Kadıyanilik nedir?
Kadıyanilik (Ahmedilik)
CEVAP
Hindistan’ın Pencap eyaletinde 1880’de Mirza Gulam Ahmed Kadıyani tarafından kurulmuştur. Ahmediye de denir. İngilizlerin Hindistan’ı sömürge yaptıktan bir yıl sonra ortaya çıkan bu fırka, onlar tarafından beslenmiştir. İslâmiyet’i içerden yıkmak için çalışan İngiliz casuslarının yardımıyla Pencap ve Bombay’da cahil halk arasında süratle yayıldı. Sonra Avrupa ve Amerika’da gayrimüslimlerden ve dinini bilmeyen cahillerden taraftarlar buldu.
Daha önce İsmailiye fırkasında olan Mirza Gulam Ahmed, önce müceddid, daha sonra da Mehdi olduğunu iddia etti. İsmailî ve Behaîlerden taraftar buldu. En sonunda kendisinin, gökten ineceği bildirilen İsa Mesih olduğunu, yeni bir din getirdiğini söyledi. Kadıyan’da yaptırdığı mescide, Mescid-i Aksa dedi. Kendisinin Kur’an-ı kerimde övüldüğünü iddia etti. Hazret-i İsa’ya iftiralarda bulundu. İslam âlimleri, Kadıyanilerin Müslüman olmadıklarını ittifakla bildirmiştir. İslâm âlimlerinin bunlara verdiği cevapları dikkate alan Pakistan Parlamentosu da, 7 Eylül 1974 tarihli kararıyla Kadıyanileri, İslâm dışı azınlık olarak ilân etti. Buna rağmen, Müslüman süsü verebilmek için, kendilerinden Müslüman Ahmediye cemaati diye bahsediyorlar. Kadıyanilerin İslamiyet’e uymayan görüşleri çoktur. Birkaçı şöyledir:
1- (İsa’yı Yahudiler asmak istemişlerdi; fakat kendiliğinden öldü ve toprağa kondu. Sonra kabirden çıkıp Keşmir’e gitti. Orada İncil’i öğretip tekrar öldü) diyorlar. Hâlbuki Ehl-i sünnet âlimleri, İsa aleyhisselamın ölmediğini, diri olarak göğe kaldırıldığını bildirmişlerdir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Allah’ın resulü Meryem oğlu İsa’yı öldürdük dedikleri için Yahudileri lanetledik. Hâlbuki onlar İsa’yı öldürmediler, asmadılar da. Öldürülen kimse kendilerine İsa gibi gösterildi. Onun hakkında ihtilafa düşenler tam bir kararsızlık içindedir. Bu konuda zandan başka hiçbir bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler. Bilakis Allah İsa’yı kendi nezdine kaldırmış yani himayesine almıştır.) [Nisa 157–158]
2- (İsa ve Muhammed aleyhisselâmın ruhları insan şeklinde görünecektir. Bu da Mirza Ahmed’dir. Başka Mehdi yoktur. İsa Mesih ve Mehdi, aynı kişiye verilen iki isimdir) diyorlar. Halbuki İsa aleyhisselamla hazret-i Mehdi aynı kişi değildir. İkisinin de gelmesi kıyametin büyük alametlerindendir. İki hadis-i şerif meali:
(İsa, âdil bir hakem olarak gökten inecek, haçı kıracak, [Hristiyanlığı kaldıracak] domuzu öldürecek, [domuz etini yasaklayacak] İslam’dan başka şeyi yasaklayacaktır.) [Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, İbni Ebi Şeybe]
(İsa, Mehdi’nin arkasında namaz kılacaktır.) [İbni Hacer-i Mekki]
3- İslâmiyet’le bildirilen cihadı, yanlış yorumlayarak, Kur’an-ı kerimin mânâsını değiştiriyorlar. Cihad sadece sözle olur diyorlar. İslam âlimleri ise, cihadı üçe ayırıyorlar: Savaşla yapılan cihadı, devlet yapar. Sözle ve her türlü yayın vasıtasıyla olan cihadı İslam âlimleri yapar. Bu iki cihadı yapamayan da, mal, can ve duayla yardım eder. Bu da her Müslümanın vazifesidir. Bir âyet-i kerime meali:
(Ey iman edenler! Din düşmanlarının eziyetlerine sabredin. Onlarla olan cihadda üstün gelmek için, sabır yarışı yapın. Sınır boylarında kâfirlere karşı cihad için nöbet bekleyin ve Allah’tan korkun ki, kurtuluşa eresiniz) [Al-i İmran 200]
4- Mirza Gulam Ahmed, Hakikat-ul-Vahy kitabında, (Allah bu ümmet arasında, İsa’dan daha üstün bir Mesih yarattı. O da benim. İsa şimdi sağ olsaydı, benim yaptıklarımı yapamazdı. Bende görülen mucizeler, onda görülmezdi. Allah beni peygamber olarak gönderdi. Bana üç yüz bin mucize verdi) diyerek küfrünü açıkça ortaya koymuştur. Üç hadis-i şerif meali:
(Nübüvvet ve risalet sona erdi. Benden sonra nebi de, resul de yoktur.) [Tirmizi]
(Benden sonra peygamber gelmez; ama peygamberim diyen yalancılar çıkar.) [Mişkat]
(Allah’ın resulüyüm diyen yalancılar çıkmadıkça, kıyamet kopmaz.) [Buhari]
5- (Talimatlarımıza gönülden bağlı olana da, Allah mucizeler ihsan eder) diyorlar. Hâlbuki mucize, sadece Peygamberlerde görülür.
6- (Herkesi sev, kimseden nefret etme!) diyorlar. Dinimiz ise, Müslümanları sevip, Allah düşmanlarını sevmememizi emrediyor. Üç âyet-i kerime meali:
(Allah’a ve kıyamet gününe iman edenler; babaları, kardeşleri ve akrabası olsa da, Allah’ın ve Resulünün düşmanlarını sevmez.) [Mücadele 22]
(Kâfirleri dost edinen, Allah’ın dostluğunu bırakmış olur.) [Âl-i İmran 28]
(Ey iman edenler, Yahudileri de, Hristiyanları da dost edinmeyin! Onlar, [İslam’a olan düşmanlıklarında] birbirinin dostudur. Onları dost edinen de onlardan [kâfir] olur. Allahü teâlâ, [kâfirleri dost edinip, kendine] zulmedenlere hidâyet etmez.) [Maide 51]
7- (Mümin olsun, kâfir olsun, hiç kimse, ebediyen azap içinde kalmaz; çünkü Kur’anda “Benim rahmetim her şeyi kaplar” denmektedir) diyorlar. Hâlbuki Allahü teâlânın rahmeti, şefkati dünyada müminlere ve kâfirlere, herkese birlikte yetiştiği ve herkesin çalışmasına, iyiliklerine dünyada karşılığını verdiği halde, ahirette kâfirlere merhametin zerresi bile yoktur. Kâfirler, cehennemde ebedi kalacaklardır, cehennemden çıkmalarına, kesinlikle imkân ve ihtimal yoktur. İşte bir âyet-i kerime meali:
(Elbette, ehl-i kitabdan [Yahudi ve Hristiyan] olsun, müşriklerden olsun bütün kâfirler Cehennem ateşindedir, orada ebedi kalırlar. Onlar yaratıkların en kötüsüdür.) [Beyyine 6]
Kur’anı kerimin tamamına inanmadıkça, Müslümanız demekle Müslüman olunmaz.