Hangi vasıflara sahip olan kibirlidir?
Kibir alametleri
CEVAP
Kibirden olan işlere birkaç örnek verelim:
1- Sual soramamak kibirden kaynaklanır. Kibirli, sual sormayı,
bilmemenin alameti kabul eder. Sual sorarsam, bilmediğim meydana çıkar der.
2- Hep kendisine sual sorulmasını, başkasına sorulmamasını istemek,
bildiği bilmediği her suale cevap vermeye kalkmak, bilmiyorum diyememek.
3- Yol sormaktan çekinmek. Yol ve sual soramamak, ayıplanma,
kınanma korkusundan ileri gelir.
4- Âmirinden izin istemeye çekinmek.
5- Misafir olduğu evde, imamlığa layık birçok kimse varken, ev sahibi
izin vermeden imamlığa geçmek, herkesten çok kendini imamlığa layık görmek.
6- Bir toplantıda, hep kendi konuşmayı istemek, başkalarının söze katılmasından
rahatsız olmak, onların kuzu gibi dinlemelerini istemek.
7- Arkadaşlarına, bir şeyler bildiğini göstermek için, onlara her
fırsatta bir şeyler anlatmaya çalışmak, yanlış sandığı şeyleri hemen
düzeltmeye, ikaza kalkışmak.
8- Camide, boşluğu doldur diye, ona buna emir vermek ve emir
verilenin de, bundan alınması.
9- Yaşına bakılmadan, herkesin birbirine abi denmesi âdet olan
yerlerde abi diyememek, sadece ismiyle veya “Ali bey, Veli bey” diye hitap
etmek.
10- Övülmekten hoşlanmak, tenkide dayanamamak. Hatasını söyleyene
teşekkür edememek.
11- Hakkı kabul etmemek. Bir şey şöyledir denilince tevil etmeye
çalışmak, elli dereden su getirip kabul etmeye yanaşmamak. Hâlbuki hakkı
söyleyen çocuk da, cahil de olsa, severek kabul etmeli.
12- Vesvese etmek de kibirden olabilir. Kendini ihtiyatlı zanneder,
herkesin yanlış yaptığını düşünür. Nasihat kabul etmez, vesvesesine devam eder.
13- Baş olmayı istemek, emir vermekten hoşlanmak. Bazı yönlerini
üstün görmek.
14- İnsanlar yanına gitmekten veya bir şey sormaktan
çekiniyorlarsa, bu da kibir alametidir.
15- Tevazu gösterisinde bulunmak. “Buyursunlar efendim” diyerek
aşırı tevazu göstermek. Bendeniz diye konuşmak. Bazı yazarlar bendeniz diyerek
insanlara yol gösteriyor, nasihat ediyor. Bende, köle
demektir. Köle nasıl nasihat eder ki, nasıl yol gösterir ki? Ona, şunu şöyle
yap dense, kabul etmez. Hani bende yani köle idi? Köle hiç
itiraz eder mi? Bu, kibrini örtmeye çalışmaktan başka şey değildir.
16- Kendisi, tevazu olsun diye, bu fakir, bu âciz, bu günahkâr
dediği halde, azıcık tenkit edilince, âcizliği, fakirliği kalmayıp öfkelenmek.
17- Herkese sıkıntı vermek, üzmek. Birini diğerine şikâyet etmek.
Başkalarının kusurlarını söyleyerek, kendisinin böyle olmadığını bildirmek.
18- Tevbeyi geciktirmek, namaz kılmamak, Allahü teâlâya karşı
kibirli olmaktır.
19- Tartışma sonunda, hakkını helal et dense, helal etmemek; bu,
hâlâ haklı olduğunu savunmak olur.
20- Bir toplumda, hep kendi konuşup başkalarının konuşmamasını
istemek.
Netice: Haddini bilmek tevazu, haddini bilmemek kibir alametidir.
Kibirli miyim?
Sual: Bir insan kendinin kibirli olup olmadığını nasıl anlar?
Kibir, büyük günahların en büyüklerinden olduğuna göre, kibirli kimse salih
olabilir mi?
CEVAP
Eğer kibirli olduğu açıkça biliniyorsa salih olamaz. Kibrini başkaları da
anlıyorsa fâsıktır. Tevazu sahibi densin diye, kibrini, (bu âciz), (bu
zavallı), (bu günahkâr), (bendeniz) diyerek gizlemeye çalışıyorsa, başkası
anlayamıyorsa fâsık denmez.
Kibir, Allahü teâlâyı unutmanın alametidir. Kibir her iyiliğe engeldir, her
kötülüğün anahtarıdır. Kibir şeytanın sıfatı ve kovulma sebebidir. Güçlü insan
mütevazı, âciz insan kibirli olur. Kibirle küfür arasında çok ince bir zar
vardır. Kibrin bir adım ötesi küfürdür. Âciz insan, noksanlığını tamamlamak
için kibirli olur. Faziletli kimsenin kibirlenmeye ihtiyacı yoktur. Bütün
kötülüklerin başı kibirdir. Kibirli olan çok ahmak ve akılsız olur. Kârını,
zararını düşünemez. Kibir, şirkin kardeşidir. Kibir taşıyan kafada, akıl
bulunmaz. Nefsi aradan çekmeli, kendimizden iğrenmeliyiz. Kendinden tiksinmeyen
kurtulamaz.
Herkes kendinin kibirli olup olmadığını anlayabilir. Mesela şunlar varsa
kibirlidir:
1- İstişare etmiyorsa, danışmıyorsa, soramıyorsa, peki diyemiyorsa,
hatasını kabul edemiyorsa, özür dileyemiyorsa, kimseden dua isteyemiyorsa, vara
yoğa öfkeleniyorsa, başkalarını beğenmiyorsa, birine yol sorarken bile
çekiniyorsa,
2- Üzerinde hakkı bulunanları, fakirleri, garipleri ziyaret
etmiyorsa,
3- Hep kendini haklı kabul ediyorsa, kendi görüşünün doğru olduğunu
anlatmaya çalışıyorsa, haklı olduğunu ispat için deliller buluyorsa, (Şu
kitaplarda şöyle diyor, falanca büyük zat böyle buyurdu) diyerek kendisinin
haklı olduğunda ısrar ediyorsa,
4- (Benim dediğim doğru) veya (Benim dediğim olacak) diyerek
tartışmaya giriyorsa,
5- Kibrini örtmek için mütevazı ve edepli gözükmeye çalışıyorsa,
(bendeniz), (bu günahkâr), (Biz bu işlerden anlamayız) gibi şeyler söylüyorsa,
6- Emr-i maruf yapılınca, kabul etmeyen, (Allah’tan kork şunu yap,
şunu yapma!) denince, eğer kabul etmezse, o kişi nefsine mağlup olmuş, kibre
düşmüş demektir.
7- Herkese sıkıntı veriyor, herkesi şikâyet ediyorsa, [Mütevazı
olan ne şikâyet eder, ne şikâyet edilir. Mütevazı ölü demektir. Ölü, kimseyi
şikâyet etmez; ölüyü de şikâyet eden olmaz.]
8- Herkeste kusur, kabahat arıyorsa, onları bilgisiz, cahil,
kendini onlardan üstün görüyorsa,
9- Fırsat buldukça rütbesinden, faziletinden bahsediyorsa. [Mesela,
(Ben yüzbaşı iken erlerin namaz kılmasına izin verirdim), (Kaymakamken
fakirlere yardım ederdim), (Doktorluğumda, çok garibana ücretsiz baktım,
ilaçlarını verdim) diye övünüyorsa vaziyeti iyi değildir.]
10- Bir kimse, biraz bilgiliyse, ibadet de yapıyorsa, böyle olmayan
insanı, adam yerine koymaz, helâk olmuş zavallı biri gibi görür. Kendisi için
sevdiğini başkası için sevemez. Hakkı ve hakikati başkalarından duysa kabul
etmez. Onların nasihatine, tavsiyesine uymayı nefsine yediremez.
Bir menkıbe:
Yeni gelmiş bir talebe, bir gün dergâha girmek isterken, dergâhın köpeği
hırlayarak girmesine engel olur. Ne yapsa fayda yok. Köpek, hiç kimseyi içeri
sokmaz. Müridin hocası durumu gizlice takip eder. Mürid, köpeğe yaklaşıp, (Sen
de, ben de bu kapının birer köpeğiyiz. Çekil de içeriye gireyim) deyince,
köpek, kuyruğunu sallayıp çekilir ve mürid de içeri girer. Hocası buna hemen
icazet verir. Yıllarca dergâhta hizmet eden talebeler duruma taaccüp edince,
hocaları der ki:
(O, kibretmedi, kendisini köpekten üstün görmedi. Burada bulunuş maksadını
anladı ve maksadına kavuştu.)
Kibir alameti
Sual: S. Ebediyye’de (Erkeklerin, pantolonu, ayaklarını örtecek
kadar uzatması mekruhtur) deniyor. Uzun veya kısa olması niye mekruh oluyor?
CEVAP
Eskiden etekleri yere sürümek kibir alametiydi. Pantolonun paçalarının yere
sürülmesine günümüzde paspallık dense bile, kibirlilere de benzediği için
mekruh oluyor. Bir hadis-i şerifte, (Önceki ümmetlerden kibirli biri,
eteklerini yerde sürüyerek yürürdü. Allah'ın gayretine dokunarak, yer bunu
yuttu) buyuruldu. (İslam Ahlakı)
Bunun gibi bir erkek, kadınlara benzemek niyeti olmasa da, küpe, kolye
takıyorsa, kadınlara benzemiş olur, caiz olmaz.
Kadınların da eteklerinin yere sürülmesi caiz değildir. Erkeklere benzemek
niyeti olmasa da, kadınların pantolon giymesi de caiz olmaz.
Eteklerin yere sürünmesi
Sual: Kadınların etekleri veya pardösüleri uzun olup yerlere
sürünmesi, erkeklerin de pantolonlarının yere kadar uzun olması uygun mudur?
CEVAP
Uygun değildir. Kibir alameti olduğu için, erkekler de kadınlar da, o kadar
fazla uzun giymemeli. En fazla ayak üstüne kadar uzun olmalı, hattâ biraz daha
kısa olmalı.