Tedbirli olmak
Tedbirli olmak
Sakınılması gereken her şeyde işi sağlam tutmayı elden bırakmamalıdır! Eğer sakınılması gereken şeylerin zararından kurtulursan, sakınmış olman sana hiçbir zarar ve eksiklik getirmez. Ama tedbir ve sakınmayı terk etmesiyle ortaya çıkan zararlardan kişiye eksiklik gelir. İşi sağlam tutmanın en ileri derecesi, bütün insanlara peşinen güvenmemek ve bazı ihtimallere yer ayırarak hareket etmektir.
İdareci; yardımcıları arasına yalancı, sahtekâr ve düzenbazları karıştırmamalıdır. Yalancının her işi yalan olur. Kötü kişiler de tabiatları gereğince bu çirkin hallerini terk edemez. Böylelerinin, idareye alınması büyük tehlikeler doğurur.
Yalancı ve kötü kişilerin ıslahı mümkün olmayacak kadar zordur. Bunlar maymuna benzer. Maymun güzelleşsin diye ne kadar iyi bakılsa, çirkinliği o kadar artar!
İdareye sızmış olan kötü kişiler de bunun gibidir. Ne kadar terbiye edilirse edilsinler fayda vermez, kötülükleri ve yalancılıkları daha da artar.
Elemanların maaşı, ne çok az, ne de çok fazla olmamalıdır. Çünkü çoğu şımartır; azı düşmanlık doğurur.
Tehlikeye sebebiyet veren üç şey:
1- İdarecinin nefsani arzusunun aklına galip gelmesi.
2- Yardımcıların birbirini çekememesi. Çünkü haset, değişik görüşlere sebep olur. Yani birinin görüşü, doğru olsa da, sırf haset yüzünden kabul görmez.
3- Elemanların hizmetten yüz çevirmeleri.
Hazret-i Osman, Mısırlı fellahlar tarafından kuşatılınca: “Bir sadık dost, kuşatmanın sebebini açıklasa!” der. Ensar’dan bir zat, “Ey müminlerin emiri! Ben açıklayayım. Sizin millete tam güveniniz, yumuşaklığınız, aşırı müsamahanız, isyancılara cüret verdi.
Fitneyi uyandırıp isyana sürükleyen iki sebep vardır:
1- İleri gelenlerin idareye kinleri.
2- Herkese karşı yumuşak davranılması.”
Hizmetkârlardan biri, takdire layık bir hizmet yaptığı zaman, anında takdir görmesi ve onun semeresinin kendisine ulaşması lazımdır. Zaruretsiz kusur işleyen kimseye kabahati nispetinde ceza vermek lazımdır ki, hizmete rağbet artsın.
Tahsildarların halinden gafil olunmamalıdır. Tâ ki, uygunsuz iş yapar veya müşteriden fazla bir şey alırsa, geri almalı; müşteriye zulmeden memurun da işine son verilmelidir. Böylece cihan mamur kalır; padişah uzun ömürlü olur; hazine dolu kalır ve bu iş, öteki memurların zulüm yapmamalarına bir ders olur.
Yaşlı ve tecrübelilere hürmet etmek, herbirini uygun bir makama yerleştirmek lazımdır. Yükselen kimseler, o makama gelinceye kadar, çeşitli tecrübelerden geçmiş ve birçok sıkıntı çekmiş olmalıdır. Sıkıntı çekmemiş ve tecrübesi olmayan kimselerin yüksek makamlara gelmesi isabetli olmaz.
Hata yapan eleman, herkesin gözü önünde azarlanırsa haysiyet kırıcı olur. Artık ne kadar iyilik edersen et, o kırgınlığı telafi etmek mümkün olmaz. Hata yapan elemanı, gizlice çağırmalı, “şunu yaptın, biz kendi yükselttiğimizi alçaltmamak için seni affettik. Bundan sonra dikkat et” demek daha uygun olur.
İdareci; yardımcıları arasına yalancı, sahtekâr ve düzenbazları karıştırmamalıdır. Yalancının her işi yalan olur. Kötü kişiler de tabiatları gereğince bu çirkin hallerini terk edemez. Böylelerinin, idareye alınması büyük tehlikeler doğurur.
Yalancı ve kötü kişilerin ıslahı mümkün olmayacak kadar zordur. Bunlar maymuna benzer. Maymun güzelleşsin diye ne kadar iyi bakılsa, çirkinliği o kadar artar!
İdareye sızmış olan kötü kişiler de bunun gibidir. Ne kadar terbiye edilirse edilsinler fayda vermez, kötülükleri ve yalancılıkları daha da artar.
Elemanların maaşı, ne çok az, ne de çok fazla olmamalıdır. Çünkü çoğu şımartır; azı düşmanlık doğurur.
Tehlikeye sebebiyet veren üç şey:
1- İdarecinin nefsani arzusunun aklına galip gelmesi.
2- Yardımcıların birbirini çekememesi. Çünkü haset, değişik görüşlere sebep olur. Yani birinin görüşü, doğru olsa da, sırf haset yüzünden kabul görmez.
3- Elemanların hizmetten yüz çevirmeleri.
Hazret-i Osman, Mısırlı fellahlar tarafından kuşatılınca: “Bir sadık dost, kuşatmanın sebebini açıklasa!” der. Ensar’dan bir zat, “Ey müminlerin emiri! Ben açıklayayım. Sizin millete tam güveniniz, yumuşaklığınız, aşırı müsamahanız, isyancılara cüret verdi.
Fitneyi uyandırıp isyana sürükleyen iki sebep vardır:
1- İleri gelenlerin idareye kinleri.
2- Herkese karşı yumuşak davranılması.”
Hizmetkârlardan biri, takdire layık bir hizmet yaptığı zaman, anında takdir görmesi ve onun semeresinin kendisine ulaşması lazımdır. Zaruretsiz kusur işleyen kimseye kabahati nispetinde ceza vermek lazımdır ki, hizmete rağbet artsın.
Tahsildarların halinden gafil olunmamalıdır. Tâ ki, uygunsuz iş yapar veya müşteriden fazla bir şey alırsa, geri almalı; müşteriye zulmeden memurun da işine son verilmelidir. Böylece cihan mamur kalır; padişah uzun ömürlü olur; hazine dolu kalır ve bu iş, öteki memurların zulüm yapmamalarına bir ders olur.
Yaşlı ve tecrübelilere hürmet etmek, herbirini uygun bir makama yerleştirmek lazımdır. Yükselen kimseler, o makama gelinceye kadar, çeşitli tecrübelerden geçmiş ve birçok sıkıntı çekmiş olmalıdır. Sıkıntı çekmemiş ve tecrübesi olmayan kimselerin yüksek makamlara gelmesi isabetli olmaz.
Hata yapan eleman, herkesin gözü önünde azarlanırsa haysiyet kırıcı olur. Artık ne kadar iyilik edersen et, o kırgınlığı telafi etmek mümkün olmaz. Hata yapan elemanı, gizlice çağırmalı, “şunu yaptın, biz kendi yükselttiğimizi alçaltmamak için seni affettik. Bundan sonra dikkat et” demek daha uygun olur.