Takvanın dindeki önemi nedir?
Takva, Vera ve Zühd
CEVAP
Takva, Allah’a inanıp, Onun emir ve yasaklarına riayet etmek, yani Allahü
teâlâdan korkup haramlardan sakınmak demektir. Takva ehli şüpheli işlerden de
sakınırsa vera sahibi olur. Helal malın fazlasından, şüphelilere düşme korkusu
ile mubahların çoğunu terk etmeye ve dünya sevgisinden sakınmaya Zühd denir.
İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Dünyada felaketlerden, ahirette azaptan kurtulmak için iki şey gerekir.
Emirlere sarılmak ve yasaklardan sakınmak! Bu ikisinden en büyüğü, daha
lüzumlusu, ikincisidir ki, buna Vera ve Takva denir.
İnsanların meleklerden daha üstün olabilmesi, vera sayesindedir. Vera ve takva
üzere olmak, her şeyden daha lüzumludur. (m. 76)
Vera hakkında hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İmanın esası vera’dır.) [Hatib]
(Dinimizin direği vera’dır.) [Beyheki]
(Hiçbir şey, vera gibi olamaz!) [Tirmizi]
(Vera, amellerin efendisidir.) [Taberani]
(İman insanı vera sahibi yapar.) [Deylemi]
(Vera, şüpheli şeylerden kaçmaktır.) [Taberani]
(Dinimizdeki en hayırlı şey vera’dır.) [Hakim]
(Vera güzeldir, âlimlerde daha güzeldir.) [Deylemi]
(Dininiz ancak vera ile ayakta kalır.) [Mekt. Masumiye]
(Vera sahibi imamla kılınan namaz kabul olur, onunla oturmak ibadet, onunla
sohbet sadaka olur.) [Deylemi]
(Vera ehli imamla kılınan iki rekat namaz, vera’sızla kılınan bin rekattan
efdaldir.) [Ebu Nuaym]
(Şu üç şey bulunan kimsenin imanı kâmildir: Herkesle iyi geçinen güzel
ahlak, kendini haramlardan alıkoyan vera, cehlini örten hilm.) [Nesai]
(Farzları eda et ki, insanların en âbidi olasın, haramlardan kaç ki,
insanların en vera ehli olasın, Allahü teâlânın senin için yaptığı taksime razı
ol ki, insanların en zengini olasın.) [İbni Adiy]
Takva hakkında Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Cennet, takva sahipleri için hazırlanmıştır.) [Al-i İmran 133]
(Allah indinde en şerefliniz, takva ehli olanınızdır.) [Hücurat 13]
(Allah, ancak takva ehlinin [ibadetlerini] kabul
eder.) [Maide 27]
Peygamber efendimiz de buyuruyor ki:
(Takva, imanın elbisesidir.) [Deylemi]
(Takva, her hayrı içine alır.) [Ebu Ya'la]
(Takva ehli hesap vermeden Cennete girer.) [Taberani]
(Her şeyin esası vardır. İmanın esası da vera [takva]dır.) [Hatib]
(Üstünlük takva iledir. Başka bakımdan üstünlük yoktur.) [Taberani]
(Ahirette, Allahü teâlâya yakın olanlar, vera ve zühd sahipleridir.) [İbni
Lal]
(Zühd ile vera her gece kalbleri dolaşır, iman ve haya bulunan kalblere
yerleşir, böyle olmayan kalblerde durmaz, geçip giderler.) [İ. Gazali]
(İlmiyle amil olmayan âlim, vera’sı olmayan da abid olamaz. Zahid değilse
vera sahibi olamaz.) [Askeri]
Zühd ve zâhid nedir?
Sual: (Allahü teâlâ, zühd sahiplerini sever) deniyor. Zühd nedir?
CEVAP
Helâl malın fazlasından, şüphelilere düşme korkusuyla mübahların çoğunu terk
etmeye ve dünya sevgisinden sakınmaya (Zühd) denir. Zühd sahibine
de (Zâhid) denir.
Zühd üç türlüdür:
1- Câhilin zühdü, haramlardan uzaklaşmak,
2- Âlimlerin zühdü, helâl olanların fazlasından sakınmak,
3- Âriflerin zühdü, Allahü teâlâyı unutturan her şeyi terk etmektir. (İmam-ı
Ahmed)
Bir hadis-i şerif:
(Zühd, Allah’ın sevdiğini sevmek, sevmediğini de sevmemek ve dünyanın
helâlinden de sakınmaktır. Zira dünyanın helâline hesap, haramına azap vardır.
Kendine acıdığı gibi, bütün Müslümanlara da acımak, haram sözden kaçtığı gibi
faydasız sözden de kaçınmak, çok mal ve ziynetten ateşten kaçar gibi kaçmak ve
dünyada emelini kısa tutmak zühddür.) [Deylemî]
Hazret-i Ali, (İlim, insanı Allah’ın emrettiği şeylere götürür, zühd ise o
şeylere erişilmesini kolaylaştırır) buyuruyor. İki hadis-i şerif:
(Âhirette, Allahü teâlâya yakın olanlar, vera ve zühd sahipleridir.) [İbni
Lal]
(Zühd ile vera, her gece kalbleri dolaşır, iman ve hayâ bulunan kalblere
yerleşir, böyle olmayan kalblerde durmaz, geçip giderler.) [İ. Gazâlî]
İmam-ı Rabbânî hazretleri, (İnsanların en akıllısı zâhiddir. Çünkü o dünyaya
gönül bağlamaz) buyuruyor. Birkaç hadis-i şerif:
(Allahü teâlâ, bir kula hayır murad ettiğinde onu dinde fakih, dünyada zâhid
kılar ve ona ayıplarını görecek basiret verir.)[Beyhekî]
(Dünyayı sevmek, bütün hataların başıdır. Dünyadan sakınan, zâhiddir.) [Beyhekî,
İbni Ebid-dünya, Hâkim, İ. Süyûtî]
(Mütevazı olmayan zâhid olamaz.) [Taberânî]
(Dünyada zâhid olanı görürseniz, ona yaklaşın, çünkü o hikmet saçar.) [Ebu
Ya'lâ]
(Allah’ın ve herkesin beni sevmesi için ne yapayım?) diye soran birine,
Peygamber efendimiz, (Dünyadan elini çekip zâhid olursan, Allahü teâlâ,
seni sever. Halkın elindekilere karşı zâhid olursan [Kimsenin malında
gözün olmazsa], insanlar da seni sever) buyurur. (İbni Mâce)
Zâhid âlimin iki rekât namazı, zâhid olmayanın ömür boyu kıldığı namazdan daha
sevabdır. (Berîka)
Haramdan, şüphelilerden sakınmak
Sual: Takva ne demektir ve takva sahibi olmak için nelere dikkat etmek
gerekir?
Cevap: Şüphelilerden sakınmaya Vera, haramlardan
sakınmaya ise Takva denir. Şüpheli olmak korkusu ile
mubahların çoğunu terk etmeye de Zühd denir. Hadîka sonunda
diyor ki:
“Zamanımızda vera ve takva sahibi olmak güçleşti. Şimdi, kalbini, dilini ve
bütün uzuvlarını haramlardan koruyan, insanlara, hayvanlara haksız olarak
zulmetmeyen, ücretsiz olarak bir iş yaptırmayan ve herkesin elindeki malı onun
helal mülkü bilen kimse, takva sahibi olur. Bir kimsenin elindeki malın
gabedilmiş, çalınmış, faiz, kumar, rüşvet, zulüm, hıyanet ile alınmış haram malın
kendisi olduğu bilinmedikçe, mallarını bu yollardan edinmekte olduğu bilinse
dahi, elindeki bu malın onun helal mülkü olduğunu kabul etmek lazımdır. Bunu
verince, mülk-i habis ise de, almak caiz olur. Verilenin haram mal olduğu
bilinirse, bunu ondan hiçbir suretle almak caiz olmaz.” Kâdîhân fetvâsında
diyor ki:
“Zamanımızda, şüpheli maldan sakınmak imkânsız oldu. Şimdi, Müslümanların,
haram olduğunu iyice bildiği şeyden sakınmaları vacibdir.” Şimdi ise, iş daha
güç oldu. Çünkü hadis-i şerifte;
(Her yıl, kendinden önceki yıldan daha kötü olacaktır) buyuruldu.
Bunun için, bugün vera ve takva, kalbi, dili ve bütün uzuvları haramdan
korumak, insanlara zulüm yapmamak, insanlara ve hayvanlara işkence yapmamak,
işçinin ücretini hemen vermek ve gönül rızası olmadan talebesine bile iş
yaptırmamaktır.