CEVAP
Müslüman olmadığı halde, müslümanları aldatmak için müslüman görünen
kimselere münafık denir. Münafıklığın bazı alametleri vardır.
Bu alametlerin biri bir kimsede bulunsa, o kimseye münafık denmez, onda
münafıklık alametleri var denir. Mesela yalan söylemek münafıklık alametidir.
Bir kimse, yalan söylese münafık olmaz. Münafıkların işlediği bir işi işlemiş
olur. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Münafığın üç alameti vardır: Yalan söyler, sözünde durmaz ve emanete
hıyanet eder.) [Buhari]
Birine mal, söz veya sır emanet edilse, o kimse de bu söz veya sırrı
başkalarına söylese, yahut emanet edilen mala zarar verse, çalsa, yani hıyanet
etse, bu işler münafıklık olur. (Berika)
Münafıkın alametlerini bildiren hadis-i şeriflerden birkaçı şöyle:
(Müminin hastalığı günahlarına kefaret olur. İyileşince bundan ibret alır.
Münafık ise, bağlanıp sonra salıverilen deveye benzer. Deve, niçin bağlandığını
ve niçin salındığını bilmediği gibi, münafık da, hasta olup iyileşince, bundan
ibret almaz.) [Ebu Davud]
(Münafıklar Kur'anı öğrenirler, ilim ehliyle mücadele ederler.) [Taberani]
(Münafıklar ikindi namazını akşama doğru kılarlar.) [Hakim]
(Münafıklarla bizim aramızdaki eman namazdır.) [Hakim]
(Namaz aşikâre oldu, kabul ettiler [öyle göründüler] Zekât
gizli oldu vermediler.) [Bezzar]
(Yatsı ve sabah namazına münafık devam edemez.) [Hakim]
(Bizimle münafıkları ayıran alamet, yatsı ile sabah namazını cemaatle
kılmaktır. Münafıklar, yatsı ve sabah namazına devam edemez.) [Beyheki]
Yatsı ile sabah namazını cemaatle kılmamak münafıklık alametidir. Nasıl ki,
yalan söylemek münafıklık alameti ise, cemaate gelmemek de münafıklık
alametidir. Bu demek, cemaate gelmeyen münafık demek değildir. Kendisinde
münafıklık alametinden bir alamet var demektir.
Verdiği sözde durmamak da münafıklık alametidir. Sözünde durmayana münafık
denmez. Fakat münafıklık alametinden birini işlemiş olur. Bu konudaki hadis-i
şeriflerin mealleri de şöyle:
(Yatsı ile sabah namazını cemaatle kılmak, münafıklara çok ağır gelir. Eğer
bundaki ecri bilselerdi, sürünerek de olsa, cemaate gelirlerdi. Namaza
gelmeyenlerin evlerini yakmak istedim.) [Buhari]
(Kadın ve çocuklar olmasaydı, cemaate gelmeyen erkeklerin evinin yakılmasını
emrederdim.) [İ. Ahmed, İbni Mace]
(Yemin ederim ki, [sabah namazı için, mazereti dışında] cemaate
iştirak etmeyenlerin evlerini yakılmasını emredeyim diye hatırımdan
geçti.) [Müslim]
Fıkıh kitaplarında cemaate gitmemeyi mubah kılan mazeretler vardır. Böyle bir
mazereti olmadan cemaate gitmemek caiz değildir. Bunlar kendilerinde münafıklık
alameti bulunan kimselerdir. Böyle kimselerden olmamaya dikkat etmeliyiz!
İbni Hacer hazretleri buyurdu ki:
Nifak, yani münafıklık, zahirin batına uymaması demektir.
Sözü, özüne uymaz. İtikad edilecek şeylerde münafıklık yapmak küfürdür.
İşlerinde ve sözlerinde münafıklık yapmak, haram olur. İtikadda, imanda
münafıklık, diğer küfürlerden daha fenadır. İfa etmek, yerine getirmek
niyetiyle söz vermek caizdir, hatta sevaptır. Böyle vaadi ifa etmek vacip
değildir, müstehaptır. İfa etmemek tenzihen mekruh olur. Hadis-i şerifte
buyuruldu ki:
(Bir kimse, yapmak niyeti ile verdiği sözü tutamazsa günah olmaz.) [Tirmizi]
Hanefi ve Şafii’de, ahdi bozmak da, özürsüz mekruh, özürlü caizdir. Fakat
bozacağını önceden haber vermek vaciptir. Hanbeli’de vaade vefa vaciptir.
Yerine getirmemek haram olur. Yapması dört mezhepte de sahih olan bir şeyi
yapmak takva olur. (İslam Ahlakı)
Bir müslüman, yabancı bir diyarda, dinsizlerin arasında kalıp, namazlarını
gizli kılsa, zaruretlerden dolayı mümkün mertebe Müslümanlığını gizlese, bu
kimseye münafık denmez. Buna müdara denir. Müdara, dini
zarardan kurtarmak için dünya menfaatinden vermek, insanlarla iyi geçinmektir.
Hadis-i şeriflerde (Allahü teâlâ, farzları yapmamı emrettiği gibi,
müdara etmemi de emretti) ve(Müdara sadakadır) buyuruldu.
[Deylemi]
Müdaranın zıddı, müdahenedir, dünyalık ele geçirmek için dinden taviz
vermektir, haramdır. Hadis-i şerifte (Gücü yettiği halde günah işleyene
müdahene edip, nehy-i münkeri terk eden, kabrinden maymun ve domuz şeklinde
kalkar) buyuruldu. (Şir’a)
Cemaat ve münafıklık
Sual: Söz taşıyanın, gıybet edenin, Cehennemlik, cemaate gelmeyenin
münafık olduğu, evlenmeyenin bu ümmetten olmadığı gibi hadislerin açıklaması
nasıldır?
CEVAP
Hadis-i şerifleri açıklamaları ile yazmak gerekir. (Söz taşıyan Cennete
girmez) demek, günahının cezasını çekmeden, yahut affa, şefaate
kavuşmadan giremez demektir. (Gıybet eden Cehennemlik) demek,
sevapları günahlarından az olursa, gıybet Cehenneme götürür demektir. Gıybet
edenin sevapları, gıybet edilenin defterine yazılır. (Evlenmeyen benden
değildir) demek, benim sünnetime uymamış olur demektir.
Yine hadis-i şerifte, müminin her günahı yapabileceği, üç şeyi yapamayacağı,
bunlardan birinin de yalan olduğu bildirilmiştir. Hadis-i şeriften zahire göre,
yalan söyleyenin mümin olmadığı anlaşılır. Kâmil mümin değil demektir.
Ayrıca yalanın münafıklık alameti olduğu bildirilmiştir. Yalan söyleyen münafık
değildir, fakat münafıklık alametinden birini işlemiş olur.
[Münafık kelimesinin iki manası vardır. Birinci manası kâfir
demektir. İkinci manası, dışı içine uymayan, iki yüzlü demektir. Bu manadaki
münafık kâfir değildir.]
Cemaate gelmemek de münafıklık alametidir. Cemaat sünnetine önem verdiği halde
gelmezse, münafık olmaz. Sünnete önem vermezse, zaten müslüman olmaz.
Hadis-i şeriflerdeki (Şu günahı işleyen Cennete giremez,
Cehennemliktir, mümin değildir, münafıktır) demek (O günahtan tevbe
edilmemişse, af veya şefaate uğramamışsa, günahının cezasını çekmeden Cennete
giremez. demektir. Çünkü günah ile, imansızlık ayrı şeylerdir. Günah ne kadar
büyük olursa olsun, o günahı işleyen kâfir olmaz. Fakat hangi günah olursa
olsun, günaha devam edenin kalbi kararır, küfre doğru yol alır. Onun için
günahlar çok tehlikelidir.
Sual: Allah’a inanıyor, namaz kılıyorum. Fakat çok günah işliyorum.
Ben münafık mıyım?
CEVAP
Allahü teâlâya inanan mümindir. Kimse zorlamadan namaz kıldığınıza göre,
münafık olmanız mümkün değildir.
Yalan söylemek, emanete hıyanet etmek ve verdiği sözde durmamak münafıklık
alametidir. Fakat bu günahları işleyene münafık denmez.
Münafık, inanmadığı halde, herhangi bir dünya menfaati için inanmış gibi
görünen kimsedir. Eshab-ı kiramı seven de münafık olamaz. Hadis-i şerifte
buyuruldu ki:
(Ebu Bekir, Ömer, Osman ve Ali’nin sevgisi [radıyallahü
anhüm] bir münafığın kalbinde toplanmaz.) [Taberani]
(Ensarı ancak mümin sever. Ancak onlara münafık buğzeder.) [Buhari]
Sözün kısası, Allahü teâlâya ve Onun Resulü Muhammed aleyhisselama inanan kimse
mümindir. Çok günah işlese de münafık değildir.
Münafık ve münafıklık
Sual: Bir arkadaş, (Sen yalan söyledin, münafıksın) dedi. Ben de,
(“Münafık, Müslüman görünen kâfir” demektir, ben kâfir değilim. Müslümana kâfir
diyenin kendisi kâfir olur) dedim. O da şu hadis-i şerifi söyledi:
(Münafığın üç alameti vardır: Yalan söyler, sözünde durmaz ve emanete
hıyanet eder. Böyle kimse, Müslüman olduğunu söylese, namaz kılsa, oruç tutsa
da münafıktır.)
Yalan söyleyen veya diğer günahları işleyen kâfir olur mu?
CEVAP
Hayır, büyük günah işleyene kâfir denmez. (Münafık olur, kâfir olur) demek,
Ehl-i sünnete aykırıdır. Münafıklığın bazı alametleri vardır. Bu alametlerin
biri, bir kimsede bulunsa, o kimseye münafık denmez, (Onda münafıklık alameti
vardır) denir. Yalan söylemek münafıklık alametiyse de, yalan söyleyene münafık
denmez. Münafıkların işlediği bir işi işlemiş olur.
Vehhâbîler, âyet ve hadislerin zahir mânâlarına bakarak birçok işte kâfir
oluyorlar. Mesela, (Namaz kılmayan kâfirdir) hadis-i şerifini
söyleyerek namaz kılmayan Müslümanlara kâfir diyorlar. Ehl-i sünnette, amel
imandan parça değildir. Farz olduğuna inanıp da tembellikle kılmayana kâfir
denmez.
Yalan söyleyen, sözünde durmayan veya emanete hıyanet eden Müslüman, haram
işlemiş olursa da, buna kâfir dememelidir. (Bunda münafıklık alameti vardır)
denir.
Münafık, dışı içine uymayan, ikiyüzlü anlamına da gelir. Söz ile olan bu
münafıklık küfür değil, haramdır. (Hadîka)
Birine mal, söz veya sır emanet edilse, o kimse de bu söz veya sırrı
başkalarına söylese yahut emanet edilen mala zarar verse, çalsa, yani hıyanet
etse, bu işler de münafıklık alameti olur. Fakat yine de böyle kimseye kâfir
veya münafık denmez. Çünkü Eshab-ı kiramdan biri, Resulullah'ın sırrını,
düşmanlara söyleyince, Hazret-i Ömer, (İzin ver ya Resulallah bu münafığın
kellesini uçurayım) dedi. Peygamber efendimiz, (O, Eshab-ı kiramdandır,
Bedir ehlidir, cennetliktir)buyurunca, Hazret-i Ömer, dediğine pişman oldu,
tevbe istigfar etti.
Kâfir ve münafık kelimelerini rastgele söylemekten kaçınmalıdır. Kâfir
anlamında münafık da dememelidir.
Zındık, münafık mıdır?
Sual: Yanlış bilgi vererek Müslümanları aldatanlara zındık deniyor.
Zındıklığın içinde münafıklık da var mıdır?
CEVAP
Evet, vardır. Müslüman olmadığı hâlde, Müslüman görünerek, açık bildirilmiş
olan bilgilere, kendi aklına göre bozuk mânâlar vererek, Müslümanları aldatan
kâfirlere (Zındık) deniyor. Zındıkların Müslüman görünmeleri
elbette münafıklıktır. Münafık, içi dışına uymayan kimse demektir. Zındıkların
da içi dışına uymaz. Namaz kılmadıkları hâlde, (Namazda sûreler Türkçe
olarak okunmalı) derler. Namaz kılmayı teşvik etmezler, ama (Kadınlar
hayızlı iken namaz kılmalı, oruç tutmalı. Cuma ve cenaze namazına
gitmeli) derler. Maksatları dinimizi bozmaktır. Münafıklar
da, zındıklar gibi hareket ederler. Günümüzde zındık çoksa da, münafık azdır.
Münafık, Müslüman gibi, her ibadeti yapar görünür. İlk bakışta Müslümandan
ayırmak zordur. Zındıkları tanımak daha kolaydır. Her fırsatta İslam düşmanlığı
yaparlar.
Sözünde durmamak münafıklık olur
Sual: Bir kimse, başkalarına ve kendi evladı bile olsa, verdiği sözü yerine
getirmezse, münafık mı olur?
Cevap: Bir kimsenin vaadinde, verdiği sözde durmaması günahtır.
Verilen sözde durmamak, karşı tarafın öfkelenmesine sebep olur. Ayrıca karşı
tarafı öfkelendirdiği, üzdüğü için ayrı bir günaha daha girilmektedir. Bu
sebeple verilen sözler hakkında çok dikkatli olmak ve Resûlullah efendimizin
sözleri ve yaşayışları ile titizlikle üzerinde durdukları bu hususa riayet
etmek lazımdır. Peygamber efendimiz, verilen bir sözü yerine getirmenin önemi
için;
(Münafıklık alameti üçtür: Yalan söylemek, vaadini yani verilen sözü yerine
getirmemek, emanete hıyanet etmek) buyurarak, verilen sözü yerine
getirmeyenin münafık olacağını bildirmişlerdir. İslâm âlimleri bu hadîs-i
şerifi açıklarken;
“Eğer bir kimse, vaadinde durmaya gücü yetmezse, o zaman münafık olmaz”
buyurmuşlardır. Zira başka bir hadîs-i şerifte;
(Bir kimse, yapmak niyeti ile verdiği sözü tutamazsa günah olmaz) buyurulmuştur.
Ayrıca Peygamber efendimiz bir başka zaman da;
(Dört şey münafıklık alametidir; Emanet olunana hıyanet etmek, yalan
söylemek, vaadini bozmak ve ahdine gadr etmek ve mahkemede doğruyu söylememek) buyurmuşlardır.
Herhangi bir konuda söz verildiği zaman, söz verilen şeyin
muhakkak yerine getirilmesi gerekmektedir. Eğer yerine getirmede güçlük
çekilecekse veya yerine getirmek mümkün değilse, yapacağım diyerek söz vermek
uygun değildir. Tabii söz verildiği hâlde, elde olmayan sebepler yüzünden
verilen söz yerine getirilmemiş ise, bu hâl günah olmaz. Fakat hiçbir sebep,
mani yokken verilen sözü yerine getirmemek, münafıklık alametidir
buyurulmuştur. Peygamber efendimiz, buluşmak üzere söz verdikleri zamanda,
bizzat geldikleri gibi, aradan üç gün geçmesine rağmen yine o söz verilen yere,
aynı saatlerde uğramışlar ve bir şey vadedildiği zaman muhakkak yerine
getirilmesi hususunun çok önemli olduğunu bu şekilde yaşayarak göstermişlerdir.
Bu sebeple, ümmeti olmakla şereflendiğimiz, âlemlere rahmet
olarak gönderilen Peygamber efendimizin mübarek sözlerine, nasihatlerine kulak
vermemiz, güzel hâllerini kendimize ölçü almamız ve imkânımız nispetinde de bu
yolda sebat etmemiz, gayretli olmamız lazım gelmektedir.