Misyonerlerin faaliyetleri nelerdir?
Misyoner faaliyetleri
CEVAP
Genel olarak misyonerlerin görüşleri şöyle:
(Müslümanları hristiyan yapmak, gerek Katolikler, gerekse Protestanlar
tarafından çok makbul sayılan bir iştir. Çünkü, müslümanları hristiyan yapmak,
çok müşküldür. Zira müslümanlar, her şeyden önce ananelerine son derece
sadıktır. Ancak aşağıdaki hususlar iyi netice vermektedir.
1- Müslümanlar umumiyetle fakirdir. Fakir bir müslümana bol para
vererek veya ona bir hristiyan yanında iş imkanı sağlayarak, kendisini
Hristiyanlığa teşvik etmelidir!
2- Müslümanların çoğu, din ve fen bilgilerinde cahildir. Ne Kitab-ı
mukaddes, ne de Kur'an-ı kerim hakkında tam malumatları yoktur. İbadet etmek
için kendilerine gösterilen bir tarzı, şartlarını anlamadan ve hakiki ibadetin
ne olduğunu bilmeden, gafil olarak tatbik ederler. Çoğu Arabi bilmediği ve
İslam ilimlerinden haberdar olmadığı için, Kur'an-ı kerimdeki ve İslam
âlimlerinin kitaplarındaki ince bilgilerden tamamen habersizdir. Ezberledikleri
bazı âyetlerin tefsirini bilmeden, okurlar. Hele Kitab-ı mukaddesi hiç
bilmezler.
Onlara hocalık eden müslüman din adamlarının çoğu da, İslam âlimi değildir.
Müslümanlara, yalnız ibadetin nasıl yapılacağını gösterirler. Onların ruhuna
hitap edemezler. Böyle yetişen müslümanlar, din hakkında derin bilgi sahibi
olmadan, dinin esaslarını bilmeden, gösterilen tarzda ibadet ederler.
Müslümanlığa muhabbetleri, Müslümanlığın esaslarını bildiklerinden değil,
ana-babalarından gördükleri ve hocalarından öğrendikleri şeylere olan kuvvetli
imanlarından ileri gelir.
3- Müslümanların çoğu, kendi dillerinden başka lisan bilmezler.
Hristiyanlığın lehinde veya aleyhinde yazılmış kitapları okumak şöyle dursun,
dünyada böyle kitapların mevcut olduğundan bile haberleri yoktur. Onlara kendi
dillerinde yazılmış ve Hristiyanlığı bol bol metheden kitaplar verin,
okusunlar. Bu kitapları verirken, bunların içinde yazılı olan şeylerin onların
anlayabilecekleri kadar basit ve açık ifadeli olmasına son derecede dikkat
edin. İçinde ağır cümleler, büyük fikirler bulunan kitaplardan hiçbir fayda
hasıl olmaz. Bunları anlamazlar ve okurken sıkıldıkları için, bir tarafa
atarlar. Sade söz, sade cümle, sıkmayacak ifade esastır. Karşınızdaki
insanların çok cahil olduğunu unutmayın.
4- Onlara daima şunu anlatın: (Madem ki hristiyanlar ve müslümanlar
Allah’a iman ediyorlar. O halde rableri birdir. Fakat, Allah Hristiyanlığı
hakiki din olarak kabul eder. Bunun ispatı meydandadır. Bakınız bir kere,
görüyorsunuz ki, dünyada en zengin, en medeni, en bahtiyar insanlar
hristiyanlardır. Çünkü Allah, onları yanlış yolda olan müslümanlara tercih
etmiştir. İslam ülkeleri fakir ve zaruret içinde iken, hristiyan ülkelerinden
yardım dilenirken, ilim ve fende çok geri kalmışken, hristiyan ülkeleri medeniyetin
en yüksek mertebesine vasıl olmuş, her gün daha da ilerlemektedirler.
Birçok müslüman, hristiyan ülkelerinde iş bulmak için, oralara gitmektedir.
Sanayide, ilimde, fende, ticarette, kısaca her şeyde hristiyanlar
müslümanlardan üstündür. Bunu kendi gözlerinizle görüyorsunuz. Demek ki Allah,
İslam dinini doğru bir din kabul etmiyor. Onun bâtıl bir din olduğunu size, bu
hakikat ile göstermek istiyor. Allah, hakiki din olan hristiyanlıktan
ayrılanları cezalandırmak için, onları daima sefil, hakir, perişan bir halde
bırakacak ve müslümanların hiçbir zaman iki yakası bir araya gelmeyecektir.)
İşte misyonerler, bu yalanlarla müslümanları aldatıp hristiyan yapmaya
uğraşmaktadır. Ellerinde bol para olduğundan, bu paraları büyük miktarda, bu
maksat için kullanmakta, müesseseler, hastaneler, okullar, spor salonları,
eğlence yerleri, kumarhaneler, fuhuş evleri kurarak müslümanları iğfal etmeye,
ahlaklarını bozmaya çalışmaktadır.
Zamanımızda, Yehova şahitleri denilen hristiyan misyonerler, yukarıda yazılı
tatlı, okşayıcı dillerle müslüman yavrularını aldatmaya, hristiyan yapmaya
çalışıyorlar. Telefon rehberlerinden aldıkları adreslere, broşürler kitap ve
risaleler gönderiyorlar. Şık, süslü giyinmiş güzel kızlar, kapı kapı dolaşarak,
evlere bu kitap ve risalelerden bırakıyorlar.
Müslüman uyanık olmalıdır! Dinini bilmeyenin aldatılması daha kolay olur.
Dinimizi öğrenmek için piyasadan rasgele kitap almak doğru değildir. Bilhassa
günümüzde yazılan Mısırlı, Suriyeli yazarların kitapları çok bozuktur. Bid'at
ehlinin kitapları değil, bin yıldan beri her asra ışık saçan İslam âlimlerinin
eserleri okunmalıdır. [Hakikat Kitabevinin yayınları, bu kıymetli
eserlerden türkçeye tercüme edilip derlenerek hazırlanmıştır.
www.hakikatkitabevi.com adresinden okunabilir ve temin edilebilir.]
Misyonerlerin yalanları
Sual: Misyonerler, Avrupa’nın kalkınmasına Hristiyanlığı sebep
gösteriyorlar. Hristiyanlığın hüküm sürdüğü Ortaçağda, Avrupa geri değil miydi?
Hristiyanlık, hangi gelişmeyi emretmektedir?
CEVAP
Bugün hristiyanların refah içinde olmasına karşı, müslüman ülkelerinde
bulunan halkın fakir ve perişan olmasının din ile hiçbir alakası yoktur. Aklı
başında olan herkes; eğer bugün müslümanlar zaruret içinde iseler, bunda
kabahatin kendi büyük dinleri İslamiyet’te değil, bu dinin esaslarını bilmeyen
veya bildiği halde tatbik etmeyenlerde olduğunu görür.
Hristiyanların fen sahasında ilerlemesinde ise, Tevrat ve İncillerin değil,
iman etmedikleri halde, Kur'an-ı kerimin gösterdiği saadet yoluna sarıldıkları,
böylece kendi çalışkanlıklarının, gayretlerinin ve sebatlarının sebep olduğunu
derhal fark eder.
Bizim dinimizde, çalışmak, dürüst ve sebat sahibi olmak, her şeyi öğrenmek,
tekrar tekrar önemle emrolunduğu halde, bunu yapmayanlar şüphesiz ki, Allahü
teâlânın gazabına uğrayacaklardır. Yoksa, müslümanların geri kalmalarının
sebebi, hristiyan olmadıkları için değil, hakiki müslüman olmadıkları içindir.
Japonlar hristiyan olmadıkları halde, Kur'an-ı kerimin emrettiği gayret ve
dürüstlük neticesi olarak optikte Almanları; otomobil sanayiinde Amerikalıları
geçti.
1985’de, Japonya’da 5.5 milyon otomobil yapıldı ve bütün dünya buna hayret
etti. Japon halkı, refah içindedir. Elektronik sanayiinde de, dünyayı
geçmiştir. Japon hesap makineleri, Japon bilgisayarları, Japon mikroskopları,
Japon teleskopları, Japon fotoğraf makineleri dünyayı kaplamıştır. Bunların
hristiyanlıkla bir alakası yoktur. Yalancı misyonerler acaba buna ne diyecekler
ki?
Hristiyanların yerli maşaları olan din düşmanları, temiz gençleri aldatmak
için, (İslamiyet ilerlemeye engeldir. Hristiyanlar ilerliyor. Tıpta, savaşta,
haberleşmelerde kullandıkları fen aletleri, gözlerimizi kamaştırıyor. Biz de
hristiyanlara uymalıyız) gibi sözlerle, İslamiyet’teki güzel ahlakı, kardeşliği
bıraktırmaya uğraşıyorlar ve Avrupalılara, Amerikalılara benzemeye ilericilik
diyorlar. Gençleri, kendileri gibi İslam düşmanı yapmaya, felakete sürüklemeye
çalışıyorlar. Halbuki İslamiyet, fende, sanatta ilerlemeyi emrediyor.
Hristiyanlar ve bütün gayrimüslimler, babalarından, ustalarından öğrendiklerini
yapıyorlar. Önceki neslin yaptıklarını, ufak tefek ilavelerle, tekrar
yapıyorlar. Öncekiler yapmasalardı, bunlar hiçbirini yapamazdı.
Tarih gösteriyor ki, fendeki yenilikleri, hep müslümanlar yaptı. Fen
bilgilerini, fen aletlerini yüz sene evvelki hâle kadar yükselttiler. Bu
terakkilere, hep İslam dini ve bu dini tatbik eden İslam devletleri sebep oldu.
Hristiyanlar, haçlı seferleri ile İslam devletlerini yıkamadıkları için, siyasi
oyunlarla, yalanlarla, hilelerle, içerden yıktılar. Bunların topraklarında,
muhtelif rejimler kurdular. Fakat, İslamiyet’i yok edemediler. Müslümanlardan
kalan, fendeki keşiflere, ilaveler yaparak bugünkü terakkiyi kendilerine mal
ediyorlar. Yalnız kendi keyiflerini, zevklerini, menfaatlerini düşünenler,
kötülüklerini ortaya koyduğu için, fen ve sanatı emreden İslamiyet’e gericilik
diyorlar. Yahudiler, Hristiyanlar, hatta başka din mensupları da Cennete,
Cehenneme inanıyor, Mabedleri dolup taşıyor. Bu inananlara gerici demediklerine
göre, fenne, sanata değil, zevk ve safaya, ahlaksızlıklara ilericilik dedikleri
anlaşılıyor. Böyle asılsız ve haksız yalanlarla, İslamiyet’e küstahça, ilk
saldıran İngilizlerdir.
Şimdi müslümanların, İslamiyet’in emrettiği, fen bilgilerine de sarılmaları,
yine büyük sanayi kurarak yeni aletler yapmaları, Hristiyanlardan üstün olarak,
bütün insanlığı saadete kavuşturmaları gerekir.