Her kandilin günü, önceden bellidir

Her kandilin günü, önceden bellidir

Sual: Her kandilde, (Kandil bu gece mi, yoksa yarın mı?) gibi tartışmalar yaşanıyor. (Hilâli görmedik) diyerek kandili bir gün sonraya alanlar oluyor. Tam İlmihal’de, (Kamerî ayın ilk günü, ya hesapla bulunan gündür veya bir gün sonradır. Bir gün önce olamaz) diye yazılı mıdır?
CEVAP
Tam İlmihal’de kamerî ayların başlamasıyla ilgili olarak, kesinlikle öyle bir şey yazılı değildir. O husus, Ramazan orucu ve bayramlarla ilgilidir.

Ramazan orucu bahsinde deniyor ki:
(Hilâli görmekle Ramazanın başlaması, hesapla anlaşılandan bir gün sonra olabilir. Fakat bir gün önce olamaz. Arafat’ta vakfeye durulan Arefe günü de böyledir.)


Kurban kesmek bahsinde de deniyor ki:
(Bayramın birinci günü, bu hesapla bulunan gündür. Yahut bir gün sonradır. Bir gün evvel olamaz.)

Ramazan orucuna başlamakta ve Kurban Bayramı’nda, dinimiz hilâlin görülmesini emrediyor. Çünkü Tam İlmihal’de deniyor ki:
Ramazanın başladığını anlamak için, astronomik hesaplara uyulmaz. Çünkü Ramazan-ı şerifin başlaması, gökte hilâli görmekle olur. Hadis-i şerifte, (Hilâli görünce, oruca başlayınız!) buyuruldu. Hilâlin doğması, görmekle değil, hesapla anlaşılır. Hesabın bildirdiği kesin doğru olur. Fakat hilâl doğduğu gece görülebileceği gibi, o gece görülemeyip, ikinci gecesi görülebilir. Ramazanın başlaması, hilâlin doğmasıyla değil, hilâlin görünmesiyle olacağı emrolundu. Kurban Bayramı’nın birinci günü de, Zilhicce ayının hilâlini görmekle anlaşılır. Zilhicce ayının 9. Arefe günü, hesapla, takvimle anlaşılan gün veya bundan bir gün sonra olur. (S. Ebediyye)

Bunların diğer hicrî ayların başlamasıyla hiçbir ilgisi yoktur. Bu ifadeyi diğer aylara şâmil etmek, (İlmihalde de böyle yazıyor) demek, ilmihali değiştirmekten başka bir şey değildir.

Bu mesele birkaç yıldır gündeme getiriliyor. Eskiden kandil tartışması olmazdı. Takvimde bildirilen günde kandil geceleri kutlanırdı. Hilâl, dünyanın herhangi bir yerinde doğunca, bütün dünyada doğmuş sayılır. Hava bulutlu olup bir yerden görülemese de, yine hicrî ay başlamış olur. Ertesi gün veya daha sonra görüldüğü zaman, hilâlin kaç günlük olduğunu, bu işi bilenler anlar. Hicrî ayların 14’ünde ay dolunay şeklinde olur. Ayın 6’sında ise 7. günün hilali tam yarım ay şeklinde olur. Senenin her ayında bakıyoruz, hep ayın 6’sında tam yarım ay şeklinde görülüyor. Bu da, Rasathanenin yaptığı hesapların kesin doğru olduğunu gösteriyor. Allahü teâlânın nizamında bozukluk, gecikme olmadığı için Güneş de, Ay da hesaplanan vakitte doğup batar.

Hilâlin görülebileceği bölgelerin herhangi bir yerinde hilâl görülünce, bütün dünyada görülmüş sayılır. Hava bulutlu olsa veya başka sebeple görülemese de, yine kamerî ay girmiş olur. Böylece bütün dünyadaki mübarek günler de aynı gün başlamış olur. Her kamerî ayın hilâlinin nerelerden görüleceği, kamerî ayın başında Türkiye Takvimi’nde bildirilmektedir. Mesela 11 Ocak 2013 tarihli Türkiye Takvimi’nde diyor ki:
(İctimâ vakti, her kamerî ay başında bir defa Güneş’in, Ay’ın ve Dünya’nın bir hizada bulunma anıdır. Bu ay ictima vakti, 11 Ocak Cuma günü saat 21:44’tedir. Rebî’ul-evvel ayının hilâli yarın 9:05’te Asya’nın doğusundan itibaren görülmeye başlayacaktır. Akşam, Güneş battıktan sonra Türkiye’den de görülebilecektir. Dolayısıyla 13 Ocak Pazar günü Rebî’ul-evvel ayının birinci günü olacaktır.)

Görüldüğü gibi, kamerî ayların birinci günü önceden bellidir. Bunda hiç değişiklik olmaz. Ramazan orucuna başlamakta ve Kurban Bayramı’nda ise, dinimiz hilâlin görülmesini emrediyor. Bu ikisi karıştırılıyor, diğer hicrî aylar da böyle zannediliyor. Ramazan ve Zilhicce hilâlini gökte aramak ibadettir. Diğer kamerî aylar için böyle bir şart yoktur. Hilâl görülmedikçe, hesapla veya ayları tespit usulleriyle bulunan günde, oruca başlanmaz ve bayram yapılmaz. Ramazan hilâli dünyanın herhangi bir yerinde görülünce, orucun başlaması ve Ramazan Bayramı her yerde aynı gün olur. Kurban Bayramı böyle değildir. Bir yerde hilâl görülünce, bu, sadece orası için geçerli olur, dünyanın her yerinde uygulanmaz.

Âlimler, hilâlin hesapla bulunan günde doğacağını bildirmiştir. Bu, bayramların hesapla başlanacağını bildirmek değildir. Hava bulutlu olduğu için veya başka sebeplerle hilâl doğduğu hâlde görülmezse, o ay 29 çekmişse, 30’a tamamlanır, fakat 30 çekmişse hilâl görülene kadar beklenmez. (Ayın 31’i oldu, görülmedi, 32’yi de bekleyelim) denmez. Hiçbir kamerî ay 30’dan fazla çekmez. 30’a tamamlanır demek de, sonraki kamerî ay bir gün sonra başlar demek değildir. Sadece oruçta ve kurbanda öyle hareket edilir demektir.

Kandil günlerinde tartışma, tereddüt olmaz. Mesela Receb ayının başladığı gün bellidir. (Filanca kişi, hilâli görememiş) diye, dünyada Receb ayının başladığı gün değişmez. Dünyanın bir yerinde mesela Mısır’da Çarşamba, Türkiye’de Perşembe olmadığı gibi, Mısır’da 2 Receb, Türkiye’de 1 Receb olmaz. Çünkü kamerî ayların tespitiyle ilgili Tam İlmihal’de deniyor ki:
Receb ayı başlayacağı zaman, ictima vakti, 14 Mayıs 1980 Çarşamba günü Türkiye saatiyle 15’tedir. Hilâlin ilk görünmesi, Perşembe günü 5’ten önce olamaz. Osmanlı âlimlerinin kabul ettiği gibi, bu açı 18 derece yani bir buçuk günlük zaman olunca, hilâlin ilk görünmesi 16 Mayıs Cuma günü saat 3’te olacaktır. Cuma günü Güneş’in batması, İstanbul’da 19:20’de olduğu için, Güneş’in batması 16 saat önce olan, yani İstanbul’un 240 derece veya Londra’nın 270 derece doğusunda bulunan Amerika’nın Chicago şehrinde ve batısındaki yerlerde, cuma günü [cumartesi gecesi] Güneş batarken hilâl görülebilecektir.Mayısın 17. Cumartesi günü, Recebin 1. günü olacaktır. Bu hesaplar, kamerî ayın başladığı vakti bulmak için değildir. Hilâlin görülebileceği geceyi anlamak içindir. İmam-ı Sübkî de böyle buyurdu. İmam’ın sözünü tersine çevirenlere aldanmamalıdır. (S. Ebediyye)

Görüldüğü gibi açıkça, bu hesapların, hilâlin görüleceği geceyi anlamak için olduğu bildiriliyor. Yoksa kamerî ayın başlayacağı gün değişmez. (Hava bulutlu olduğu için hilâl görülemedi) denilerek, kamerî ayların başlangıcı değiştirilemez.

Mevlid Kandili bugün mü yarın mı tartışmalar olduğu zaman, merhum Enver abimiz, 3 Şubat 2012 tarihinde şöyle demişlerdi:
(Kandil gecesiyle ilgili herkesin ayrı bir hesaplaması var. Ama 40-50 sene, biz o evde olduğumuz müddetçe, mübarek Hocamız takvim dışında hiçbir güne ve geceye itibar etmediler. Mübarek hocamız, “Bu asırda en büyük cihad fitneye sebep olmamaktır” buyurdular. Peygamber efendimiz, (Fitne uykudadır, uyandırana Allah lanet etsin) buyurdular. Bütün Müslümanlar, (Bu gece kandildir) dedikten sonra buna muhalif hareket etmek, cahiller için, İslamiyet'e karşı olanlar için bir kozdur. Peki, böyle olduğuna inanan, böyle olduğunu hesap eden, gören ne yapsın? Onlar da gördüklerine inansınlar, o şekilde ihya etsinler. Ama bunu genele teşmil edemezler. Hilâli görmüşlerdir, hesap doğrudur ve onun için kandil gecesi yarın olabilir. Fakat bu, öyle söyleyenler içindir. Bize ait değildir. Biz mübarek Hocamızdan böyle bir şey ne gördük, ne duyduk!) Enver abimizin ses kaydını dinlemek için buraya tıklayabilirsiniz.

Birkaç yıldır her kandilde (Kandil bugün değil, yarındır) diyerek fitne çıkarılmaya çalışanlara itibar etmemeli ve her yıl yazdığımız gibi, mübarek gün ve gecelerle ilgili böyle konularda, Türkiye Takvimiesas alınmalı, (Ben baktım, hilâli göremedim, kandil bir gün sonra)diyerek ortalığı karıştırmamalı.