Tam İlmihal kitabını okuyorum, ama dili çok ağır. Niye rükû, secde, tekbir gibi yabancı sözcükler kullanılmış ki? Bunların Türkçesi niye yazılmıyor?
Her ilmin tâbirleri olur
CEVAP
O kelimelerin Türkçesi olmaz. Her işte, her meslekte, her ilimde o ilme has
[özgü] özel tâbirler, terimler vardır. Mesela sporla ilgilenen, ofsayt, aut,
korner, penaltı, basketbol, futbol, kale, gol kelimelerini bilir. Bilmezse,
seyrettiği maçtan bir şey anlamaz. Hakemler, spikerler bunların Türkçesini
söylemez. Hakem, spiker de yabancı kelimedir, bunların
Türkçesi olmaz. Maç seyreden, kale denilince, etrafı surla
çevrilmiş, askerî bakımdan önem taşıyan kalın duvarlı binayı anlamaz. Bunun
gibi harç kelimesinin, hukukta, inşaatta, ziraatta, ev
işlerinde ayrı anlamları vardır. Sporda olduğu gibi, hukukta, tıpta, ekonomide
ve her ilim dalında, o ilme mahsus [özgü] terimler bulunur. Bu kelimelerin
Türkçesi olmaz. Mesela Turgut Özal, (Özden, layüsel değildir)
demişti. Uydurma dilciler, bu kelimenin yerine sorumsuz kelimesini
kullanıyorlarsa da, onun yerini tutamaz, çünkü layüsel, yaptığı
işlerden hesap sorulmayan, hükmü elinde olan, istediği gibi hareket eden
demektir. Yalnız Allahü teâlâ layüseldir. İnsanlar layüsel değildir. Birkaç
dalda daha örnek verelim:
1- Hukukta bazı terimler kullanılır. Mesela dava, duruşma, beraat,
vekil, müvekkil, teminat, zimmet, icra, iflas, miras, vâris, vasi, infaz,
zabıt, muhakeme, tahkikat, mümeyyiz, nafaka, hak, hukuk gibi kelimelerin
Türkçesi olmaz. Türkçesi yazılsa da anlaşılmaz zaten.
2- Tıpta da bazı terimler kullanılır. Mesela, karantina, terapi,
psikiyatri, kardiyoloji, jinekoloji, nöroloji, check up [çekap], narkoz,
operasyon, enjeksiyon, tahlil, tomografi, röntgen, migren, tansiyon, prostat,
menopoz, glokom, katarakt, aft, kolesterol, kist, sinüzit, farenjit, menenjit,
bronşit, siroz, diyabet, egzama, alerji, kanser, ülser, enfeksiyon gibi
kelimelerin Türkçesi olmaz. Mesela bir doktor, (Ameliyat için hastaya anestezi
yaptık) derse, herkes anlayamasa da, tıpla ilgilenen biri, bunun narkoz, eter
gibi bir maddeyle hastanın bayıltıldığı veya uyuşturulduğu mânasına geldiğini
anlar. Bunun gibi (Hasta karantinaya alındı) sözüyle de ne demek istendiğini
tıpla ilgilenen bilir.
3- Ekonomide de bazı terimler kullanılır. Bunları ancak ekonomistler
ve bu işle ilgilenenler bilir. Mesela açığı kapatmak için hükümetçe yapılan
para yardımına sübvansiyon deniyor. Para arzına emisyon,
yabancı paralara göre, paranın değerini düşürmeye devalüasyondeniyor.
Fiyatların artması, paranın değerinin düşmesiyle meydana gelen ekonomik
bozukluğa enflasyon deniyor. Böyle kelimelerin Türkçesi olmaz.
4- Bilgisayar kullanıyoruz. Bazı teknik tabirleri, mesela delete, enter,mouse, mail, CD, disk, disket, ekran, online,
offline, chat [sohbet] gibi kelimeleri bilmek gerekir. Chat [çet]
sohbet demekse de, bilinen sohbetten farklıdır. Bir sanal odada, bir sayfada
karşılıklı yazışmadır.
5- Dinini öğrenmek isteyenin de, ezan, ikamet, niyet, kefaret,
fidye, farz, vacib, sünnet, müstehab, kıyam, kıraat, rükû, secde, âyet, hadis,
sure, tadil-i erkân, haram, helal, küfür, fâsid, bâtıl, sahih, caiz, nisab,
ictihad, müctehid, mezhep, tasavvuf, ihlas, riya, gıybet, su-i zan, hüsnüzan,
mucize, keramet, firaset gibi kelimeleri bilmesi gerekir. Bilmezse dinini
öğrenmesi mümkün olmaz.
Bu kelimelerin Türkçesi olmaz. Açıklamalarıysa zaten yapılıyor. Birkaç örnek
verelim:
1- Kurban kesimi anlatılırken, kurban kelimesi
kullanılmak zorundadır. Hayvan boğazlamak dense olmaz. Kurban derisi yerine,
hayvan derisi dense olmaz. Kurban kesme bir ibadettir, hayvan kesme her zaman
yapılan bir iştir.
2- Namaz kılma anlatılırken, namaz tabiri
kullanılmak zorundadır. Bunun yerine, yatıp kalkmak dense uygun olmaz. Farz,
vacib, sünnet, mekruh kelimelerinin yerine başka kelimeler kullanılamaz. Namazın
farzları yerine, (Yatıp kalkmaktaki Allah’ın emirleri) dense
gülünç olur.
3- Oruç, zekât, hac, gibi dini tabirler yerine, başka kelime veya
ifade kullanmak uygun olmaz. Mesela oruç yerine, akşama kadar
aç ve susuz durmak, zekât yerine fakirin hakkı olan malı
vermek, hac yerine turistik dini gezi denmez. Abdest yerine
tarifi söylenmez, mesela (Yüz, kol ve ayakları yıkamak ve başa yaş eli sürmek)
denmez. Taharet etmek yerine, şurayı burayı yıkamak denmez.
Dünya işlerinde, teknikte de öyledir. Birkaç örnek verelim:
1- Bir spiker maçı anlatırken, gol oldu yerine top iki direk
arasına girdi dese tuhaf olmaz mı? Korner, ofsayt, faul, penaltı gibi kelimeler
yerine başka kelimeler kullanılsa tuhaf olur.
2- İnternet, genel ağ demektir; ama bir kimse internete girdim
yerine, açıklaması olan, herhangi bir sınırlaması ve yöneticisi olmayan
uluslararası bilgi iletişim ağına girdim demesi tuhaf olur.
3- Tıpta da bazı terimler kullanılır. Mesela, kanser yerine,
hücrelerin kontrolsüz olarak bölünüp çoğalan kötü ur hastalığı demek tuhaf
olmaz mı?
Her ilmin, her mesleğin kendine has deyimleri bulunur. Bunları yadırgamamalı. O
ilmi öğreneceksek terimleriyle öğrenmemiz gerekir. Dini terimler hakkında, sitemizin linkler bölümündeki Dinî
Sözlük’te yeterli bilgi vardır.