Dinde dilin yeri, önemi nedir?
Dili korumak, vatanını korumakla birdir
CEVAP
Bir milleti meydana getiren başlıca unsurlardan ikisi, Dil ve Din diye tarif
edilir. Dinde de dilin yeri, önemi büyüktür. Ecdadımızın yazdığı bir Mızraklı
ilmihali okuyamayan genç, dinini nasıl öğrenecektir?
İnsan hakları ile ilgili tapu kayıtlarının önemi büyüktür. Bunları okuyacak
insan sayısı, gittikçe azalmaktadır. Çok zengin olan arşivimizi, kitaplarımızı
okuyup anlayacak kimse kalmayınca ne yapılacak? İrfan hazinemizden faydalanmak
için, uydurmacılığa milletçe karşı çıkmak milli bir vazifedir. Dili korumak,
vatanını korumakla birdir. Dil, vatan gibi, örf ve âdetlerimiz gibi büyük bir
önem arz eder. Milli kültürün esası dildir. Başka dilden gelen kelimeler,
değişikliğe uğrayarak yeni bir özellik kazanmışsa, o kelime artık yabancı
olmaktan çıkmış, o milletin malı olmuştur.
Asırlardır kullanarak öz malımız haline gelen bu kelimeleri atmak, (daha önce
bu topraklar yabancıların olduğu için mesela, İstanbul Bizans’tan gelmedir,
istemeyiz) demeye benzer. İstanbul bizim vatanımız oldu. Hak, adalet, ilim gibi
kelimeler de malımızdır. Malımızın atılmasına göz yumulmamalıdır.
Din ve dilin önemini bilen millet düşmanları, din ve dilimizi bozmak, milli
kültürümüzü çökertmek için dinde ve dilde anarşi meydana getirmeye
çalışmışlardır. Dünyada hiçbir dil, saf olmadığı gibi, saf olması da mümkün değildir.
İngilizce’nin yarıdan fazlası Fransızca’dır. Fransızca’nın, hemen hepsi başka
dillerden gelmiştir. Çoğu Latin ve Grek asıllıdır. En saf olan Arapça’da bile
İbrani, Süryani, Türk ve Avrupa menşeli birçok kelime vardır.
Kamyon, tren, kravat, sonu ist ile biten sosyalist ve
kapitalist, sonu tör ile bitenler, traktör ve vantilatör,
sonu siyonla biten enflasyon, istasyon gibi Fransızca’dan
gelen kelimeler; çek, maç, gol gibi İngilizce’den; fasulye, polis,
anahtar gibi Yunanca’dan; nisan, şubat gibi Süryanice’den;
kitap, kalem, insan, vatan, halk gibi Arapça’dan; çoban, kağıt,
çarşaf gibi Farsça’dan gelen kelimeler ile mazot [Rusça], çay
[Çince], makarna [İtalyanca] gibi kelimeler, dilimize yerleşmiştir. Bunları
atıp yerine sözcük uydurmak, kültür emperyalizmidir, dilimize yapılan bir su-i
kasttır.
Ağaçtaki kuru dalları ayıklarken balta ile dal ve kökleri kesmek ağaca zarar
verir. Meyve ağacı balta ile budanmaz. Budama makası gerekir. Budama gibi,
aşılama da rastgele olmaz. Ameliyat bıçağı, aşı bıçağından ayrıdır. Portakal
yaprağı, çam ağacına konsa iğreti durur. Ağaçta da, dilde de gelişmenin tabii
olması, bünyeye uyması şarttır. Dilin de kanunları vardır. Kanunsuz müdahale,
onu dejenere eder.
Kuralsız kelime uydurmak hastalıktır. Psikolog Ayhan Songar, (Bazı akıl
hastaları, durup dururken kelime uydurur. Bunların konuşmaları, bazen hiç
anlaşılmaz bir uydurma lisan haline gelebilir) diyor.
Uydurma kelimeler, dağdan gelip bağdakini kovarsa ne olur? Devlete İlkut
diyorlar. Eğer İlkut yayılırsa, ortada devlet kalmaz. Özgürlük
gırtlağımıza çıkarsa, hürriyetimiz yok oldu demektir. Yaşam
her yeri kaplarsa, hayatımız sona ermiş olur. Artam, meziyetlerimizi
alıp götürür. Kitap yerine Betik, kütüphaneleri doldurursa kitapsız
kaldık demektir.
Vicdan yerine Bulunç ortada gezerse, artık vicdansız oluruz.Demokrasi
denilen Budunbuyrun zorbası, Meclise de girerse, demokrasi yıkılmış olur. Doygu
rızıkmış. Doygu, egemen olursa, maazallah rızkımız kesilir.
Düzence disiplinmiş. Düzence her yere girerse, hiçbir yerde disiplin
kalmaz. İstikamet yerine Yönelti yolumuza çıkarsa, istikametimizi
şaşırırız. Mut, saadetmiş. Mutlar her yeri kaplarsa, saadetten
mahrum kalırız.
Eser, Yapıt olursa, tarihi eserlerimiz yıkılmış olur. Radyo yaymaçmış. Yaymaç
çoğalırsa radyo dinleyemeyiz, dinlesek de zaten anlayamayız. Ulusçuluk
milliyetçilikmiş. Ulusçuluk borusu öterse, milliyetçilik susar.
Nasıl dil tasfiyecileri kelimeleri bilinçli çıkarmak istiyorsa, sağ duyu
sahipleri de şuurluca uydurukçadan uzak durmalıdır.
Dini deyimlerin açıklanması
Dinimizde kullanılan bazı kelimeler bilinirse, din kitapları daha iyi
anlaşılır. Ateistlere göre de tarifleri yapılmıştır.
Allah, Kâinatı yoktan yaratan ilah. Ateiste göre, insanların yarattığı
hayali varlık.
İslamiyet, Allah’ın emir ve yasaklarının tamamı. Ateiste göre, hurafeler
zinciri.
Müslüman, İslamiyet’e uyan kimse. Ateiste göre, hurafelere uyan gerici.
Salih, ibadetleri yapıp haramlardan kaçan müslüman. Ateiste göre,
tam bağnaz kimse.
Fâsık, bazı farzları yapmayan veya birkaç haram işleyen müslüman. Ateiste
göre, az bağnaz kimse.
Kâfir, Müslüman olmayan. Ateiste göre, tam özgür kişi.
Münafık, Müslümanları aldatmak için müslüman görünen kâfir. Ateiste
göre, özgürlüklerinden özveride bulunan yiğit militan.
Mürted, Müslümanlıktan ayrılıp, kâfir olan. Ateiste göre, tam
özgürlüğü seçen ilerici.
Mülhid, kendini samimi müslüman bildiği halde, âyet ve hadise kendi görüşü
ile mana vererek, imanı bozulan, küfre düşen kimse. Ateiste göre,
aydın müslüman.
Zındık, Allah’a, helale, harama inanmadığı halde inanıyor gibi görünen
dinsiz kâfir. Ateiste göre, özgürlüklerinden özveride bulunan
militan.
Yobaz, bütün hakikatler kendisine gösterildiği halde, kabul etmeyen, kendi
indi ve hatalı görüşünde körü körüne ısrar ve inat eden kaba, cahil kimse.
Bunun din yobazı, fen yobazı, devrim yobazı, laiklik yobazı gibi birçok çeşidi
vardır. Yobazların her çeşidi zararlıdır. Ateiste göre, herhangi
bir dine inanan bağnaz.
Nikah, Meşru bir aile kurmak için, sünnete uygun yapılan evlilik. Ateiste
göre, bir eşle beraber yaşamaya zorlanan, özgürlükleri kısıtlayıcı,
Sümerlerden kalma yasal baskı.
Tesettür, Dine uygun giyinme. Ateiste göre, özgürlüğü örten,
öcüsel giysi.
Ölüm, Müslümanların Allah’a, kâfirlerin azaba kavuşması. Ateiste
göre, insanın yok olup gitmesi.
Fundamentalizm
Dine ve bilhassa Müslümanlığa düşman olan kimseler, müslümanlara çamur
atmak için yıllardır bazı kelimeler uyduruyorlar. Müslümana müslüman diye
saldırsalar, tepki alacakları için, müslümana gerici, çağdışı, yobaz, mürteci,
dinci diyorlardı. Şimdi de, fundamentalist, kökten dinci, radikal gibi
kelimelerle saldırıyorlar.
Fundamentalizm: Temelcilik, esascılık (=kökten dincilik)
1900-1918 yılları arasında ABD de hristiyanlığın özüne dönülmesini savunan
broşürler yayınlandı. Burada Kitab-ı Mukaddesin lafzına sıkı sıkıya bağlı
kalınması savunulmuş ve diğer tefsirlere başvurulmasına karşı çıkılmıştır.
Modernistler de bunlara karşı çıkmıştır. 1925 yılında evrim teorisini okutan
bir ilkokul öğretmenine karşı Tennesseede (ABD) açılan bir dava sonucu dünya
bunları tanıdı. 1918de ABD de Worlds Christian Fundomentals Association
kuruldu. Kökten dincilik denilen fundamentalizmin müslümanlıkla hiçbir alakası
yoktur. Zahiriye fırkası ile mezhepsizliğe benzer yönleri vardır.
Radikalizm: Köktencilik - Cezriyye
Toplumun siyasi, iktisadi ve ictimai yapısını kökten değiştirmeyi gaye
edinmiş bir fikir cereyanıdır. İngiltere’de 18. asrın sonunda krallık ve kilise
aleyhtarı Whig partisi için kullanıldı. ABD de 19. asırda kölelik aleyhtarları
için kullanıldı. Fransa’da 1830-1848 arasında laikliğin iyice yerleştirilmesini
sağlamak için krallık ve kilise aleyhtarı olarak çıktılar. 1899da iktidar
oldular, antisosyalist idiler. İsviçre’de 1830da kilise aleyhtarı olarak ortaya
çıkıp iktidara geldiler. Fundamentalizm gibi, Radikalizmin de müslümanlıkla
hiçbir ilgisi yoktur.