İdarecilere tavsiyeler
Padişaha nasihat
Tahir bin Hüseyn, Abbasiler zamanında
Horasan valisi iken, Rakka valiliğine atanan oğlu Abdullah bin Tahir’e
bazı nasihatlerde bulunmuştur. Nasihatleri özetle şöyle idi:
Allahü teâlâdan kork. Daima Onun korkusu içinde bulun. Her an Onu murakabe
eyle! Hep Onu düşün. Onun gazabından sakın. Gece-gündüz, idaren altında bulunan
insanları korumaya gayret eyle. Allahü teâlânın sana ihsan ettiği afiyet
nimetini, ahiret için hazırlanmakta ve mesul olacağın şeyi düşünmekte kullan.
Allahü teâlâ ihsan ederek valilik mevkiinde bulunmanı nasip etmiş ve idaren
altında bulunanlara da şefkat ve merhametle muamele etmeni emretmiştir. Ayrıca,
insanlara karşı adil davranmanı, Allahü teâlânın hakkına riayet etmeni,
insanlara Onun emir ve yasaklarını tatbik etmeni, onları zararlı şeylerden
korumanı, onların ırz ve namuslarını iyi muhafaza etmeni, kanlarının
dökülmesine mani olmanı, yolculuklarında kendilerine yol emniyetini temin
etmeni, hasılı, onları rahat ettirmeni emretmiştir.
Şunu iyi bil ki, Allahü teâlâ emrettiği şeylerden seni hesaba çekecek ve
yaptığın işlerin; mükafat veya ceza olarak, karşılığını verecektir. O halde
aklınla, zihninle, basiretinle, her şeyinle, Hak teâlâya vereceğin hesaba
hazırlanmaya yönel. Hiç bir meşguliyet bu mühim farzı terk etmene ve gevşeklik
göstermene sebep olmasın. Çünkü bu, her şeyin başıdır.
Üzerinde en fazla dikkat ve hassasiyet göstereceğin, önemle duracağın en mühim
şey; Allahü teâlânın sana farz kıldığı beş vakit namaza devam etmektir. Ayrıca,
namazlarını, Hak teâlâyı hatırlayarak, güzel abdest alarak, müstehap olan
vakitlerinde, bütün adab ve erkanına riayet ederek cemaatle kılmaktır. Bundan
başka, namazda okuduğun âyet-i kerimeleri, acele etmeden, edeple oku. Namazın
rüku, secde ve diğer erkanını, tam bir samimiyet, ihlas ve teslimiyet ile ifa
et. Yapılan bütün iyi işlerin, hatta diğer bütün ibadetlerin; namazı güzel ve
düzgün kılabilmek için olduğunu unutma. Bu hususta en ufak bir gevşeklik,
tembellik gösterme ve asla ihmalkâr davranma. Bil ki, bütün işlerin düzenli
olması namaza bağlıdır. Namaza bu şekilde devam eden, her kötülükten uzaklaşır.
Çünkü Allahü teâlâ mealen; “Doğru kılınan namaz, insanı fahşadan ve
münkerden muhakkak uzaklaştırır” buyurdu. (Ankebut 45) Beraber olduğun
kimseleri de namaza teşvik et!
Beş vakit namazdan sonra yapman gereken en mühim husus, Resulullah efendimizin
sünnetine sımsıkı sarılmak ve Onun ahlakı ile ahlaklanmaktır.
Bir işle karşılaştığın zaman, önce Allahü teâlâdan korkarak istiharede bulun ve
Resulullah efendimiz vasıtasıyla bildirdiği emir ve yasaklarına bağlı kalarak
yapmaya çalış. Bu işin, Allahü teâlânın senin hakkında, razı olduğu, beğendiği
şekilde meydana gelmesini nasip etmesi için Ondan yardım iste!
Sana yakın olsun, uzak olsun, hoşlandığın ve hoşlanmadığın bir hususta herhangi
bir kimseye muamele ederken, sakın adaletten ayrılma.
Her zaman fıkıh âlimlerini, salihleri, Allahü teâlânın emirlerine uygun
yaşayanları tercih eyle. Kişiyi süsleyen şeylerden biri, fıkıh ilmine sahip
olmak, fıkıh bilgisini elde etmeye çalışmak başkalarını da buna teşvik etmek ve
insanı Allahü teâlâya yaklaştıracak şeyleri bilmektir. Bütün bunlara riayet
edersen, Allahü teâlânın yardımı ve muvaffakiyeti seninle beraber olur. Bunun
sayesinde, insanlar senin emrine tazimde bulunur. Saltanatın onlara karşı
heybetli olur. Böylece, herkes sana samimiyet duymaya ve adaletine itimat
etmeye başlar.
Bütün işlerinde orta yolu tut. İtidalli olmak, orta yolda bulunmak çok takdir
edilmiş, beğenilmiştir. Orta yolu tutmak, apaçık bir emniyet, fazilet ve
güzellik olup, insanı, istikamet sahibi olmaya ve hidayete sevk eder. Hak
teâlânın yardımı, muvaffakiyeti ve iki cihan saadeti ise, istikamet ve hidayet
üzere bulunanlaradır.
Bütün dünya işlerinde orta yol üzere bulun. Ahireti istemekte, sevap işlemekte,
salih ameller yapmakta, güzel hâl üzere bulunmakta gevşeklik gösterme. Zira,
Allahü teâlânın rızasını kazanmak ve Cennette, Onun dostu olan veli kullarla
beraber olmak için çok hayır ve iyilik yapmanın, bu hususta gayretli olmanın
hududu yoktur.
Bil ki, dünya işlerinde orta yol üzere bulunmak, kişinin izzet ve şerefini
arttırır. Günahlardan korur. Ayrıca sen, kendini ve beraberinde bulunanları,
ancak orta yolu tutmakla koruyabilir ve işlerini düzeltebilirsin. Orta yolu tut
ve buna riayet eyle. Böylece işlerin tamam olur, gücün, kudretin artar. Sana
tâbi olan insanlardan, yakınında bulunanlar ve uzağında olanlar, düzelip ıslah
olurlar.
Allahü teâlâya zannını güzel eyle ki, maiyetinde bulunanlar da sana doğru
davransınlar.
Kendisine vazife verdiğin hiçbir kimseyi herhangi bir şeyden dolayı, durumunu
iyice araştırmadan önce, asla suçlama! Çünkü, temiz kimselere itham ve kötü
zanda bulunmak, büyük günahtır.
Arkadaşların ve yakınların ile alakalı işlerinde iyi zanda bulun. Onlara
suizanda yani kötü düşüncede bulunmaktan kaçın. Bu davranışın, onların iyi
yetişmelerinde sana yardımcı olur. Allahü teâlânın düşmanı olan şeytan,
yaptığın işlerde, hoşlanacak bir şey bulamasın. Çünkü sende azıcık bir zayıflık
bulması, suizannı ve hayatının tadını kaçıracak olan gam ve kederi gönlüne
sokmak için kâfidir.
Şunu iyi bil ki, hüsn-i zan sahibi olduğun müddetçe, kuvvet ve rahat bulursun.
İşlerinde, arzu ettiğin, sevdiğin neticelere hüsn-i zan ile kavuşursun. Hüsn-i
zan sayesinde insanları, seni sevmeye, bütün işlerinde doğru ve dürüst olmaya
davet edebilirsin. Hüsn-i zan sahibi olursan, insanlar seni sever ve bütün
işlerini severek, dürüstlükle yaparlar. Bununla beraber, yakınlarına hüsn-i
zannın ve emrin altında bulunanlara olan yumuşaklığın hiçbir zaman işlerini
takibe, sorup araştırmana, dostların işlerini halletmene, maiyetindekileri
gözetmene, onları dikkatle takip etmene mani olmasın. İdaren altında
bulunanları iyi gözetip, ihtiyaçlarını gidermen ve himayelerini üstlenmen önde
gelen tercihin olsun. Dinin ayakta durması ve sünnetin ihyası, ancak bu
şekildedir.
Bütün bu işlerin hepsinde niyetini sağlam eyle. İhlaslı ol. Yaptıklarından
mesul olduğunu, işlemiş olduğu iyiliklerden mükafat alacağını, kötülüklerden
ise ceza göreceğini çok iyi bilen kimsenin yaptığı gibi, devamlı kendini hesaba
çek! Muhakkak ki, Allahü teâlâ dinini sağlam ve şerefli bir sığınak kılmıştır.
Dinine uyanları yüksek, şerefli eylemiştir. O halde idare ettiğin, yetişmelerini
üzerine alıp, kendilerini gözettiğin kimselere din yolunu, hidayet yolunu
göster.
Allahü teâlânın hakkına mutlaka riayet et. Suçlulara müstahak oldukları cezayı
vermekten de geri durma. Bunu ihmal etme ve asla gevşeklik gösterme! Suçlulara,
cezalarını vermekte gecikme. Aksi halde bu gecikmen, içinde bulunduğun hüsn-i
zannı bozup, yok eder. Bu hususlara bildirilen şekilde riayet eylersen, dinin
korunmuş ve mürüvvetin tamamlanmış olur.
Verdiğin herhangi bir sözü muhakkak yerine getir. Hayırlı bir şey vaat
ettiğinde, gecikmeden yap. Daima iyilik yapmaya, iyilik sahibi olmaya yönel!
Sana iyilik yapanlara karşılık, iyilikle mukabelede bulun. İdaren altında
bulunanların ayıp ve kusurlarını görmemeye çalış! Kendini yalan sözden uzak tut
ve böyle yalancılara buğzet. Söz taşıyanlardan da uzak dur! İşlerinin, başında
veya sonunda fesada uğrayıp bozulması, yalancıların sana yaklaşmaları ve sana
yalan söylemeye cüret etmeleri ile başlar. Çünkü yalan, günahların başıdır.
Kovuculuk, sahibini selamete erdirmez. Kovucu ile arkadaşlık edenin de başı
selamete ermez. Ayrıca, kovucunun sözlerine uyarak hareket eden kimsenin hiçbir
işi rast gelmez.
Doğruluk ve iyilik sahibi kimseleri çok sev. Doğruluk üzere çalıştıkları
müddetçe şeref sahiplerinin yardımcısı ol. Zayıflara yardım eyle. Akrabanı
ziyaret edip gözet. Bütün bunları, Allahü teâlânın rızası ve Onun dininin
yükselmesi için yap, sevabını da sadece Allahü teâlâdan iste ve daima ahiret
yurdunu talep eyle!
Kötü arzulardan ve zulümden çok kaçın. Hatta bunları, hatırından bile uzak tut.
İdaren altında olanlara da, bu düşüncelerden uzak olduğunu göster. Onları
adaletle güzel idare eyle. Aralarında hak ve doğrulukla kal ve seni hidayet
yoluna ulaştıracak marifet bilgisi ile muamele et. Kızdığın zaman kendine hakim
ol. Vakur, ağır başlı ve yumuşak huylu ol. Bulunduğun mevki sebebiyle kendini
çok kıymetli zannetmekten, hiddet ve gururdan çok sakın. Hem; “Ben başta
bulunuyorum. Dilediğimi yaparım” gibi bir düşünceye kapılmaktan çok sakın.
Çünkü bu hal, sende görüşün noksan olduğuna ve bir olan, ortağı bulunmayan
Allahü teâlâ hakkındaki bilginin azlığına alamettir. Allahü teâlâ için
niyetinde samimi, ihlaslı ve Onun hakkında yeterli bilgiye sahip ol!
Şunu iyi bil ki, mülk, Allahü teâlânındır ve onu dilediğine verir. Dilediğinden
ise çekip geri alır. Sultana yakın olup, nimetlere bol bol kavuşanlar, Allahü
teâlânın bu nimet ve ihsanlarına nankörlük ederler, küfran-ı nimette
bulunurlarsa ve bu nimetlerle övünüp büyüklenirlerse, o nimetlerin elden
çıkması ve cezanın gelmesi çabuklaşır ve hiçbir şey o kadar süratli değildir.
Nefse düşkün olmaktan çok sakın. Biriktirmen ve saklaman gereken hazinelerini;
iyilik, takva, adalet, idaresine memur olduklarını ıslah, beldelerini imar
işleri ile alakadar olmak, canlarını korumak ve mahzunlara, muhtaçlara yardım
etmek içi kullan.
Şunu iyi bil ki, mallar çoğaltılmakla ve hazineler de biriktirilmekle, üzeri
kilitlenmekle meyve vermez, artış göstermez. Ancak bu mallar, seninle
bulunanların ıslahı, haklarının kendilerine verilmesi, geçim sıkıntılarının
giderilmesi gibi hususlar için kullanıldığı takdirde kıymetli olur ve o zaman
meyve vererek artış göstermiş olur. O halde hazinelerinde, hakikaten artan mal
biriktirmek istiyorsan, mallarını bu şekilde, İslamın ve Müslümanların
faydaları için, onlara hizmette harcamalısın. Bu gibi hususlara riayet eder,
hak sahiplerine haklarını ödersen, kavuştuğun nimetler elinde kalır ve Allahü
teâlâ sana daha fazlasını ihsan eder.
Herkese karşı adaletle ve ihsan ile muamele edersen, onlar da sana itaatte
bulunup, her söylediğini ve her istediğini kolaylıkla yaparlar.
Hudutlarını bildirdiğim bu hususlara riayet etmeye çalış! Hasenatını,
iyiliklerini çok eyle! Maldan baki kalacak, ahirete yarayacak olan, Hak yoluna
sarf edilendir. Şükredenleri iyi tanı ve kendilerini mükafatlandır. Sakın dünya
ve dünya gururu, sana ahiret korkusunu unutturmasın. Aksi halde üzerindeki
hakları hafife almaya, küçümsemeye başlarsın. Bir işi önemsemeyip ağır
davranmak, insanı aşırılığa, ihmalkârlığa götürür. Aşırılık ise helake sebep
olur. Yaptığın her amel, ihlaslı yani yalnız Allahü teâlânın rızası için olsun.
Sevabını Ondan bekle. Muhakkak ki, Allahü teâlâ, dünyadaki nimetini bol ve
geniş olarak ihsan etmiştir ve bu fazlını da senin elinde meydana çıkarıp,
göstermiştir. O halde bütün bunlara karşı şükret. Şükre sımsıkı sarıl. Yalnız
Allahü teâlâya güven! Böyle yaparsan Allahü teâlâ, sana olan hayır ve ikramını
arttırır. Allahü teâlâ, şükreden kimselere şükürleri kadar, ihsan sahiplerini
de ihsanları nispetinde mükafatlandırır, sevap ihsan eder. Kavuştuğun
nimetlerden, nimete kavuşmana vesile olanların hakkını ver. Onlara teşekkür et.
Hiçbir günahı hafif görme! (Çünkü günahların hepsi Allahü teâlânın
emrini yapmamak olduğundan büyüktür. Bazı günahlar bazılarına göre daha
büyüktür.)
Hasetçiye meyletme! Fâsık ve facire, açıktan günah işleyenlere merhamet
gösterme. Nimete nankörlük edene iyilikte bulunma. Düşmana yaltaklık etme! Söz
taşıyan kovucunun söylediklerini tasdik etme. Haini emin kabul etme. Fâsıklarla
dostluk kurma. Azgın ve sapık kimselere tâbi olma ve onlara uyma. İki yüzlü
olanları övme. Hiçbir insanı hakir, aşağı görme. Hakikaten çok muhtaç olup,
senden bir şey istemeye geleni boş çevirme. Bâtıla hiç kulak verme. Muziplik
ederek insanları güldürenlerle alakadar olma. Aksi halde, sen de onlar gibi,
ciddiyetsiz, hafif meşrepli olursun.
Vaadinden dönme. Şuursuzca davranma. Gazap ve kızgınlıkla amel etme. Övünüp
kibirlenme. Kendini beğenme. Şımararak, gururlanarak yürüme. Hafif, basit
olanlarla, Hakkı tanımayanlarla, malını ölçüsüz savuran cahillerle düşüp
kalkma.
Ahirete hazırlanmak hususunda gevşeklik tembellik gösterme. Günlerini,
başkasına kızarak, onları azarlayıp lanet ederek ve gizlice sır, söz taşıyarak,
herkesin gizli hallerini araştırarak geçirme. Kendisine müsamaha ederek veya
ondan korkarak zalimin zulmüne göz yumma. Ahirette göreceğin mükafatı, alacağın
sevabı, dünyada dünyalık olarak bekleme.
Şunu iyi bil ki, seni, emrin altında olanların işleriyle meşgul olmaktan men
eden şeylerin en süratlisi, en tesirlisi cimrilik ve hırstır. Mala karşı çok
haris olursan, çok toplayan ve az dağıtan, Allah için az veren veya hiç
veremeyen biri olursun. Böyle olunca, işlerinin pek azı düzgün olabilir. Emrin
altında olanlar, ancak mallarından elini çektiğin, üzerlerinden zulmü
kaldırdığın zaman seni severler. Dostlarının, dostluktaki samimiyetleri de
senin kendilerine olan iltifat ve ihsanların ile devamlı olur. Bunun için
cimrilikten çok sakın. İnsanoğlunun ilk defa cimrilik sebebiyle Rabbine isyanda
bulunduğunu hatırından çıkarma. İsyan eden, rezil ve perişan olmuş demektir.
Hak yolunda cömertlik yapmak, yolunu kolaylaştırır. Cömertliğin, kulların en
faziletli ibadetlerinden olduğunu unutma. Bunun için cömertliği, kendine huy
haline getir.
Vazifelilerin durumlarını incele. Maaşlarını da arttır. Böylece Hak teâlâ onların
ihtiyaçlarını gidermiş olur. Onların işleri de seninle kaim olur, kuvvet bulur.
Ayrıca bu davranışınla kalblerinin bağlılığı ve emrine itaatleri fazlalaşır.
Unutma ki, bir sultan; emri altında olanlara merhametli ve adaletli davranır,
onları koruyup gözetir, insaf, yardım, şefkat ve iyilikle muamele eder ve
kendilerine bolluk temin ederse, bu hali, saadet olarak ona kâfidir.
İyi bil ki, Allahü teâlâ indinde hiçbir şey, adaletle hükmetmek gibi değildir.
Çünkü adaletle hükmetmek, Allahü teâlânın öyle bir terazisidir ki, yeryüzündeki
bütün haller onunla tartılır.
Hükümde ve amelde adaletin kaim olması, bu terazi iledir. Böylece insanların
durumları düzelir. Yolların emniyeti sağlanır, mazlum hakkını alır, diğer
insanlar da haklarını kolayca alırlar. Böylece hayat güzelleşir. İtaat hakkı
ifa olunur. Yani herkes itaatkâr olur. Allahü teâlâ afiyet ve selamet ihsan
eder. Böylece din kaim olur, her tarafta dinimizin emir ve kaidelerine uyulur.
Allahü teâlânın emri hususunda çok dikkatli, pek hassas davran. Ayıp ve fesat
olan işlerden, iftiradan çok sakın. Suç sahiplerine, Allahü teâlânın emrettiği
cezaları ver. Aceleci olma. Başkalarını rahatsız etmekten, sıkıntı ve üzüntü
vermekten uzak ol. Rızkına kanaat eyle ki, gönlün rahat olsun. Gayretin,
çalışman kararlı, istikrarlı olsun. Tecrübelerinden istifade eyle. Sustuğunda
çok dikkatli, uyanık ol! Konuştuğun zaman, doğruyu söyle.
Hasma karşı insaflı ol. Şüpheli, tereddütlü hallerde dikkatli, ihtiyatlı, yavaş
hareket eyle. Bir şeyin deliline iyice ulaş, delili iyi tespit et ki, hükmün
kesin ve sağlam olsun. Birini cezalandırman gerekirse, herhangi bir himaye,
müsamaha ve ayıplayıcının ayıplama ihtimali, ceza vermene mani olmasın. İyi
tespit et, acele etme. Temkinli davran. Dikkatli bak, kontrol eyle. Tedbirli ol
ve iyi düşün. Gördüklerinden ibret al.
Rabbine karşı tevazu üzere bulun. İdaren altında bulunanların hepsine yumuşak
muamele eyle. Nefsine, Hakkı hakim kıl. Haksız yere, haram olarak kan akıtmaya
kalkma. Çünkü bu, Allah katındaki suçların büyüklerindendir.
İyi bil ki, sen vali tayin edilmekle, idaren altında bulunan, kendilerinden
mesul olduğun insanların hazinedarı, koruyucusu ve gözetleyicisi oldun. Bu
vazifelerinden dolayı, idaren altında bulunanlara, korunup gözetilenler
manasına raiye denilmiştir. Çünkü sen onları gözetirsin ve başlarında
bulunursun.
Onlara bir memur tayin edeceğin zaman, görüş, tedbir ve tecrübe sahibi, işinin
ehli, idareciliği bilen, namuslu, dürüst kimseleri tayin et. Zira bu, sana
dayanan, üzerine aldığın vazifenin icabı olarak yerine getirilecek
haklardandır. Hiçbir meşguliyet seni, bu vazifelerden alıkoymasın ve hiçbir
mani seni bu işleri yapmaktan uzak tutmasın.
Bütün bu nasihatlere riayet edersen, beğenilen, düşmanların gözünde bile
adaletinden razı olunan; bütün işlerinde, adalet, kuvvet, tedarik sahibi
kıymetli bir idareci olursun. O halde, bu hususları yerine getirmeye gayret
eyle ve hiçbir şeyi buna tercih eyleme ki, Allahü teâlânın izni ile işinin
sonunda övülmeye layık olasın.
İdaren altında bulunan yerlere vazifelendirdiğin kimselerin çalışmaları, hal ve
gidişatları hakkında sana malumat yazıp bildirecek emin kimseler gönder.
Böylece vazifelendirdiğin memurların çalışmalarını takip et. Memurlarına bir iş
buyurmak gerekince, istediğin işin sonunu iyi düşün. Şayet bu işin akıbetinde,
selamet, emniyet ve afiyet görürsen ve bu işten güzel netice, nasihat, iyi
karşılık umarsan, yap. Aksi halde vazgeç. O iş hakkında, ilim ve basiret
sahiplerine danış. Kişi sonunu düşünmeden bir iş yapmaya kalkarsa, kendisini
tehlikeye attığı gibi işleri de bozulabilir. Bu sebeple her işinde ihtiyatlı
ol.
Bugünkü işini, yarına bırakma! Kendi işini kendin yapmaya çalış. Yarınki günde
karşılaşacağın işler ve hadiseler, yarına bıraktığın işleri yapmana mani olur.
Bil ki, gün, geçtiği zaman, içindekileri de birlikte götürür. Bugünkü işini
yarına bırakırsan, yarına iki günlük işi biriktirmiş olursun. Bu ise seni çok
meşgul eder, sonra hiç birini yapamazsın. Ama her günün işini o günde yaparsan,
kendini ve bedenini rahatlatmış, sultanının işlerini de muhkem etmiş olursun.
İhtiyaç içerisinde bulunan hanelerin haklarını araştır. Geçim yüklerini üzerine
al, durumlarını düzelterek sıkıntıya düşmelerini önle. Bundan başka fakirlerin,
miskinlerin, durumunu sana kadar getirmeye muktedir olmayanların hakkını aramada
bizzat alakadar ol. Gizli meselelerini, sıkıntılarını öğren. Allahü teâlânın
izni ile hallerini düzelt. Hastaların barınıp tedavi görecekleri hastaneler
yap. Onlara iyi bakıp, hizmet edecek, şefkatli davranacak hizmetçiler ve
hastaları güzel muayene ve tedavi edecek tabipler tayin eyle!
İşlerin çokluğu sende bıkkınlık meydana getirmesin ve insanlarla meşgul olmana
mani olmasın. İnsanların yanına gelmelerine izin ver. Onlarla görüş,
kendilerine sakinlik göster. Merhamet kanatlarını aç. Sevindiğini onlara
göster. Bir şey istemekte ve konuşmakta kendilerine yardımcı ol. Onlara karşı
şefkatli, merhametli ve cömert ol. Verdiğini; üzmeden, başa kakmadan,
cömertlikle, gönül açıklığı ile ver ve karşılığını yalnız Allahü teâlâdan
bekle. Bu şekilde verilenlerin, Allahü teâlânın izniyle çok kârlı, kazançlı bir
ticaret olduğunu bil.
Gördüğün dünya işlerinden ve senden önce, geçmiş asırlarda yaşayan helak olmuş
milletlerdeki başkan ve hükümdarların hallerinden ve akıbetlerinden ibret al.
Sonra dininin hükümlerine uyarak, dininin ve kitabının kaim olası için gayret
edip, her halinde Allahü teâlânın emrine sımsıkı sarıl. Bunlara mugayir ve
Allahü teâlânın gazabına sebep olan şeylerden uzak dur.
Haramdan mal toplama ve malını israf ile harcama. Sık sık âlimlerin meclislerinde
bulun, onlarla istişare et ve kendileri ile beraber ol. Tek arzun; Hak teâlânın
emirlerine tâbi olmak ve bunu yaymaya çalışmak, işlerin iyilerini, yüksek
olanlarını tercih etmek olsun. Beraber olduğun kimselerin senin nazarında en
kıymetlisi, sende gördüğü bir kusuru, çekinmeden, tenha bir yerde sana
söyleyebilen kimse olsun. Böylelerinin sana olan samimiyeti, muhabbeti elbette
yapmacık ve gösteriş değildir.
Yaptığın iyiliği başa kakma. Bütün işlerinde Allahü teâlâdan yardım iste ve
hayırlı kılmasını dile. Muhakkak ki, Allahü teâlâ doğru ile ve doğru olanlarla
beraberdir. Hal ve gidişatın; Allahü teâlânın rızasını kazanacak, Onun dinine
nizam olacak, dinine tâbi olanlara izzet ve şeref bahşedecek, millete adalet ve
sulh temin edecek şekilde olsun.
Allahü teâlâdan dilerim ki; doğru yolda bulunmanı ve muhafazanı güzel kılsın.
Muhakkak Allahü teâlâ kullarına yakındır ve onların dualarını kabul edicidir.