Dost istersen Allah yeter

Dost istersen Allah yeter

Sual: Bazı esnaf dükkânlarında şu ifadeler var:
Allahü zülcelal şöyle hitap ediyor: (Dost istersen Allah yeter, mürşit istersen Kur’an yeter, delil istersen Muhammed yeter, meşgale istersen ibadet yeter, zenginlik istersen kanaat yeter, şeref istersen islamiyet yeter, ibret istersen ölüm yeter, düşman istersen nefsin yeter, bunlar da yetmezse, Cehennem yeter.)
Bu sözlerin hepsi doğru mudur?
CEVAP
İçinde doğru sözler de var, fakat Allah söyledi demek yanlıştır. Allah’ın sözleri, ya Kur’an-ı kerimde, ya hadis-i kudside olur. Olmadığına göre Allah’a bir iftiradır, din istismarıdır, para için yazılmıştır. Burada yanlış olan ifadeler de var. Hepsi doğru olsa bile, Allah adına söylenmiş olması büyük hatadır. Biz yazdık denseydi, Allah'a iftira edilmiş olmazdı.

Dost istersen Allah yeter:

Bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesinler! Onları dost edinenler, Allah’ın dostluğunu bırakmış olurlar.) [Al-i İmran 28]

Müminleri dost edinmek, Allah’ın dostluğuna zıt değildir. Bu bakımdan Müminlerin de birbirinin dostu olduğu belirtilmeliydi.

Mürşit istersen Kur’an yeter:

Çok yanlış bir sözdür. Bu sözü daha çok mezhepsizler, tasavvuf düşmanları söylüyor. Tarihte birçok evliya, ulema gelip geçmiştir. Hiçbiri, mürşid edindiğin zatı bırak dememiştir. Her büyük zatın bir hocası olmuştur. Bizi irşad edecek hadis-i şerifler ve İslam âlimlerinin yazıları yok mu? İcma yok mu? Yalnız Kur’an denince, sanki bu delillere gerek yok gibi bir mânâ çıkarılabilir.

Delil istersen Muhammed yeter:

Bu söz de eksiktir. Dinimizde delil, sadece Peygamber efendimizin sözleri değildir. Dinimizde dört delil vardır: Kitab, Sünnet, İcma veKıyas. Bunların birisini inkâr eden sapık olur.

Meşgale istersen ibadet yeter:

Bu söz de eksiktir. Buradan sanki, hep ibadetle meşgul ol, rızık için çalışma anlamı çıkarılabilir. Meşgale isteyenin çalışması gerekir. Çalışmak da ibadettir. İki hadis-i şerif meali şöyledir:
(İbadet on kısımdır, dokuzu çalışıp helal kazanmaktır.) [Deylemi]

(En güzel rızık, helale, harama dikkat edilerek alın teri ile kazanılandır.)
 [Nesai]

Zenginlik istersen kanaat yeter:

Bu söz doğrudur. Kanaat gibi zenginlik olmaz, çünkü iki hadis-i şerif meali şöyledir:
(Zenginlik, mal çokluğu değil, gönül zenginliğidir.) [Buhari]

(Kanaat edene Allah kâfidir.)
 [Bezzar]

Şeref istersen İslamiyet yeter:

Bu söz de doğrudur. Müslüman olmaktan büyük şeref yoktur. Müslüman için şeref, İslâm’ın güzel ahlâkına sahip olmaktır. Paramızı, malımızı bu uğurda harcamak şereftir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Şerefinizi, mallarınızla koruyun!) [İbni Asakir]

İbret istersen ölüm yeter:

Bu söz de güzeldir, çünkü hadis-i şerifte, (İnsana vaiz [nasihatçi] olarak ölüm yeter) buyuruluyor. (Beyheki)

Düşman istersen nefsin yeter:

Bu söz doğruysa da, eksiktir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(İnsanın en kuvvetli düşmanı nefsidir.) [Deylemi]

Burada nefs için insanın tek düşman denmiyor, en kuvvetli düşmanı deniyor. Şeytanı da düşman bilmek gerekir. Bir âyet-i kerime meali:
(Elbette şeytan size düşmandır. Siz de onu düşman edinin. Çünkü o, kendine uyanları, [günahlara sokup] Cehennem ehlinden olmaya çağırıyor.) [Fatır 6]

Kötü arkadaşın da düşman olduğu, hadis-i şerifle bildirilmiştir. Uygun olmayan yazılı, sesli ve görüntülü yayınlar da, kötü arkadaşa yani düşmana dâhildir.

Bunlar da yetmezse, Cehennem yeter:

Bu sözü de Allaha mal etmemeli. Günahkârları Cehenneme göndermek yerine affolma ihtimali de düşünülmeliydi, çünkü Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(De ki, ey çok günah işlemekle haddi aşan kullarım, Allah’ın rahmetinden [bizi affetmez diye] ümidinizi kesmeyin! Çünkü Allah, [iman ehlinin] bütün günahlarını hiç şüphesiz affeder. Elbette O, sonsuz mağfiret ve nihayetsiz merhamet sahibidir.) [Zümer 53]

Üç hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Günahınız çok olup göklere kadar ulaşsa, Allahü teâlâ yapılan tevbenizi kabul eder.) [İbni Mace]

(Allah’ın Rab, benim de Peygamber olduğuma yakînen inanana, Cehennem haram olur.) [Hâkim]

(Büyük günah işleyenlere şefaat edeceğim.) 
[Nesai, Tirmizi]