Budizm
Budizm
Brahma inanışının değiştirilmiş bir şeklidir. Buda’nın
felsefi düşüncelerini kabul edip yolunda yürümektir.
Buda, milattan tahminen 560 sene evvel, Hindistan’da Benares şehrinin 160 km
kuzeyinde Kapilavastu (Lumbini) köyünde doğmuştur. Asıl adı, Guatama veya
Gotama’dır. Buda ismi, ona sonradan verilmiş lakab olup, münevver (aydın),
ilhama kavuşan demektir.
Buda bir insan, babası ise bir beyliğin hakimi idi. Rivayete göre annesi
çeşitli rüyalar görmüş, bunları babasına anlatmıştır. Babası onun bir hükümdar
veya ilhama kavuşan bir kimse olmasını istemediği için sarayında muhafaza
etmiş, fakat Buda 29 yaşında babasının sarayından kaçmış ve bir ormanda
inzivaya çekilerek şiddetli bir riyazet (açlık) çekmiştir. Riyazet ile bir şey
halledilemeyeceğini anlayarak, normal hayata dönmüş ve tefekküre (düşünceye)
dalmıştır.
Nihayet 35 yaşında, Nerancara Nehri kenarında bir incir (bo) ağacı altında
oturup düşünürken, zihninin aydınlandığını, ilhama kavuştuğunu söylemiştir.
Böylece Guatama Buda olmuş, 80 yaşında ölünceye kadar fikir ve düşüncelerini
yaymaya çalışmıştır. Buda, Brahma itikadının (inanışının) bozulduğunu, puta
tapmanın yanlış olduğunu söylemiş ve putların kırılmasını emretmiştir. Onu
dinleyenler, bu yeni düşüncelere hayran oldular ve arkasından gittiler.
Böylelikle Budistlik ismi verilen yeni bir din meydana geldi. Buda, kendisinin
ancak bir insan olduğunu söylüyor ve hiçbir zaman ilahlık iddia etmiyordu.
Fakat öldükten sonra, talebeleri onu tanrılaştırarak namına mabetler
(tapınaklar) kurmuşlar; heykellerini yaparak, tapmaya başlamışlardır. Böylece,
Budizmi putperestlik şekline sokmuşlardır.
Budistlikte, yani budizmde, tanrı yoktur. Buda, bir nevi tanrı yerine
konulmaktadır. Bu tanrılaştırma yüzünden, geçen yüzyılın sonuna kadar Buda,
budistlerce tanrı zannediliyor ve dünya yüzünde yaşamadığına inanılıyordu.
Ancak, geçen asrın sonunda, onun doğduğu ve yaşadığı yerler bulunduktan ve
hayatı hakkında esaslı bilgiler elde edildikten sonra, bir insan olduğu meydana
çıktı.
Budizmde dört esas vardır:
1- Hayat, ıstırap ile doludur. Zevk ve sefa, bir hayal, bir
aldatıcı rüyadır. Doğum, ihtiyarlık, hastalık ve ölüm de acı bir ıstıraptır.
2- Bu ıstıraplardan kurtuluşa mani olan şey, bilgisizlik yüzünden
kapıldığımız hevesler ve ne olursa olsun, muhakkak yaşamak arzumuzdur.
3- Istırabı yenmek için, bütün geçici heveslerle birlikte muhakkak
yaşamak arzusunu da terk etmek gerekir.
4- Yaşama hevesinin sönmesi ile, insan rahata kavuşur. Bu hâle
"Nirvana" ismi verilmektedir. Nirvana, hiçbir hevesi ve ihtirası
olmayan bir insanın, dünya zevklerinden elini çekerek kutsal istirahata
kavuşması demektir.
Buda, insanların saadete kavuşması için, 8 yol tavsiye etmektedir. Bunlar;
doğru itikat, doğru karar, doğru söz, doğru hareket, doğru hayat, doğru
çalışma, doğru tefekkür (düşünce), doğru muhakemedir.
Buda, Brahma inanışındaki bütün sınıfları reddeder. Brahman sınıfının
otoritesini tanımaz ve onlara ayrı bir üstünlük vermez. Bütün insanları eşit
sayar ve onlara aynı hakları verir. Brahmanlardaki paryaları bağrına basar.
İnsanları kutsal varlık olarak kabul etmez. Aksine, insanların çok kusurları
olduğunu ve ancak aza kanaat ederek, kimseye fenalık yapmayarak, oruç tutarak,
bu günahlardan kurtulacaklarını telkin eder.
Budistlerde böyle basit şartlar altında uzun zaman, oruç tutarak yaşayanlar
arasında nefisleri ayna gibi olarak, çeşitli hislerin meydana çıktığı ve
bunların insanı hayrete düşüren marifetler gösterdikleri, bir hakikattir.
Fakat, bu marifetlerin Hak din ile, Allahü teâlânın rızası ile hiçbir alakası
yoktur. Budistler, eğer Buda’nın felsefesine göre yaşarlarsa, ahlaklı olurlar.
Fakat, bunların ruhları bomboştur. Çünkü, Budizmde "Allah" akidesi
(inancı) bulunmamaktadır.
Başta Allah inancının olmayışı sebebiyle Budizm bir din veya inanç sistemi
olmaktan ziyade, bu dünya hayatında insanın ulaşması gereken anlayış
olgunluklarını belli bir sistem dahilinde sunan bir felsefe akımıdır. Nitekim,
semavi dinlerin hepsinde mevcut olan temel unsurlar (Peygamber, kitap, ahiret
hayatı, mükafat ve mücâzât gibi) da yoktur. Buda’nın söylediği "dört esas"
ve saadete kavuşmak için tavsiye ettiği "8 yol", insanı beden, zihin
ve sinir sistemi olarak belli ölçüler içine getirerek o noktada bırakmakta,
bedenen, zihnen ve ruhen "ilerleyişi" sağlayamamaktadır.
Buda’nın yolunda olan bazı Budist rahiplerinin muhtelif hislere sahip olmaları
ve diğer sıradan insanlarda bulunmayan marifetler göstermeleri son derece basit
ve sistemli bir hayatın uzun süre titizlikle yaşanmasındandır. Ayrıca Buda’nın
direktifleri ileri ve yüksek seviyeli bir cemiyet hayatı için gereken muharrik
telkinlerden fert ve cemiyetin karşılaşabileceği meseleleri hâlledici teklif ve
çözümlerden mahrumdur.
Buda’nın fikirleri arasında yer alan kıymetli sözler ve bilgiler, Hindistan’da
çok eskiden yaşamış peygamberlerin dinlerinden kalmıştır. Çinliler Budistlere
Fo, Japonlar Lama, Sibiryalılar Şama derler.