(Resulullah, Gadir-i hum hutbesinde Hazret-i Ali’yi halife tayin etmiştir; ama Ehl-i sünnet âlimleri bunu gizlemiştir) diyebilen kimse, Ehl-i sünnet olabilir mi?
Herkesin sevdiği zat
CEVAP
Mümkün değildir. Ehl-i sünnet âlimleri, Resulullahın vârisleridir. Onlar hakkı gizlemez, her şeyi açıkça yazarlar. Şah Veliyyullah-ı Dehlevi hazretleri buyuruyor ki:
Hazret-i Ali, Yemene hâkim [vali] olunca, Beytülmal’de olan bir cariyeyi hizmetlerinde kullanması dedikoduya sebep oldu. Bu dedikodu Resulullahın mübarek kulağına kadar geldi. Fitneyi önlemek için, Hazret-i Ali’yi sevmeyi emrederek, (Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır) buyurdu ki, (Beni seven, Ali’yi de sevsin)demektir. Mevla kelimesi, Kur’an-ı kerimin birçok âyetinde vardır. Sevilen kimse demektir. Bu hadis-i şerif, yalnız Hazret-i Ali için değildir. Hazret-i Hasan için, (Ya Rabbi, Onu seviyorum. Onu sen de sev! Onu sevenleri de sev) buyuruldu. Resulullah, Gadir-i Hum’a gelince, Hazret-i Ali’nin elini tutup, (Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır! Ya Rabbi, onu seveni sev! Onu sevmeyeni sevme) buyurdu. Sonra, Hazret-i Ömer, Hazret-i Ali’nin yanına gelip, (Ne mutlu sana yâ Ali! Bütün müminlerin sevgilisi oldun) dedi.
Gadir-i Hum’da Resulullah hutbe okudu. (Ben de insanım. Bir gün ecelim gelecek. Size Allah’ın kitabını ve Ehl-i beytimi bırakıyorum. Kur’an-ı kerimin gösterdiği yola sarılınız! Ehl-i beytimin kıymetini biliniz!) buyurdu (Müslim)
Hazret-i Ali, esir denilen cariyelerden birini kendine aldı. Dört kişi, bunu Resulullaha söylediler. Resulullah çok üzüldü. (Ali’den ne istiyorsunuz? Ali bendendir. Ben de ondanım. Benden sonra, O her müminin velisidir) buyurdu. (Tirmizi)
Bu hadis-i şerifler, Ehl-i beyti sevmeyi emretmektedir. Mevla, veli, sevilen kimse demektir. (Size iki şey bırakıyorum. Bunlara yapışırsanız, benden sonra doğru yolda kalırsınız. Biri, ötekinden daha büyüktür. Bu, Allah’ın kitabıdır. İkincisi, Ehl-i beytimdir. Havz başında bana kavuşuncaya kadar, ikisi birbirinden ayrılmaz!) hadis-i şerifindeki (birbirinden ayrılmaz) demek, Kur’an-ı kerime sarılan kimsenin, Ehl-i beyti sevmesi gerekir demektir. Ehl-i beyte yapışmak, onları sevmektir. Bu hadis-i şeriflerin hiçbiri, Hazret-i Ali’nin Resulullah efendimizden sonraki ilk halife olacağını göstermiyor. Bu hadis-i şerifleri ileri sürerek Ehl-i sünneti kötülemek, Müslümanlar arasında bölücülük yapmak çok yanlıştır. Allahü teâlâ hepimize, Ehl-i beyt ve Eshab-ı kiramın hepsini sevmek nasip eylesin!(Kurret-ül ayneyn)
Mümkün değildir. Ehl-i sünnet âlimleri, Resulullahın vârisleridir. Onlar hakkı gizlemez, her şeyi açıkça yazarlar. Şah Veliyyullah-ı Dehlevi hazretleri buyuruyor ki:
Hazret-i Ali, Yemene hâkim [vali] olunca, Beytülmal’de olan bir cariyeyi hizmetlerinde kullanması dedikoduya sebep oldu. Bu dedikodu Resulullahın mübarek kulağına kadar geldi. Fitneyi önlemek için, Hazret-i Ali’yi sevmeyi emrederek, (Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır) buyurdu ki, (Beni seven, Ali’yi de sevsin)demektir. Mevla kelimesi, Kur’an-ı kerimin birçok âyetinde vardır. Sevilen kimse demektir. Bu hadis-i şerif, yalnız Hazret-i Ali için değildir. Hazret-i Hasan için, (Ya Rabbi, Onu seviyorum. Onu sen de sev! Onu sevenleri de sev) buyuruldu. Resulullah, Gadir-i Hum’a gelince, Hazret-i Ali’nin elini tutup, (Ben kimin mevlası isem, Ali de onun mevlasıdır! Ya Rabbi, onu seveni sev! Onu sevmeyeni sevme) buyurdu. Sonra, Hazret-i Ömer, Hazret-i Ali’nin yanına gelip, (Ne mutlu sana yâ Ali! Bütün müminlerin sevgilisi oldun) dedi.
Gadir-i Hum’da Resulullah hutbe okudu. (Ben de insanım. Bir gün ecelim gelecek. Size Allah’ın kitabını ve Ehl-i beytimi bırakıyorum. Kur’an-ı kerimin gösterdiği yola sarılınız! Ehl-i beytimin kıymetini biliniz!) buyurdu (Müslim)
Hazret-i Ali, esir denilen cariyelerden birini kendine aldı. Dört kişi, bunu Resulullaha söylediler. Resulullah çok üzüldü. (Ali’den ne istiyorsunuz? Ali bendendir. Ben de ondanım. Benden sonra, O her müminin velisidir) buyurdu. (Tirmizi)
Bu hadis-i şerifler, Ehl-i beyti sevmeyi emretmektedir. Mevla, veli, sevilen kimse demektir. (Size iki şey bırakıyorum. Bunlara yapışırsanız, benden sonra doğru yolda kalırsınız. Biri, ötekinden daha büyüktür. Bu, Allah’ın kitabıdır. İkincisi, Ehl-i beytimdir. Havz başında bana kavuşuncaya kadar, ikisi birbirinden ayrılmaz!) hadis-i şerifindeki (birbirinden ayrılmaz) demek, Kur’an-ı kerime sarılan kimsenin, Ehl-i beyti sevmesi gerekir demektir. Ehl-i beyte yapışmak, onları sevmektir. Bu hadis-i şeriflerin hiçbiri, Hazret-i Ali’nin Resulullah efendimizden sonraki ilk halife olacağını göstermiyor. Bu hadis-i şerifleri ileri sürerek Ehl-i sünneti kötülemek, Müslümanlar arasında bölücülük yapmak çok yanlıştır. Allahü teâlâ hepimize, Ehl-i beyt ve Eshab-ı kiramın hepsini sevmek nasip eylesin!(Kurret-ül ayneyn)