derece verir.)
Kişi, dünya ve ahirette de sevdikleri ile beraber olur. Onun için iyilerle arkadaşlık etmeye çalışmalıdır. Allahü teâlâ çoğu zaman, bir sevgili kulunun kalbinde, bir kimseye muhabbet görür de, onun hürmetine buna merhamet ederek sevdiği kullar arasına ilhak eder.
İyi arkadaşlar bulunca kıymetlerini bilmeli, edeplerine dikkat etmelidir. Ona saygılı davranmalı, canını ve malını kendi can ve malından üstün tutmalıdır. Ayıbını görmemeli ve hiç kimseye söylememeli, hatta unutmalıdır!
Tekliflerini reddetmemeli, tartışmaya girişmemeli, asla kalbini kırmamalı, arkadaşının aleyhinde konuşan olursa susturmalı, alınacağı sözleri yüzüne karşı veya arkasından söylememelidir!
Emr-i marufu gerektirecek hususları varsa yalnızken söylemelidir. Sen bunu bilmiyorsun der gibi değil de, umumi şekilde söylemelidir. Suizan etmemeli, yaptığı uygunsuz şeyleri dalgınlığına, unutkanlığına havale ederek mazur görmelidir!
Sevdiklerini sevmeli, sevmediklerinden, düşmanlarından uzak durmalıdır. Ona karşı alçak gönüllü ve tevazu sahibi olmalıdır.
Babasının, sülalesinin, çocuklarının memleketinin isimlerini öğrenip unutmamaya çalışmalıdır. Böyle şeyler sevgiyi kuvvetlendirir. Alakasız gibi durmak, sen nereliydin, adın neydi gibi sözler uygun değildir. Sevgide ve nefrette aşırı gitmemelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Sevdiğini aşırı sevme, olur ki bir gün sevmediğin biri olur. Buğzettiğin kimseden de çok nefret etme, belki bir gün sevdiğin kimse olur.) [Tirmizi]
Ona karşı daima güler yüzlü, tatlı dilli, açık kalbli, açık elli, sabırlı ve kibirsiz olmalıdır. Her özrünü kabul etmeli, uzak yerden gelirse boynuna sarılmalıdır. Hediye sevgiyi arttırdığı için az da olsa hediye vermelidir. Külfet olacak ve utandıracak kadar kıymetli hediye vermemelidir.
Hazret-i Ali, (Arkadaşların en kötüsü, sana tekellüf eden, kendisinin idare edilmesine seni mecbur kılan, seni özür dilemeye zorlayıcı işlere iten kimsedir) buyurdu. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ben ve ümmetimin salihleri, tekellüften uzağız.) [Darekutni]
Tekellüf yapılınca, yani hazırda olanı vermeyip çarşıdan masraf ederek pahalı ve kıymetli şeyler alınınca, arkadaş bir daha masraf ettirmemek için gelmekten kesilebilir. Gelmeyince de soğukluk başlar. Onun için hazırda ne varsa vermeli, külfete girmemelidir.
Arkadaşın evine oturmaya gidildiği zaman bir mazeret göstererek içeri almazsa, mazeretini kabul edip hiç üzülmeden geri dönülmelidir. Çünkü mazereti kabul etmek güzel ahlaktan ileri gelir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kişi güzel ahlakı sebebiyle, gündüzleri oruç tutanın, geceleri namaz kılanın sevabına kavuşur.) [Şir’a]
Arkadaş üç çeşittir.
Birincisi gıda gibidir, devamlı ihtiyacımız olur.
İkincisi ilaç gibidir, bazen ihtiyaç hissedilir.
Üçüncüsü hastalık gibidir, istemediğimiz halde o bizi bulur. Geçinmek gerekir, şerrinden, kötülüğünden kurtulmak için idare edilir.
Gıda gibi ihtiyacımız olan arkadaşa karşı vazifemiz ne olmalıdır?
Arkadaşın hakkına riayet etmeliyiz. İki arkadaş iki ele benzer. Biri diğerini nasıl yıkayıp temizler, nasıl ki el, ayak ve bütün uzuvlarımız bize yük olmayıp, bir hususta yardımcı ise, biz de arkadaşımıza yük değil, yardımcı olmaya çalışmalıyız! Karşılık beklemeden yardımına koşmalıyız!
Daima onu kendimize tercih etmeliyiz! Nitekim Peygamber efendimiz, iki misvaktan düzgün olanını arkadaşına verip eğri olanını aldığı zaman, arkadaşının, (Doğru misvaka benden çok siz layıksınız)demesi üzerine, şöyle buyurdu:
(Bir kimse, biriyle bir an sohbette bulunsa, kıyamet günü, ona arkadaşlık hakkına, riayet edip etmediği sorulacaktır.) [İ. Gazali]
İyi arkadaş
Sual: Bir gazete köşesinde, (İyi arkadaş yoktur, henüz size kötülük yapmamış arkadaş vardır) diye bir söz yazıldı. Bu söz doğru mudur?
CEVAP
Doğru değildir. (İnsanlara karşı dikkatli olmak gerekir) anlamında söyleniyorsa da, (İyi insan, iyi arkadaş yoktur) denmez. Dikkatli olmak gerektiğini başka şekilde ifade etmelidir. İyi insan, iyi arkadaş, doğru iman edip, günahlardan sakınan, ibadetlerini yapan salih Müslüman demektir. Peygamberlerin, Evliya zatların ve salihlerin hepsi iyi insanlardır. Eshab-ı kiram, Resulullah’ın arkadaşlarıydı, hepsi de iyiydi, hepsi de Cennetlikti. (İyi arkadaş yok) demek, çok yanlış bir şeydir. (İyi arkadaş bulmak zordur) denebilir, ama (Hiç yoktur) denmez.
Şeytan, insana kötü arkadaşı vasıtası ile günah işletir. Akıllı, ilim sahibi, iyi ahlaklı, doğru sözlü, cömert olan, fâsık olmayan kimselerle arkadaş olmalıdır.
Herkesle iyi geçinmeli, çok kimselerle dost olmaya çalışmalıdır.
Şir’adaki hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Çok dostunuz olsun! Çünkü Rabbiniz haya sahibidir, kerimdir. Kıyamette dostları arasından, din kardeşlerinin içinde bulunan kuluna azap etmekten haya eder.)
(Tanıdıklarınız çok olsun! Çünkü kıyamet günü, her biri şefaat eder.)
(Allah yolunda bir din kardeşi edinene, Allahü teâlâ Cennette bir derece verir.)
Kişi, dünya ve ahirette de sevdikleri ile beraber olur. Onun için iyilerle arkadaşlık etmeye çalışmalıdır. Allahü teâlâ çoğu zaman, bir sevgili kulunun kalbinde, bir kimseye muhabbet görür de, onun hürmetine buna merhamet ederek sevdiği kullar arasına ilhak eder.
İyi arkadaşlar bulunca kıymetlerini bilmeli, edeplerine dikkat etmelidir. Ona saygılı davranmalı, canını ve malını kendi can ve malından üstün tutmalıdır. Ayıbını görmemeli ve hiç kimseye söylememeli, hatta unutmalıdır!
Tekliflerini reddetmemeli, tartışmaya girişmemeli, asla kalbini kırmamalı, arkadaşının aleyhinde konuşan olursa susturmalı, alınacağı sözleri yüzüne karşı veya arkasından söylememelidir!
Emr-i marufu gerektirecek hususları varsa yalnızken söylemelidir. Sen bunu bilmiyorsun der gibi değil de, umumi şekilde söylemelidir. Suizan etmemeli, yaptığı uygunsuz şeyleri dalgınlığına, unutkanlığına havale ederek mazur görmelidir!
Sevdiklerini sevmeli, sevmediklerinden, düşmanlarından uzak durmalıdır. Ona karşı alçak gönüllü ve tevazu sahibi olmalıdır.
Babasının, sülalesinin, çocuklarının memleketinin isimlerini öğrenip unutmamaya çalışmalıdır. Böyle şeyler sevgiyi kuvvetlendirir. Alakasız gibi durmak, sen nereliydin, adın neydi gibi sözler uygun değildir. Sevgide ve nefrette aşırı gitmemelidir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Sevdiğini aşırı sevme, olur ki bir gün sevmediğin biri olur. Buğzettiğin kimseden de çok nefret etme, belki bir gün sevdiğin kimse olur.) [Tirmizi]
Ona karşı daima güler yüzlü, tatlı dilli, açık kalbli, açık elli, sabırlı ve kibirsiz olmalıdır. Her özrünü kabul etmeli, uzak yerden gelirse boynuna sarılmalıdır. Hediye sevgiyi arttırdığı için az da olsa hediye vermelidir. Külfet olacak ve utandıracak kadar kıymetli hediye vermemelidir.
Hazret-i Ali, (Arkadaşların en kötüsü, sana tekellüf eden, kendisinin idare edilmesine seni mecbur kılan, seni özür dilemeye zorlayıcı işlere iten kimsedir) buyurdu. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Ben ve ümmetimin salihleri, tekellüften uzağız.) [Darekutni]
Tekellüf yapılınca, yani hazırda olanı vermeyip çarşıdan masraf ederek pahalı ve kıymetli şeyler alınınca, arkadaş bir daha masraf ettirmemek için gelmekten kesilebilir. Gelmeyince de soğukluk başlar. Onun için hazırda ne varsa vermeli, külfete girmemelidir.
Arkadaşın evine oturmaya gidildiği zaman bir mazeret göstererek içeri almazsa, mazeretini kabul edip hiç üzülmeden geri dönülmelidir. Çünkü mazereti kabul etmek güzel ahlaktan ileri gelir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kişi güzel ahlakı sebebiyle, gündüzleri oruç tutanın, geceleri namaz kılanın sevabına kavuşur.) [Şir’a]
Arkadaş üç çeşittir.
Birincisi gıda gibidir, devamlı ihtiyacımız olur.
İkincisi ilaç gibidir, bazen ihtiyaç hissedilir.
Üçüncüsü hastalık gibidir, istemediğimiz halde o bizi bulur. Geçinmek gerekir, şerrinden, kötülüğünden kurtulmak için idare edilir.
Gıda gibi ihtiyacımız olan arkadaşa karşı vazifemiz ne olmalıdır?
Arkadaşın hakkına riayet etmeliyiz. İki arkadaş iki ele benzer. Biri diğerini nasıl yıkayıp temizler, nasıl ki el, ayak ve bütün uzuvlarımız bize yük olmayıp, bir hususta yardımcı ise, biz de arkadaşımıza yük değil, yardımcı olmaya çalışmalıyız! Karşılık beklemeden yardımına koşmalıyız!
Daima onu kendimize tercih etmeliyiz! Nitekim Peygamber efendimiz, iki misvaktan düzgün olanını arkadaşına verip eğri olanını aldığı zaman, arkadaşının, (Doğru misvaka benden çok siz layıksınız)demesi üzerine, şöyle buyurdu:
(Bir kimse, biriyle bir an sohbette bulunsa, kıyamet günü, ona arkadaşlık hakkına, riayet edip etmediği sorulacaktır.) [İ. Gazali]
İyi arkadaş
Sual: Bir gazete köşesinde, (İyi arkadaş yoktur, henüz size kötülük yapmamış arkadaş vardır) diye bir söz yazıldı. Bu söz doğru mudur?
CEVAP
Doğru değildir. (İnsanlara karşı dikkatli olmak gerekir) anlamında söyleniyorsa da, (İyi insan, iyi arkadaş yoktur) denmez. Dikkatli olmak gerektiğini başka şekilde ifade etmelidir. İyi insan, iyi arkadaş, doğru iman edip, günahlardan sakınan, ibadetlerini yapan salih Müslüman demektir. Peygamberlerin, Evliya zatların ve salihlerin hepsi iyi insanlardır. Eshab-ı kiram, Resulullah’ın arkadaşlarıydı, hepsi de iyiydi, hepsi de Cennetlikti. (İyi arkadaş yok) demek, çok yanlış bir şeydir. (İyi arkadaş bulmak zordur) denebilir, ama (Hiç yoktur) denmez.