Her fırsatta atalarımızı kötüleyen bazı kimseler, şimdi de (Aykırı atasözleri) diyerek bazı atasözlerine saldırıyorlar. Aşağıdaki sözlerin neresi aykırıdır?
Aykırı atasözleri
CEVAP
Toplumun seviyesi o kadar düşmüş ki, doğru sözleri de yanlış kabul ediyor. Aynı kişiler, veciz olduğu için hadis-i şeriflere bile uydurma diyecek kadar ileri gitmiştir. Atasözlerinin hepsi tecrübe ürünüdür, doğrudur. Son asırda atasözü diye bazı sözler ilave edilmiş olabilirse de, bunlar ceddimize leke sürülmesine sebep olmaz.
Aykırı denilen, fakat her biri veciz sözler olan atasözlerine bakalım:
Aç, anansa da kaç:
(Aç olan kimse tehlikelidir, en yakını bile olsa zarar verebilir) demektir. (Aç it, fırın duvarını deler) atasözü de aç olanın ne zor işler yapabileceğini göstermektedir. (Aç kimse karnını doyurmak için önüne çıkan engelleri aşar ve isteğini elde eder) demektir. (Aç aman bilmez, çocuk zaman bilmez) sözü de, (Aç bir kimse hiçbir mazeretle susturulamaz) demektir. (Aç kurt yavrusunu yer) sözü de, (Açın gözü kararmıştır, karnını doyurmak için ölümü bile göze alarak kendinden kat kat güçlü olanla boğuşur) demektir. Sözün aykırılıkla bir alakası yoktur.
***
Ana kızına taht kurar, kız bahtı kocada arar:
(Kocası iyi olmayan bir kadın, kendi ne kadar varlıklı olursa olsun, kocasının desteği olmadıkça, kocası ona arka çıkmadıkça kendi varlığı onu mutlu edemez) demektir. Anne kızının geleceği için ne kadar önemli yatırım yaparsa yapsın, kızın kocası iyi değilse faydası olmaz. Kötü koca bunları tüketir, kızın hayatını karartır.
***
Avradı bet [kötü] olanın sakalı tez ağarır:
(Geçimsiz hanımı olan erkek, sıkıntıdan dolayı tez yaşlanır) demektir. Geçimsiz kadın, herkesi yıpratır demektir. Erkek de geçimsiz olsa, o da herkesi yıpratır.
***
Avradın düzdüğü evi Allah yıkmaz; avradın bozduğu evi Allah yapmaz:
(Bir kadın, tutumlu ve geçimli olursa, o ev mânen ve madden yükselir, o evde dirlik düzen olur. Kadın geçimsiz yani kötü olursa, o ev mânen ve madden yıkılmaya maruz kalır) demektir. Onun için (Yuvayı yapan dişi kuştur) demişlerdir. Ev düzeninde kadının rolünün büyük olduğu anlatılıyor.
***
Avradın kazdığı kuyudan su çıkmaz:
Burada kadın erkek statülerinin, bünyelerinin farklı olduğu vurgulanmaktadır. Pahalı ve kıymetli bir araç, çok hızlı gider, fakat tankın yaptığını yapamaz. Tank, otomobil gibi hızlı gidemese de, duvarı uçurur. Hiç kimse, otomobilin tanktan veya tankın otomobilden üstün olduğunu söyleyemez. Çünkü her birinin görevi farklıdır, birinin yaptığını diğeri yapamaz. Kadın, ağır işte çalıştırılamaz, derin kuyu kazamaz, derin olmayınca da su çıkmaz. Bir zamanlar kadın erkek eşit diye, sosyalist Rusya’da, kadın maden ocaklarında çalıştırılmıştı. Elbette erkek gibi verimli olması mümkün değildi. Bu çarpıklık nihayet yıkıldı.
***
Bakmakla öğrenilse it kasaplığı öğrenirdi:
(Bakmakla usta olunsa kediler, köpekler de kasap olurdu) da denir. (Yapılmadan, üzerinde çalışılmadan, tecrübe kazanılmadan, yalnızca bakmakla hiçbir şey öğrenilemez) demektir. Kasaplıkla alakası yoktur.
***
Bekâr gözüyle kız alınmaz:
(Bekâr gözü, kör gözü) de denir. (Tecrübesi olmayan kişinin yapacağı iş isabetli olmaz) anlamındadır. Bekârla, kız almakla direkt alakası yoksa da, şu mânâya da gelir:
Bekâr erkeğin evlilik tecrübesi olmadığı için, aile olabilecek vasıfları bilemez, kızın kusurlarını göremez. Kaşına gözüne bakar, bir gamze yüzünden kızın, iyi kötü her şeyini kabul eder. Hele bir de kıza âşık olmuşsa temelli gözü kör olur. Ana baba ve yakınları kıza başka gözle bakarlar, onun iyi bir aile olabilecek vasıflarını ararlar. Böylece ona yol gösterirler.
***
Bekâra karı boşaması kolaydır:
(O işte bilgi ve tecrübesi olmayan kimse, yapacağı işi önemsemez, hafife alır. Sonucun nelere mal olacağını hesaplayamaz) demektir. Karı boşamakla alakası yoktur.
***
Bekârın parasını it, yakasını bit yer:
(Bekâr, genelde parasını gereksiz harcar, yaşayışı düzensizdir. Üstü başı kirli olabilir) demektir. (Her bekâr böyledir) demek değildir. Zaten her söz herkes için geçerli olmaz. (Genelde böyledir) anlamındadır.
***
Deveye cilve yap demişler, iki çadır devirmiş:
(Eşeğe cilve yap demişler, çifte atmış) da denir. (Kaba kişinin, beğenilsin diye yaptığı işler, şakalar kaba olur) demektir. Deve ile, cilve ile alakası yoktur.
***
El ağzına bakan, karısını tez boşar:
(Başkalarının işin özünü bilmediği konularda onların sözüne uymak yanlışlığa sebep olur) demektir. Çünkü bilir bilmez herkes bir şey söyler. Karı boşamakla alakası yoktur.
***
Erkek kadınla, kadın altınla, altın da ateşle sınanır:
(Erkeğin iyisi hanımıyla iyi geçinendir. Kadının iyisi ziynete değer vermeyendir. Altının hası da ateşte belli olur) demektir. Erkek hanımıyla iyi geçinmiyorsa, imtihanı kaybetmiş demektir. Kadın da, ziynet yüzünden kocasını zor duruma düşürmüşse o da öyledir.
***
Erken evlenen döl alır, erken kalkan yol alır:
(İşi vaktinde yapan semeresini görür) demektir. (Demir tavında dövülür) sözü de bu anlamdadır. Erken kalkmakla ilgili hadis-i şerifte (Çalışmaya erken gidenin, işi bereketli olur ve başarı kazanır)buyuruldu. Atasözleri genelde hadis-i şerifleri açıklar mahiyettedir.
***
Eşeğe rakı içirmişler, çulunu bahşiş vermiş:
(Sarhoş, içince ahmaklaşır, kabadayılaşır, kendini beğendirmek için, hâline bakmaz, neyi varsa sağa sola verir) demektir. Eşekle çulla alakası yoktur.
***
Fare şarap içerse kediye meydan okur:
(Keçi şarap içerse deveye meydan okur) diye de söylenir. (Sarhoşun aklı gittiği için, hâline, kuvvetine bakmaz, başaramayacağı, perişan olacağı işlere başvurur) demektir. Mesela şoförlük yapar, aslan kesilir, herkesi geçmek ister ve kazalara sebep olur.
***
Farzdan önce farz var, namazdan önce boğaz var:
(İki farzdan hangisi öncelikli ise onu yapmalı) demektir. Bir de mesela hazır yemeği kaçırma tehlikesi varken namaz kılınırsa, namaz huşu ile kılınmış olmaz. Namaz mekruh olur. Onun için dinimiz, (Yemek hazırken, namaz vakti çıkmayacaksa veya mekruh vakte girmeyecekse, önce yemek yenmeli) buyurmuştur. Yoksa (Namaz kılma da, yemek ye) demek değildir.
***
Gelinin dini, kaynananın imanı yok:
(Gelin kaynana geçimsizliğinde ikisi de yerine göre suçlu olur. Hep tek taraf suçlanmamalı) demektir. Genel olarak böyle söylenir, ama bu her gelin veya kaynana için söylenmez.
***
Güzellik ondur, dokuzu dondur:
(Giyim kuşam insanı değiştirir, olduğundan farklı gösterir, iyi giyim güzelleştirir) demektir. Bunun için kadınlar, erkeklerden daha fazla ziynete önem verir.
***
Horoz kadar kocam olsun, kümes kadar evim:
Aile hayatının önemini bilen özellikle dul kadınların söylediği bir sözdür. Kirada yaşayanlar bilir. İnsan başını sokacak bir evi ile kendine arkadaş olabilecek bir kocasının olmasını ister.
***
Bir kadın âlâdır, iki olursa belâdır:
(Kadının biri âlâ, ikisi belâdır) şeklinde de söylenir. Bu da tecrübeyle söylenmiş bir atasözüdür. (İki hanımı olanın rahatı olmaz. İkinci hanımla evlenen başına belâyı sarmış olur, o evde huzur kalmaz) demektir. Bir fıkra anlatırlar:
Bir kişi sabah namazına ve diğer namazlara hep erken gelirmiş. Sebebini sorarlar. (İki evliyim. Hanımın biri su döküyor, öteki havlu veriyor, tez oluyor) demiş. Buna kanan, başka biri de, bir daha evlenir. O da erken gelmeye başlar. (Sen niye erken geliyorsun?) diye sorarlar. (Hanımların kavgasını duymamak için) diye cevap verir. Meğer ötekinin erken gelmesi de kavga yüzünden imiş, ama söylememiş. (Bana hizmet ediyorlar) diye örtmeye çalışmış.
***
Karının buyurduğu başa, ananın sözünü vur taşa:
Annesinin sözünü tutmayan, karısının sözünden çıkmayan kılıbık evlatlar için söylenir. (Karın bir şey derse baş üstüne dersin, annen söylerse yeter artık dersin) anlamında yerinde bir sözdür.
***
Katıra “Baban kim” demişler, “At dayımdır” demiş:
(İnsan kusurunu gizlemek için iyi yönlerini söyler) demektir. Bilindiği gibi katırın babası eşek, anası attır. (Babam eşektir) dememek için, annesinin kardeşini söyleyerek övünür. Toplumda bu çok görülür.
***
Kime Müslüman desen, haçı koltuğundan çıkar:
(Biz onu iyi olarak bilirdik, kötü bir kimse olduğu anlaşıldı) anlamında söylenir.
***
Misafir, ama ne kâfir:
Uzun süre misafirlikte kalan, (Burası bizim evden rahat) diyerek günlerce gitmeyen, ev sahibinin işini gücünü düşünmeyen yüzsüz misafirler için söylenir. (Bu kadar da yüzsüzlük, anlayışsızlık olmaz) anlamındadır.
***
Oğlan doğur, kız doğur, hamurunu sen yoğur:
(Oğlan olsun, kız olsun, terbiye etmezsen, yaramaz olurlar, baştan çıkarlar) demektir. (Kız olsaydı veya erkek olsaydı bu sıkıntıları yaşamazdık) demek yanlıştır. (Terbiye edilmezse ikisi de elden çıkar) anlamındadır. Cinsiyetin değil, terbiyenin önemi vurgulanmaktadır.
***
Sizde yiyip içelim, bizde gülüp oynayalım:
Hep kendi menfaatini düşünen bencil kimseler için söylenir. (Her türlü masraf, yorgunluk sizde olsun, bedavadan dost ağırlamak bizde olsun diyorsun) anlamında sitemli bir sözdür.
***
Zenginin horozu da yumurtlar:
(Paralı kişi, verimsiz sanılan işlerden bile kâr sağlama yolunu bulur) anlamında uygun bir sözdür. (Zengin arabasını dağdan aşırır, fakir düz yolda şaşırır) da derler. Genelde, parası olan işini bilir. (Horozuna altın bile yumurtlatır) derler.
Görüldüğü gibi bu sözlerin hiçbiri gerçeklere aykırı değildir. Ama atalarımızı, tecrübenin önemini bilmeyen kimseler, bunları aykırı söz olarak göstermişlerdir.
Toplumun seviyesi o kadar düşmüş ki, doğru sözleri de yanlış kabul ediyor. Aynı kişiler, veciz olduğu için hadis-i şeriflere bile uydurma diyecek kadar ileri gitmiştir. Atasözlerinin hepsi tecrübe ürünüdür, doğrudur. Son asırda atasözü diye bazı sözler ilave edilmiş olabilirse de, bunlar ceddimize leke sürülmesine sebep olmaz.
Aykırı denilen, fakat her biri veciz sözler olan atasözlerine bakalım:
Aç, anansa da kaç:
(Aç olan kimse tehlikelidir, en yakını bile olsa zarar verebilir) demektir. (Aç it, fırın duvarını deler) atasözü de aç olanın ne zor işler yapabileceğini göstermektedir. (Aç kimse karnını doyurmak için önüne çıkan engelleri aşar ve isteğini elde eder) demektir. (Aç aman bilmez, çocuk zaman bilmez) sözü de, (Aç bir kimse hiçbir mazeretle susturulamaz) demektir. (Aç kurt yavrusunu yer) sözü de, (Açın gözü kararmıştır, karnını doyurmak için ölümü bile göze alarak kendinden kat kat güçlü olanla boğuşur) demektir. Sözün aykırılıkla bir alakası yoktur.
***
Ana kızına taht kurar, kız bahtı kocada arar:
(Kocası iyi olmayan bir kadın, kendi ne kadar varlıklı olursa olsun, kocasının desteği olmadıkça, kocası ona arka çıkmadıkça kendi varlığı onu mutlu edemez) demektir. Anne kızının geleceği için ne kadar önemli yatırım yaparsa yapsın, kızın kocası iyi değilse faydası olmaz. Kötü koca bunları tüketir, kızın hayatını karartır.
***
Avradı bet [kötü] olanın sakalı tez ağarır:
(Geçimsiz hanımı olan erkek, sıkıntıdan dolayı tez yaşlanır) demektir. Geçimsiz kadın, herkesi yıpratır demektir. Erkek de geçimsiz olsa, o da herkesi yıpratır.
***
Avradın düzdüğü evi Allah yıkmaz; avradın bozduğu evi Allah yapmaz:
(Bir kadın, tutumlu ve geçimli olursa, o ev mânen ve madden yükselir, o evde dirlik düzen olur. Kadın geçimsiz yani kötü olursa, o ev mânen ve madden yıkılmaya maruz kalır) demektir. Onun için (Yuvayı yapan dişi kuştur) demişlerdir. Ev düzeninde kadının rolünün büyük olduğu anlatılıyor.
***
Avradın kazdığı kuyudan su çıkmaz:
Burada kadın erkek statülerinin, bünyelerinin farklı olduğu vurgulanmaktadır. Pahalı ve kıymetli bir araç, çok hızlı gider, fakat tankın yaptığını yapamaz. Tank, otomobil gibi hızlı gidemese de, duvarı uçurur. Hiç kimse, otomobilin tanktan veya tankın otomobilden üstün olduğunu söyleyemez. Çünkü her birinin görevi farklıdır, birinin yaptığını diğeri yapamaz. Kadın, ağır işte çalıştırılamaz, derin kuyu kazamaz, derin olmayınca da su çıkmaz. Bir zamanlar kadın erkek eşit diye, sosyalist Rusya’da, kadın maden ocaklarında çalıştırılmıştı. Elbette erkek gibi verimli olması mümkün değildi. Bu çarpıklık nihayet yıkıldı.
***
Bakmakla öğrenilse it kasaplığı öğrenirdi:
(Bakmakla usta olunsa kediler, köpekler de kasap olurdu) da denir. (Yapılmadan, üzerinde çalışılmadan, tecrübe kazanılmadan, yalnızca bakmakla hiçbir şey öğrenilemez) demektir. Kasaplıkla alakası yoktur.
***
Bekâr gözüyle kız alınmaz:
(Bekâr gözü, kör gözü) de denir. (Tecrübesi olmayan kişinin yapacağı iş isabetli olmaz) anlamındadır. Bekârla, kız almakla direkt alakası yoksa da, şu mânâya da gelir:
Bekâr erkeğin evlilik tecrübesi olmadığı için, aile olabilecek vasıfları bilemez, kızın kusurlarını göremez. Kaşına gözüne bakar, bir gamze yüzünden kızın, iyi kötü her şeyini kabul eder. Hele bir de kıza âşık olmuşsa temelli gözü kör olur. Ana baba ve yakınları kıza başka gözle bakarlar, onun iyi bir aile olabilecek vasıflarını ararlar. Böylece ona yol gösterirler.
***
Bekâra karı boşaması kolaydır:
(O işte bilgi ve tecrübesi olmayan kimse, yapacağı işi önemsemez, hafife alır. Sonucun nelere mal olacağını hesaplayamaz) demektir. Karı boşamakla alakası yoktur.
***
Bekârın parasını it, yakasını bit yer:
(Bekâr, genelde parasını gereksiz harcar, yaşayışı düzensizdir. Üstü başı kirli olabilir) demektir. (Her bekâr böyledir) demek değildir. Zaten her söz herkes için geçerli olmaz. (Genelde böyledir) anlamındadır.
***
Deveye cilve yap demişler, iki çadır devirmiş:
(Eşeğe cilve yap demişler, çifte atmış) da denir. (Kaba kişinin, beğenilsin diye yaptığı işler, şakalar kaba olur) demektir. Deve ile, cilve ile alakası yoktur.
***
El ağzına bakan, karısını tez boşar:
(Başkalarının işin özünü bilmediği konularda onların sözüne uymak yanlışlığa sebep olur) demektir. Çünkü bilir bilmez herkes bir şey söyler. Karı boşamakla alakası yoktur.
***
Erkek kadınla, kadın altınla, altın da ateşle sınanır:
(Erkeğin iyisi hanımıyla iyi geçinendir. Kadının iyisi ziynete değer vermeyendir. Altının hası da ateşte belli olur) demektir. Erkek hanımıyla iyi geçinmiyorsa, imtihanı kaybetmiş demektir. Kadın da, ziynet yüzünden kocasını zor duruma düşürmüşse o da öyledir.
***
Erken evlenen döl alır, erken kalkan yol alır:
(İşi vaktinde yapan semeresini görür) demektir. (Demir tavında dövülür) sözü de bu anlamdadır. Erken kalkmakla ilgili hadis-i şerifte (Çalışmaya erken gidenin, işi bereketli olur ve başarı kazanır)buyuruldu. Atasözleri genelde hadis-i şerifleri açıklar mahiyettedir.
***
Eşeğe rakı içirmişler, çulunu bahşiş vermiş:
(Sarhoş, içince ahmaklaşır, kabadayılaşır, kendini beğendirmek için, hâline bakmaz, neyi varsa sağa sola verir) demektir. Eşekle çulla alakası yoktur.
***
Fare şarap içerse kediye meydan okur:
(Keçi şarap içerse deveye meydan okur) diye de söylenir. (Sarhoşun aklı gittiği için, hâline, kuvvetine bakmaz, başaramayacağı, perişan olacağı işlere başvurur) demektir. Mesela şoförlük yapar, aslan kesilir, herkesi geçmek ister ve kazalara sebep olur.
***
Farzdan önce farz var, namazdan önce boğaz var:
(İki farzdan hangisi öncelikli ise onu yapmalı) demektir. Bir de mesela hazır yemeği kaçırma tehlikesi varken namaz kılınırsa, namaz huşu ile kılınmış olmaz. Namaz mekruh olur. Onun için dinimiz, (Yemek hazırken, namaz vakti çıkmayacaksa veya mekruh vakte girmeyecekse, önce yemek yenmeli) buyurmuştur. Yoksa (Namaz kılma da, yemek ye) demek değildir.
***
Gelinin dini, kaynananın imanı yok:
(Gelin kaynana geçimsizliğinde ikisi de yerine göre suçlu olur. Hep tek taraf suçlanmamalı) demektir. Genel olarak böyle söylenir, ama bu her gelin veya kaynana için söylenmez.
***
Güzellik ondur, dokuzu dondur:
(Giyim kuşam insanı değiştirir, olduğundan farklı gösterir, iyi giyim güzelleştirir) demektir. Bunun için kadınlar, erkeklerden daha fazla ziynete önem verir.
***
Horoz kadar kocam olsun, kümes kadar evim:
Aile hayatının önemini bilen özellikle dul kadınların söylediği bir sözdür. Kirada yaşayanlar bilir. İnsan başını sokacak bir evi ile kendine arkadaş olabilecek bir kocasının olmasını ister.
***
Bir kadın âlâdır, iki olursa belâdır:
(Kadının biri âlâ, ikisi belâdır) şeklinde de söylenir. Bu da tecrübeyle söylenmiş bir atasözüdür. (İki hanımı olanın rahatı olmaz. İkinci hanımla evlenen başına belâyı sarmış olur, o evde huzur kalmaz) demektir. Bir fıkra anlatırlar:
Bir kişi sabah namazına ve diğer namazlara hep erken gelirmiş. Sebebini sorarlar. (İki evliyim. Hanımın biri su döküyor, öteki havlu veriyor, tez oluyor) demiş. Buna kanan, başka biri de, bir daha evlenir. O da erken gelmeye başlar. (Sen niye erken geliyorsun?) diye sorarlar. (Hanımların kavgasını duymamak için) diye cevap verir. Meğer ötekinin erken gelmesi de kavga yüzünden imiş, ama söylememiş. (Bana hizmet ediyorlar) diye örtmeye çalışmış.
***
Karının buyurduğu başa, ananın sözünü vur taşa:
Annesinin sözünü tutmayan, karısının sözünden çıkmayan kılıbık evlatlar için söylenir. (Karın bir şey derse baş üstüne dersin, annen söylerse yeter artık dersin) anlamında yerinde bir sözdür.
***
Katıra “Baban kim” demişler, “At dayımdır” demiş:
(İnsan kusurunu gizlemek için iyi yönlerini söyler) demektir. Bilindiği gibi katırın babası eşek, anası attır. (Babam eşektir) dememek için, annesinin kardeşini söyleyerek övünür. Toplumda bu çok görülür.
***
Kime Müslüman desen, haçı koltuğundan çıkar:
(Biz onu iyi olarak bilirdik, kötü bir kimse olduğu anlaşıldı) anlamında söylenir.
***
Misafir, ama ne kâfir:
Uzun süre misafirlikte kalan, (Burası bizim evden rahat) diyerek günlerce gitmeyen, ev sahibinin işini gücünü düşünmeyen yüzsüz misafirler için söylenir. (Bu kadar da yüzsüzlük, anlayışsızlık olmaz) anlamındadır.
***
Oğlan doğur, kız doğur, hamurunu sen yoğur:
(Oğlan olsun, kız olsun, terbiye etmezsen, yaramaz olurlar, baştan çıkarlar) demektir. (Kız olsaydı veya erkek olsaydı bu sıkıntıları yaşamazdık) demek yanlıştır. (Terbiye edilmezse ikisi de elden çıkar) anlamındadır. Cinsiyetin değil, terbiyenin önemi vurgulanmaktadır.
***
Sizde yiyip içelim, bizde gülüp oynayalım:
Hep kendi menfaatini düşünen bencil kimseler için söylenir. (Her türlü masraf, yorgunluk sizde olsun, bedavadan dost ağırlamak bizde olsun diyorsun) anlamında sitemli bir sözdür.
***
Zenginin horozu da yumurtlar:
(Paralı kişi, verimsiz sanılan işlerden bile kâr sağlama yolunu bulur) anlamında uygun bir sözdür. (Zengin arabasını dağdan aşırır, fakir düz yolda şaşırır) da derler. Genelde, parası olan işini bilir. (Horozuna altın bile yumurtlatır) derler.
Görüldüğü gibi bu sözlerin hiçbiri gerçeklere aykırı değildir. Ama atalarımızı, tecrübenin önemini bilmeyen kimseler, bunları aykırı söz olarak göstermişlerdir.