CEVAP
Bu Hristiyan (1914’de kıyamet kopacak) diyen Amerikalı C. Russell’in
kurduğu hristiyan mezhebine mensuptur. Russelciler, böyle suallerle zihinleri
bulandırmak istiyorlar. Fakat, dinini bilen hiçbir müslüman hristiyan olmaz.
Dinden habersiz kimseler, herhangi bir dine girebilirler. Bunun için (Müslüman
cahil kalınca, Hristiyan da, ilim sahibi olunca dinini terk eder) sözü
meşhurdur.
Russelci hristiyan soruyor:
Sual: 1- Hakiki din İslam ise, hangi mezhebidir? Hakiki din
nasıl anlaşılır, meyveleri nelerdir?
CEVAP
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah indinde hak din ancak İslam’dır.) [Al-i İmran 19]
(Sizin için din olarak İslam’ı beğendim.) [Maide 3]
(Kim İslam’dan başka din ararsa, bilsin ki, bulduğu din asla kabul
edilmeyecektir.) [Al-i İmran 85]
İslam mezheplerinin iman hususunda hiçbiri diğerinden farklı değildir. Hepsi
de Amentüdeki iman esaslarını bildirirler. Hazret-i Âdem’den beri
gelen bütün peygamberler de aynı imanı bildirmişlerdi:
(De ki, biz "Allah’a, size indirdiğine, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub
ve Yakub oğullarına indirilen, Musa, İsa ve diğer peygamberlere Rableri
tarafından verilene iman ettik. Onları birbirinden ayırt etmeyiz.) [Al-i
İmran 84]
Her peygamber, Allah’a, meleklere, peygamberlere, kitaplara, öldükten sonra
dirilmeye, Cennete, Cehenneme inanmayı bildirdi. Aralarında hiç fark yoktu.
Fark olursa -hâşâ- Allah’ın bildirdiğinde tenakuz olur. Amele ait bilgilerde,
insanların istifadesi için değişiklikler yapılmıştır. Mesela içyağı Hazret-i
Musa zamanında haram iken, Hazret-i İsa zamanında helal edilmiştir. Hazret-i
Âdem zamanında evlenmeler de, daha sonrakilerden farklıydı.
Aynen peygamberlerin farklı şeriatlari olduğu gibi, İslam mezheplerinin de
rahmet olduğu hadis-i şerifle bildirilmiştir. Onun için mezheplerin hepsi de
Cennete girecektir. Hatta kâfir olmamış, sapık mezhepsizlerin bile, günahları
kadar Cehennemde cezalarını çektikten sonra Cennete gidecekleri hadis-i
şerifle bildirilmiştir. Hakiki dinin meyvesi, dine uyanların dünyada huzuru,
ahirette sonsuz saadete kavuşmasıdır. Dine uyan müslüman rahata kavuşur.
Bugün İslam âlemindeki insanlar, huzursuzsa, dine uymadıklarının alametidir.
Russelci soruyor:
Sual: 2- Allah’ın hakiki kitabı nasıl tespit edilir? Allah’ın
maksadı nedir?
CEVAP
Allah’ın kitabında tenakuz olmaz. Allahü teâlâ buyuruyor ki:
(Eğer Kur'an, Allah’tan başkasından gelmiş olsaydı, içinde pek çok
tutarsızlık bulunurdu.) [Nisa 82]
Bugünkü İncillerde pek çok tenakuzlar vardır. Bu da, insan eliyle yazılmış
olduğunu ispat eder. Halbuki Kur'an-ı kerimin hepsi Allah kelamıdır.
İkinci önemli husus, nasıl insan, bir karınca bile yaratamıyorsa, Kur'an-ı
kerimin bir cümlesini meydana getiremez. 14 asırdan beri de, benzeri
yazılamadı.
(Eğer kulumuza [peygambere] indirdiğimizden [Kur'anın
Allah’tan geldiğinden] bir şüpheniz varsa, iddianızda doğru iseniz,
Allah’tan gayri şahitlerinizi [putlarınızı, bilginlerinizi] de
yardıma çağırıp, haydi onun benzeri bir sure meydana getirin! Bunu
yapamazsınız, asla yapamayacaksınız da.) [Bekara 23,24]
(Bu Kur'anın bir benzerini ortaya koymak üzere insanlar ve cinler toplanıp,
birbirine destek de olsalar, yemin olsun ki yine de benzerini ortaya
koyamazlar.) [İsra 88]
Üçüncü husus ise, Kur'an-ı kerim hiç değiştirilemez. İşte âyet-i kerimeler:
(Kur'anı biz indirdik, elbette yine onu biz koruyacağız.) [Hicr
9]
(Allah’ın kelamını [Kur'an-ı kerimi] kimse
değiştiremez.) [Enam 115]
Allah’ın maksadı şu: Kur'an-ı kerimde insanları ve cinleri, kulluk
etmeleri için yarattığını bildirmektedir. (Zariyat 56)
Russelci soruyor:
Sual: 3- Hakiki peygamberi nasıl bilebiliriz?
CEVAP
Bir peygamber mucizeleri ile bilinir. Mucize, peygamberim
diyenin, doğru söylediğini bildiren alamettir. Mucizenin şartlarından beşi
şöyle:
1) Harika olmalı.
2) Aynı şeyi başkası yapamamalı.
3) İstenilen zamanda hasıl olmalı.
4) İsteyip de hasıl olan mucize, kendini yalanlamamalı. Mesela,
şu hayvan ile konuşacağım, deyince, hayvan, Bu yalancıdır derse,
mucize olmaz.
5) Mucize, peygamber olduğunu söylemeden önce hasıl olmamalı.
İsa aleyhisselamın beşikte konuşması, Muhammed aleyhisselamın, çocuk iken
başının üstünde bulut bulunması, ağaçların, taşların kendisine selam vermesi
gibi, önceden hasıl olan harikalar, mucize değildi. Keramet idi.
Bunlara İrhas denir. Bu harikalar, peygamberliklerini
bildirdikten sonra görülürse, Mucize denir.
Hazret-i Musa zamanında sihir ilerlemiş, sihirbazın ipi yılan gibi
görünüyordu. Musa aleyhisselamın asası gerçek bir yılan olup sihirbazların
yılan gibi görünen iplerini yutmuştu. Sihirbazlar da bunun mucize olduğunu
anlayıp iman etmişlerdi.
Hazret-i İsa zamanında tıp ileri idi. Her hastalığa ilaç bulunuyordu.
Hazret-i İsa’ya, körleri iyileştirme, ölüleri diriltme mucizesi verilmişti.
Buna rağmen inanan az olmuştu.
Hazret-i Muhammed zamanında, şiir fesahat ve belagat sanatları çok
ilerlemişti. Allahü teâlâ da; her milletin kıymet verdiği şeylerde mucizeler
gönderdiği için, Muhammed aleyhisselama da benzeri yazılamayacak olan bir
kitap gönderdi. Bir çok edipler, bunun insan sözü olmadığını anlayıp iman
ettiler.
Hazret-i Muhammed ümmi idi. Kimseden bir şey okumamış, öğrenmemiş, hiçbir şey
yazmamıştı. Allahü teâlâ buyuruyor ki:
[(Ey Peygamberim] Sen [Kur'an gelmeden] önce bir
kitaptan okumuş ve elinle onu yazmış değildin. Eğer öyle olsaydı
müşrikler [Kur'an-ı kerimi, başkasından öğrenmiş veya önceki semavi
kitaplardan almış] derlerdi.) [Ankebut 48]
En büyük mucize
Muhammed aleyhisselamın, parmaklarından bir orduya yetecek su akması,
ağaçların kendisine selam vermesi, elinde çakıl taşlarının zikretmesi,
zehirli kebabın Beni yeme, ben zehirliyim diye konuşması,
putlarla ve hayvanlarla konuşması gibi bin kadar mucizesi görülmüştür.
Bunların en büyüğü ve devamlı olanı Kur'an-ı kerimdir.
Bütün şairler, edebiyatçılar, Kur'an-ı kerimin nazmında ve manasında aciz ve
hayran kalmışlar, bir âyetin benzerini söyleyememişlerdir. İcazı ve belagatı
insan sözüne benzemez. Yani, bir kelimesi çıkarılsa veya bir kelime eklense,
lafzındaki ve manasındaki güzellik bozulur. Bir kelimesinin yerine koymak
için, başka kelime arayan bulamamıştır. Nazmı Arap şairlerinin şiirlerine
benzemez.
Kur'an-ı kerim, geçmişte olmuş ve gelecekte olacak nice gizli şeyleri haber
verir. İşiten ve okuyan, tadına doyamaz. Yorulur, fakat bıkıp usanmaz. Nice
azılı İslam düşmanları, Kur'an-ı kerimi dinlemekle, kalbleri yumuşamış, imana
gelmişlerdir.
İlim ve tecrübe ile bulanamayacak güzel şeyler ve iyi ahlak ve insanlara
üstünlük sağlayan meziyetler ve dünya ve ahiret saadetine kavuşturacak
iyilikler ve varlıkların başlangıcı ve sonu hakkında bilgiler ve insanlara
faydalı ve zararlı olan şeylerin hepsi Kur'an-ı kerimde açık veya kapalı
olarak bildirilmiştir. Semavi kitaplardaki ilimlerin hepsi Kur'an-ı kerimde
bildirilmiştir. Sadece Kur'an-ı kerim bile, Muhammed aleyhisselamın peygamber
olduğunu göstermeye kâfi bir mucizedir.
Russelci soruyor:
Sual: 4- Hazret-i Âdem ile Havva nerede yaratıldı? a)
Cennet yerde mi, gökte mi?
CEVAP
Hazret-i Âdem, topraktan yaratıldı. Çamur haline getirilip pişmiş gibi
kurutuldu. Sonra can verildi. Her şeyin ismi ve faydası bildirildi. (Secde 7,
Fatır 11, Rahman 14)
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
("Rabbin meleklere, yeryüzünde bir halife, bir insan
yaratacağım" dediği zaman melekler "Yeryüzünde fesat çıkaracak, kan
dökecek insanı mı halife yapacaksın?" dediler. Allah da, "Sizin
bilmediğinizi elbette ben bilirim" buyurdu.) [Bekara 30]
(Biz, "Ey Âdem, hanımınla Cennete yerleşin, Cennet nimetlerinden
yiyin, sadece şu ağaca yaklaşmayın" dedik.) [Bekara 35]
Âlimlerin bir kısmı, Âdem aleyhisselamın yeryüzünde yaratılıp, Cennete konduğunu,
bir kısmı da, Cennette yaratıldığını bildirmektedir. Havva validemiz de
yeryüzünde veya Cennette yaratılmıştır. Her iki şekilde de inanmanın imana
zararı olmaz.
Cennetin kaçıncı kat gökte olduğu bildirilmemiştir. Peygamber efendimiz (Cennet
göktedir) buyurmuştur. (Deylemi)
Gök, yedi kat olarak yaratılmıştır. (Bekara 29, Mülk 3)
Bugün, ancak birinci kat gök bilinebiliyor. Bütün bilinen ve bilinmeyen
gezegenler, Güneş ve yıldızlar birinci kat göktedir. İkinci kat, birinci
kattan, diğer katlar da birbirinden çok büyüktür.
Russelci soruyor:
Sual: 5- Şeytan ve Cin nasıl varoldu? Allah onu şeytan olarak
mı yarattı?
CEVAP
Şeytan ve cin ateşten yaratılmıştır. (Hicr 27, Rahman 15)
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Şeytana niçin secde etmediği sorulunca "Ben Ademden daha hayırlıyım.
Onu topraktan, beni ateşten yarattın" dedi. Allah da "O halde
Cennetten çık" buyurdu.) [Araf 12, 13 ve Hicr 32-34]
Şeytan da cin gibi ateşten yaratılmıştır. İsyan edince Cennetten kovulmuştur.
İsyan etmeseydi Cennetten kovulmazdı. İblis, şeytan olarak değil, bir varlık
olarak yaratılmıştır. Cinler de ateşten yaratıldığı halde, mümin ve kâfir
olanları vardır. (Cin 1-4)
Russelci soruyor:
Sual: 6- Kur'andaki ben, biz kelimeleri kime aittir? Kur'anda
çok defa gizli, üçüncü şahıs konuşur. Kim bu varlık?
CEVAP
Hristiyan, Kur'an-ı kerimi, İnciller gibi, içinde başkalarının da sözü
var zannediyor. Kur'anın tamamı Allah’ın kelamıdır.
Not: Bu iddiaları geniş olarak Allah bir olduğu halde
niçin biz deniyor maddesine alınarak cevaplandırılmıştır.
Russelci soruyor:
Sual: 7- Hazret-i İsa öldürüldü mü? a) Hazret-i Muhammed
şefaatçi midir? Faydası var mı?
CEVAP
İsa aleyhisselam öldürülmedi, göğe kaldırıldı. Allahü teâlâ, Nuh
aleyhisselamı tufandan, İbrahim aleyhisselamı, düşmanlarından kurtardığı
gibi, İsa aleyhisselamı da, yahudilerin elinden kurtarmış, Hazret-i İsa'ya
ihanet ederek bulunduğu yeri haber veren, Yahudi casusu, münafık Yuda Şamunu
Hazret-i İsa'ya benzeterek onu öldürtmüştür. Kur'an-ı kerimde mealen
buyuruluyor ki:
(Yahudileri, "Allah’ın resulü Meryem oğlu İsa’yı öldürdük"
dedikleri için lanetledik. Onlar İsa’yı öldürmediler, asmadılar da,
öldürülen, kendilerine İsa gibi gösterildi.) [Nisa 157]
(Elbette İsa [nın kıyamete yakın gökten inmesi], kıyametin
yaklaştığını gösteren bilgidir. Sakın bunda şüphe etmeyin.) [Zuhruf
61]
İsa aleyhisselamın gökten ineceğini bildiren hadis-i şeriflerden birkaçı
şöyle:
(Allah’a yemin ederim ki, Meryem’in oğlu İsa, âdil bir hakem olarak
aranıza inecek, haçı kıracak, domuzu öldürecek, cizyeyi kaldıracak, İslam’dan
başka şeyi kabul etmeyecektir. Mal o kadar çok olacak ki, kimse dönüp de
bakmayacaktır.) [Buhari]
[Hadis-i şerifte geçen Domuzu öldürecek demek "Domuz
eti yemeyi yasaklayacak" demektir. Haçı kıracak, yani Hristiyanlığı
kaldıracaktır. Başka bir hadis-i şerifte (Mizmarları kıracak) buyuruldu.
Yani her çeşit çalgıyı yasak edecektir.]
(İsa, âdil bir hakem olarak indiği zaman kin, nefret ve haset kalkacaktır.) [Müslim]
(Deccal çıkınca, İsa gelecek, Deccalı helak edecek, bundan sonra iki kişi
arasında düşmanlık olmayacaktır.) [Müslim]
(İsa inince İslamiyet ile hükmedecektir. O zaman Allah, Müslümanlardan başka
herkesi helak edecektir. Sonra yeryüzünde sükun emniyet meydana gelecektir. O
kadar ki aslan deveyle, kaplan inekle ve kurt kuzuyla serbestçe dolaşacak,
çocuklar yılanlarla oynayacaktır. İsa ölünce cenazesini Müslümanlar
kaldıracaktır.) [Ebu Davud]
(Eshab-ı Kehf, Mehdi’nin yardımcıları olacak ve İsa bunun zamanında gökten
inecektir. İsa, Deccal ile harp ederken, Mehdi, onunla beraber olacaktır.
Bunun hükümdarlığı zamanında, her zamankinin aksine olarak ve hesapların
tersine olarak, Ramazan-ı şerifin 14. günü güneş ve ilk gecesinde ay
tutulacaktır.) [İ. Süyuti]
(İsa, inince, evlenecek, bir oğlu olacak, kırk yıl kadar yaşayıp ölecek ve
benim yanıma defnedilecektir.) [Tirmizi]
Sadece Hazret-i Muhammed aleyhisselam değil, Allah’ın izni ile bütün
peygamberler şefaat edecektir. Hadis-i şerifte (Peygamberler, âlimler
ve şehidler şefaat eder) buyuruldu. (İbni Mace)
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Rabbin sana [şefaat izni ve çeşitli nimet] verecek. Sen
de razı olacaksın.) [Duha 5]
(Allah’ın Resulü onlar için af dilerse... affa uğrarlar) mealindeki
âyet de, Hazret-i Muhammed aleyhisselamın şefaat edeceğini bildirmektedir.
(Nisa 65)
Russelci soruyor:
Sual: 8- Allah bir insanı zorba ve benzeri yapar mı?
CEVAP
Allahü teâlânın her şeye gücü yeter. Ancak hiç kimseyi günah işlemeye
zorlamaz. Hiç kimseyi şaki [zorba] veya benzeri kötü biri yapmaz. Haksız
olarak kimseyi cezalandırmaz. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah kullarına zulmetmez.) [A. İmran 182]
Russelci soruyor:
Sual: 9- Kader neleri içine alır?
CEVAP
Kader her şeyi içine alır. Kader, Allahü teâlânın ezelî ilmi
ile, insanların ve diğer mahlukatın yapacağı işleri bilmesi demektir. Eğer
Allah, yarattıklarının ne yapacağını bilmezse, bilmeyenden ilah olamaz.
İlahın her şeyi bilmesi, her şeye gücü yetmesi gerekir. Bilmeyen, gücü
yetmeyen, muhtaç olan, ölebilen ilah olamaz. Allahü teâlâ herkesin ne
yapacağını bilir. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah her şeyi hakkıyla, en iyi bilir.) [Hucurat 16,18]
Onun bilmesi kulların yapacağı iyi ve kötü işlere tesir etmez. Mesela bir
sene içinde güneşin ne zaman doğup, ne zaman batacağı hesaplanarak takvimlere
yazılmıştır. Güneş takvimlerde bildirilen saatte doğup batar. Takvime öyle
yazıldığı için mi güneş o saatlerde doğup batıyor? Takvime yazılmasa da yine
güneş o saatlerde doğup batar. İşte Allahü teâlâ da, ezelî ilmi ile, kulların
kendi istekleri ile, günah veya sevap işleyeceğini, hastalanacağını, ne iş
yapacağını bilir. Fakat bu bilmesi, kulların yaptıkları işlere cebri bir
müdahale değildir.
Russelci soruyor
Sual: 10- Sünnet emri Kur'anda var mı? Niçin sünnete uyuluyor?
CEVAP
Sünnet emrinden maksat, Peygamber efendimizin emirlerine uymak ise,
Allahü teâlâ, Peygamberimize uymayı emrettiği için, biz de ona uyuyoruz. İşte
âyetler:
(Allah’a ve Resulüne itaat edin.) [Enfal 20]
(Allah’a ve Onun ümmi nebi Resulüne uyarsanız, doğru yolu
bulursunuz.) [Araf 158]
(Kim Resule itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]
Russelci soruyor:
Sual: 11- Beş vakit namaz Kur'anda var mı?
CEVAP
Kur'an-ı kerimde, namaz vakitlerinin gizli değil, açık olduğu
bildiriliyor:
(Elbette, namaz müminlere belli vakitlerde farz kılınmıştır.) [Nisa
103]
Bu vakitler diğer âyet-i kerimelerde ve hadis-i şeriflerde bildirilmiştir.
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Güneşin kayması anından [öğle ve ikindiden], Gecenin
kararmasına [akşam ve yatsıya], kadar ve fecir [sabah] vaktinde
namaz kıl!) [İsra 78]
(Rabbini güneşin doğuşundan önce [sabah] ve batışından
önce [öğle ve ikindi] ve gecenin bir bölümünde [akşam
ve yatsı vakti] hamd ile tesbih et!) [Kaf 39,40]
(Akşama girerken [akşam ve yatsı namazında], sabaha
ererken [sabah namazında], gündüzün nihayetinde [ikindi
namazında] ve öğle vaktinde [öğle namazında] Allah’ı
tenzih et!) [Rum 17, 18]
Buhari ve Müslimdeki hadis-i şerifte ise, (Beş
vakit namazla emrolundum) buyuruluyor.
Kur'an-ı kerimde (Belli vakitlerde namaz farz kılınmıştır) buyurulup,
ayrıca beş vaktin hepsi de bildirildiği halde Beş vakit namaz ifadesinin
geçmeyişi, kutuplarda ve buralara yakın yerlerde beş vaktin tamamının taayyün
etmemesindendir. (Nimet-i İslam)
Namaz vakitleri yeni konmadı ki, 14 asırdan beri devam ediyor, Peygamber
efendimiz, kaç vakit demişse, kaç vakit kılmışsa, o zamandan beri aynı
vakitlerde namaz kılınmaktadır. Namazların nasıl kılınacağı Kur'an-ı kerimde
açıkça bildirilmemiştir. Peygamber efendimiz nasıl kılmışsa, müslümanlar da
aynı şekilde kılmaktadır. Namazın beş vakit olması, kılma şekli, mütevatir
hadislerle bildirilmiş ve tevatüren bugüne kadar gelmiştir. Hadis-i
mütevatir, bir çok sahabenin Resul-i ekremden işittiği ve
kitaba yazılıncaya kadar, böyle çok kimselerin haber verdiği hadis-i
şeriflerdir ki, bunların bir yalan üzerinde sözbirliği yapmalarına imkan
olmaz. Mütevatir hadislere inanmayan kâfir olur. (Mahzen-ül -ulum)
Russelci soruyor:
Sual: 12- Kıyametin alametleri nelerdir?
CEVAP
Bu soru, Charles Russell, Dünya çok yakında sona erecek dediği
için, belki bu görüşe yakın bir bilgi elde etme düşüncesiyle sorulmuş
olabilir. Kıyametin ne zaman kopacağı bildirilmemiş, (Ancak onu Allah
bilir) buyurulmuştur. (Araf 187, Ahzab 63)
Kıyametin ne zaman kopacağı belli değil ise de, alametleri çıkmıştır. Büyük
alametler çıkmadıkça kıyamet kopmayacağını Peygamber efendimiz bildirmiştir.
Büyük alametlerden on tanesi şöyle:
1- Mehdi gelecek: Adı Muhammed Mehdidir. Babası Abdullah, annesi
Aminedir. Gökten bir melek, (Bu Mehdidir, sözünü dinleyin) diyecek.
2- Deccal gelecek.
3- Hazret-i İsa gökten inecek.
4- Güneş batıdan doğacak.
5- Dabbet-ül-ard: (Neml 82)
6- Yecüc ve Mecüc: (Enbiya 96)
7- Duman: (Duhan 10)
8- Doğuda, batıda ve Arabistan’da ay tutulmaları olacak.
9- Kâbe yıkılacak.
10- Yemenden bir ateş çıkacak.
Russelci soruyor:
Sual: 13- Mesih unvanı kime aittir? Anlamı nedir?
CEVAP
Mesih, Hazret-i İsa'ya denir. (Al-i İmran 45, Nisa 157,
171, 172, Maide 17, 72)
Mesih, meshedilmiş demektir. Mesh, el ile sıvazlama demektir. Şeytan musallat
olmaması için Cebrail aleyhisselam kanadı ile meshetmiştir. Hastaya
dokununca, iyileştiği için Mesih denildiğini söyleyenler de vardır. Yağ ile
meshedildiği için Mesih denildiği de söylenir. Günah kirinden temizlendiği
için Mesih dendiği de bildirilmiştir. Deccala da mesih denilir. (Tibyan)
Russelci soruyor:
Sual: 14- Hazret-i İsa’nın babasız doğmasının sebebi nedir?
CEVAP
Hazret-i İsa babasız, Hazret-i Havva da hem anasız, hem babasız dünyaya
gelmiştir, Allahü teâlâ öyle dilemiş, öyle yaratmış, hikmetini açıkça
bildirmemiştir. Belki de her şeye gücü yettiğini, kudretinin sonsuz olduğunu
göstermek için böyle yaratmıştır. Kuran-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Meryem oğlunu ve annesini de [kudretimize] bir alamet
kıldık.)[Müminun 50]
(Irzını iffetle koruyan Meryem ve oğlunu herkes için bir ibret
kıldık.) [Enbiya 91]
İnsanları imtihan için olabilir. Bir yetimi ahir zaman Peygamberi yapmıştır.
Yetim olduğu için de inanmayan olmuştur. Bu bir imtihandı. Hazret-i İsa da
babasız doğunca inanmayanlar imtihanı kaybettiler. Babasız olduğu için,
Hristiyanlar İsa’ya tapınıyorlar. Babasız doğmak, kişiyi insanlıktan çıkarıp,
ilah yapsaydı, ana-babasız yaratılan Âdem aleyhisselamı da
ilah bilip daha çok tapınmaları gerekirdi.
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:
(Allah indinde, İsa’nın durumu, Âdem’in durumu gibidir. Allah onu topraktan
yarattı. Sonra da "ol" dedi ve oluverdi.) [A.İmran
59]
Russelci soruyor:
Sual: 15- Ölüm, hastalık, açlık, cinler, deniz, rüzgar
üzerinde etkili olan yegane kişi idi neden?
CEVAP
Burada kimi kastettiği anlaşılmıyor. Hazret-i İsa’yı kastediyorsa, yanlıştır.
Her şeye etkili ve yetkili olan yalnız Allahü teâlâdır. Allah bütün
peygamberlere çeşitli mucizeler vermiştir. Mesela Hazret-i Davud’un elinde
demiri hamur gibi yumuşattırmıştı. Cinleri, kuşları ve rüzgarı Hazret-i
Süleyman’ın emrine vermişti. (Sebe 10-12, Enbiya 79-81, Sad 18-36-38, Neml 17)
Hazret-i İbrahim’i ateş yakmadı. Hazret-i Yunus’u balık yuttuğu halde,
hiçbir zarara uğramadı. Hazret-i İsa beşikte iken konuştu. (Maide 110, Meryem 28-30)
Allahü teâlâ, Hazret-i Muhammed’i gecenin bir anında Mescid-i Aksa’ya
götürmüştür. (İsra 1) Cenneti, Cehennemi ve bilinmeyen
yerleri gezdirmiştir. Bunların hepsi birkaç saniye içinde olmuştur.
Buna Mirac Mucizesi denmektedir. Bunu yapmak Allahü teâlâ
için zor değildir. Vezir Asaf bin Barhiya, Belkıs’ın tahtını göz
açıp yumuncaya kadar Süleyman aleyhisselamın sarayına getirmiştir. (Neml 40)
Hazret-i Muhammed’in meşhur mucizelerinden biri de, Ayı ikiye
ayırmasıdır. Bu mucize, başka hiçbir Peygambere nasip olmamıştır.
Kâfirler Peygamber isen Ay’ı ikiye ayır dediler. Hazret-i
Muhammed, dua etti, Allahü teâlâ, kabul edip, Ay’ı ikiye böldü. Yarısı bir
dağın, diğer yarısı başka dağın üzerinde göründü. Kâfirler, Bize
sihir yaptı diyerek inanmadılar. (Kamer 1,2)
Allahü teâlâ, peygamberlerine verdiği mucizeleri bildirdikten sonra (Bunları
yapan biziz) buyuruyor. (Enbiya 79)
Russelci soruyor:
Sual: 16- Milat da onun doğumuyla değişti. Bu bir tesadüf mü?
CEVAP
Milat, doğum demektir. Milat onun doğumu ile değişmedi. Harika bir olay
olduğu için onun doğumu takvime başlangıç kabul edildi. Müslümanlar da
Muhammed aleyhisselamın hicretini takvime başlangıç yapmışlardır. Böyle
şeylerin Hazret-i İsa’nın ilah olması ile ne ilgisi var?
Russelci soruyor:
Sual: 17- Kıyamete yakın Hazret-i İsa gelecek mi?
CEVAP
Elbette gelecektir.
[Not: Bunun cevabı geniş olarak Hazret-i İsa gökten
inmeyecek mimaddesinde verilmiştir.
Russelci soruyor:
Sual: 18- Kur'an (Tevrat, Zebur, İncil değişti, bozuldu) der
mi?
CEVAP
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Ehl-i kitap "Yahudi ve Hristiyanlardan başkası Cennete
girmeyecek" dediler. Bu onların kuruntusudur. Onlara "Eğer doğru
söylüyorsanız, delilinizi getirin!" de!) [Bekara 111]
(Yahudiler, Üzeyr’e, Hristiyanlar da Mesih’e Allah’ın oğlu dediler. Daha
önceki kâfirlerin [“melekler Allah'ın kızlarıdır” diyenlerin]sözlerine
benziyor. Allah onları kahretsin! Nasıl da sapıtıyorlar.) [Tevbe 30]
("Allah’ın çocuğu oldu" dediler. Hâşâ, O yücedir, göklerde ve
yerdekilerin hepsi Onundur, hepsi Ona boyun eğmiştir.) [Bekara 116]
(Sen, onların dinine uymadıkça, Hristiyanlar ve Yahudiler senden razı
olmazlar. De ki "Doğru yol, ancak Allah’ın [bildirdiği
İslamiyet] yoludur.") [Bekara 120]
("Yahudi veya Hristiyan olun ki, doğru yolu bulasınız" diyenlere de
ki: "Aksine biz, hanif yani doğru yaşamış İbrahim’in dinine
uyarız.") [Bekara 135]
(İbrahim ne Yahudi, ne de Hristiyandı. O hanif bir müslüman idi. müşriklerden
de değildi.) [Al-i İmran 67]
("Biz, Allah ve Onun indinde bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak,
Yakub ve Eshata indirilene, Musa’ya, İsa’ya verilenlere, Rablerinden diğer
peygamberlere gelenlere, onların hiç biri arasında fark gözetmeden inandık ve
biz sadece Allah’a teslim olduk" deyin!) [Bekara 136]
[Bu âyetlerden de her peygamberin müslüman olduğu, aynı imanı bildirdiği, Yahudi
ve Hristiyanların bâtıl olduğu anlaşılmaktadır.]
([Kur'an İsa’nın babasız olduğunu kabul ettiğine göre, ilahlığını da kabul
ediyor" diyen yahudilere] De ki, gelin dua edelim, yalancıların
üzerine Allah’ın laneti olsun diyelim.) [A.İmran 61]
(Ey ehl-i kitap, İsa, Allah’ın peygamberidir. Tanrı üçtür demeyin. Allah,
ancak tek bir ilahtır. Çocuğu olmaktan münezzehtir.) [Nisa 171]
(Ey ehl-i kitap, resulümüz [Muhammed aleyhisselam] kitaptan
gizlediğiniz şeyleri açıklamak üzere geldi. Size Allah’tan bir nur ve apaçık
bir kitap geldi.) [Maide 15]
(İsa’ya, Allah diyenler kâfir olmuştur. Halbuki mesih, "Rabbim ve
Rabbiniz olan Allah’a kulluk edin!" demiştir. "Allah üçün
üçüncüsü" diyenler de kâfirdir.) [Maide 72, 73]
(Meryem, İsa’yı doğurup kucağında getirince ona "Çok garip bir iş
yapmışsın, baban kötü, annen iffetsiz değildi" dediler. Meryem, [sormaları
için] çocuğu gösterince ona, "Biz çocukla nasıl konuşuruz?"
dediler. Çocuk dedi ki, "Ben Allah’ın kuluyum, O bana kitap verdi ve
beni peygamber yaptı. Bana namazı ve zekatı emretti.") [Meryem
27-31] [İncilde emredilen namaz ve zekatı da tahrif etmişler.]
(İsa, "Ben Allah’ın resulüyüm. Benden önce gelen Tevrat’ı doğrulayıcı,
benden sonra gelecek Ahmed isimli Peygamberi müjdeleyici olarak geldim"
demişti.) [Saf 6]
Bâtıl dinler
Yukarıya birkaçını aldığımız âyetlerden de anlaşıldığı gibi, Yahudilik ve
Hristiyanlık bozulmuş, bâtıl bir dindir. Hazret-i İsa ile ilgili âyetlerden
ikisi de şöyle:
(Ey Meryem oğlu İsa, seni mukaddes ruh ile desteklemiştim, böylece beşikte
iken, yetişkin olunca da insanlarla konuşmuştun. Sana kitabı, hikmeti,
Tevratı ve İncili öğretmiştim. Çamurdan yaptığın şekle üfleyince benim
iznimle kuş oluyor, anadan doğma körü ve alacalıyı benim iznimle
iyileştiriyor, ölüleri benim iznimle diriltiyordun. İsrail oğullarının seni
öldürmesinden ben kurtardım.) [Maide 110]
(İsa dedi ki "Allah, benim de, sizin de Rabbinizdir. Ona ibadet edin,
işte doğru yol budur.") [Zuhruf 63,64]
Hazret-i İsa’ya ilah demekle, O yüceltilmiş olmaz. Allah’ın oğlu demek de
Allah’a hakaret olur. Hazret-i İsa böyle sözler söylememiştir. Kur'an-ı
kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah {Ey İsa, insanlara "Beni ve anamı Allah’tan başka iki
ilah bilin" diye sen mi söyledin?} diye sorunca, o da, "Hâşâ,
seni tenzih ederim. Bu söz bana yakışmaz" demiştir.) [Maide
116]
Russelci soruyor:
Sual: 19-Mukaddes kitapta, cine ait bilgi yok. Kur'anda var
mı?
CEVAP
Hristiyanlıkta neye ait bilgi var ki, cinlere ait bilgi olsun? Kur'an-ı
kerimde mealen, (Cinlerden bir grup, "Biz doğru yola ileten
harikulade güzel bir Kur'an dinledik. Biz de ona inandık. Artık Rabbimize
asla kimseyi ortak koşmayacağız. Elbette Rabbimizin şanı çok yücedir. O ne
eş, ne de çocuk edinmiştir. Bizim beyinsiz olanımız Allah hakkında pek aşırı
yalanlar uydurmuştur" dediler.) buyuruluyor. [Cin 1-4]
Bir makine yapılınca, nasıl kullanılacağını, bakımının nasıl yapılacağını
gösteren bir tarifname de hazırlanır. Allahü teâlâ, insan gibi muazzam bir
varlığı yaratınca, onu hâşâ başı boş mu bıraktı? Onun ne yapacağını
bildirmedi mi? Kur'an-ı kerimde mealen buyuruldu ki:
(Sizi boş yere yarattığımızı, hakikaten huzurumuza getirmeyeceğimizi mi
sandınız?) [Müminun 115]
Kur'an-ı kerimde insanın ne yapması gerektiği bildirilmiştir. Kur'an-ı kerim
eşsiz büyük bir mucizedir. İçinde en derin ilmi ve fenni bilgiler, medeni
kanunlara örnek teşkil edecek ilmi ve hukuki esaslar, geçmişe ait birçok
bilinmeyen malumat, insanlara verilebilecek en büyük ahlak esasları ve bunlara
benzer, o zamana kadar hiç kimsenin bilmediği, bilemediği, tasavvur bile
edemediği hususlar vardır.
Allah’a inanıyorum diyen bir kimse, Onun sıfatlarını bilmeden Allah’a inanmış
sayılmaz. Allah kaç tanedir, yardımcıları var mı? Her istediğini yapabilir
mi? Herhangi bir sebeple ölebilir mi? Bir başlangıcı veya sonu var mı? Her
şeyi görür mü, görmesine engel teşkil eden şey var mı? Her şeyi işitir mi?
Hangi varlığa benzer? Ondan başka yaratıcı var mı? Evi, barkı var mı? Her
şeye gücü yeter mi? Evlenme ihtiyacı duyar mı? Yer içer mi?
Bütün bu suallerin hepsinin cevabı Kur'an-ı kerimde bildirilmiştir. Fakat
İncillerde böyle bilgilere rastlanmaz. İmanın şartları nelerdir? Elfaz-ı küfr
denilen, söyleyince insanı dinden çıkaran sözler nelerdir? Bunların hiçbiri
İncillerde yoktur. Dünya dönüyor mu? Papazlar yıllarca dönmediğini
zannetmişlerdir. İncillerde yazmayınca papaz ne yapsın?
Güneşin ayın hareketleri, takvim, ay, yıl, mevsime ait bilgiler, evlilik,
talak hakkında bilgiler İncillerde yoktur. Namazın, orucun, zekatın şartları,
tesettürün ölçüleri, kumar, gasp, hırsızlık, alışveriş ve mirasa ait
bilgilerin hiç biri Hristiyanlıkta yoktur.
Refahı temin eden din
İslam dini, insanın hem ruhi, hem de maddi refahını temin
edecek bir ahlak getirmiştir. Bu mukaddes din, sadece, fert ile Allah
arasında rabıta kurmakla kalmayıp, fertlerin birbirlerine, hatta insanlık
camiasına karşı haklarını ve vazifelerini şümullü olarak tanzim eder, hep
ileriyi gösterir, ileriyi ister ve ilericidir. İlericiliğin ve dinamizmin mümessilidir.
Bu din, insan ruhunu ve bütün insanlığı saadete kavuşturacak prensiplerden
ibarettir. İslamiyet’te sınıflaşma yoktur. Herkes aynı haklara, aynı itibara
sahiptir. Ferdin, muayyen bir topluluğun, hatta yalnız müslümanların değil,
bütün insanlığın, hür ve medeni bir hayat seviyesine ulaşmasını emreder.
Bunun için de, sosyal adaleti esas tutar.
İslam dini, ırk, milliyet, siyasi inanç, lisan ve tahsil seviyesi
ayırt etmeksizin, her insanın şeref ve itibarına hürmet eder. Bu sebepten de,
yabancılar arasında Müslümanlık yayılmaktadır.
|