Mezhepsiz âlim olmaz

Mezhepsiz âlim olmaz

Sual: Mezhepsiz biri, (Bana mezhepsiz diyorlarsa da, ben bütün mezhepleri kabul ederim. Ancak kendimi tercih ettiğim mezheple isimlendirmem. Yani Sünni’yim, Şii’yim demem. Allah’ın Kur’anda bildirdiği gibi, Allah’ın dediğini derim, Müslümanım derim. Ben mezhebe uymam, bir mezhebi taklit etmem, tahkik ederim, sağlam delile uyarım. Ebu Hanife, “Delilimi bilmeyenin, mezhebime uyması helal olmaz” dediği için incelerim, deliline bakarım, doğruysa uyarım, değilse uymam) diyor. Böyle söyleyene mezhepsiz denmez mi?
CEVAP
Mezhebe uymayıp, (Mezhebin delilini inceleyip, doğrusuna uyuyorum) diyene, bid’at mezhepleri de, hak gibi gösterene mezhepsiz demek hafif kalır, süper mezhepsiz denir. (Kendimi mezhebin ismiyle isimlendirmem) demesi çok yanlıştır. Çünkü kıyamette her mümin, mezhebinin ismiyle çağrılır. (O gün her fırkayı imamlarıyla çağırırız)mealindeki İsra suresinin 71. âyetini Kadı Beydavi (Her ümmeti Peygamberleri ve dinde uydukları imamlarıyla çağırırız) şeklinde açıklamıştır.

Ruh-ul beyan ve Tefsir-i Hüseyni’de, (Herkes, mezhebinin imamıyla, yâ Şâfiî veya yâ Hanefî diye çağrılır) diyor. Bu süper mezhepsiz, birer mezhep imamı görüp övdüğü İbni Teymiyye, Şevkanî, İbni Hazm gibi sapıkların ismiyle çağrılmayı istiyor da, söylemeye mi çekiniyor?

Bütün İslam âlimleri, hangi mezhepten olduğunu bildiriyor. Mesela Remli isimli iki âlim var. Birine Remli Hanefî, diğerine Remli Şâfiî deniyor. Ben mezhebimle tanınmak istemiyorum diyen Ehl-i sünnet âlimi var mıdır?

İmam-ı a’zam hazretleri, (Kitaba, Sünnete ve Eshabın sözlerine uymayan bir sözümü bulursanız, sözümü bırakın, onları alın)buyuruyor, fakat bu sözünü İmam-ı Ebu Yusuf, İmam-ı Muhammed gibi müctehid zatlara söylüyor. Müctehidin, başka müctehidi taklit etmesi zaten caiz değildir. Yoksa bu mezhepsiz, müctehidlik mi taslıyor? Açıkça konuşması lazımdır. Yusuf Nebhani hazretleri, (Bugün müctehidlik taslayanın, ya aklı veya dini noksandır)buyurmuştur.

Bu süper, (Ben taklit etmem, tahkik ederim) diyor. Ama İbni Abidin hazretleri şöyle buyuruyor:
Mukallide, müctehidin delillerini sormak gerekmez. (Redd-ül-muhtar)

Müctehid olmayanın, her işinde dört mezhepten birini seçip, delillerine bakmadan taklit etmesi gerekir. Çünkü Tabiinden yeni imana gelenler, Eshab-ı kiramı taklit ederler, delillerini hiç sormazlar, tahkik değil, taklit ederlerdi. Eshab-ı kiram ise, delilleri soruyor, birbirlerini taklit etmiyorlardı; çünkü onların hepsi müctehid idi. Müctehidin kendi anladığıyla amel etmesi lazımdır. Başka müctehidi taklit etmesi, caiz değildir. Bugün müctehide lüzum da yoktur; çünkü din bilgilerinde, her şey açıklanmıştır. Kemale gelmiş olan bu dine ilave edilecek, bir şey yoktur. Resulullah, kıyamete kadar olacak her şeyin hükmünü bildirmiş, mezhep imamları da bunları açıklamıştır. (F. Bilgiler)