Tevbe-istigfar nedir, nasıl yapılır?
Tevbe istigfar nasıl yapılır
CEVAP
İstigfar etmek, estagfirullah demektir. Tevbe, haram
işledikten sonra, pişman olup, Allahü teâlâdan korkmak, bir daha yapmamaya
azmetmek, karar vermektir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Tevbe, günahtan sonra o günahı bir daha yapmamaktır.)[İ.Ahmed]
Günahtan hemen sonra tevbe etmek farzdır. Tevbeyi geciktirmek de büyük
günahtır. Bunun için de, ayrıca tevbe etmek gerekir. Kur'an-ı kerimde mealen
buyuruluyor ki:
(Allah’a tevbe edin!) [Nur 31]
(Allahü teâlâ, tevbe edenleri sever.) [Bekara 222]
(Allah’a tevbe-i nasuh yapınız!) [Tahrim 8]
Nasuh kelimesine 23 mana verilmiştir. Bunlardan en meşhuru günahlara pişman
olup, istigfar etmek ve bir daha işlememeye karar vermektir. Nasuh tevbesinin ne
olduğunu soran zata Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Tevbe-i nasuh, günahkârın işlediği günahtan pişman olması, Allah’tan
mağfiret dilemesi, bir daha böyle bir günah işlememesi demektir.) [Beyheki]
İstigfarın fazileti çok fazladır. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(İstigfar okuyunuz! İmdadınıza yetişirim.) [Hud 52]
Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, günah işleyip pişman olanı, istigfar etmeden önce
affeder.) [Taberani]
(Küçük günahlarda ısrar edilirse küçük kalmaz. Büyük günahlara istigfar
edilirse büyük kalmaz.) [Deylemi]
(İstigfar eden, günde 70 defa aynı günahı işlese ısrar etmiş sayılmaz.) [Tirmizi]
(Günde 70 defa istigfar edenin, 700 günahı affolur.) [Beyheki]
(İstigfara devam edeni, Allahü teâlâ, dertlerden, sıkıntılardan kurtarır.
Ummadığı yerden rızıklandırır.) [Nesai]
(Bir mümin günah işleyince, melek üç saat bekler, eğer o kimse istigfar ederse,
o günahı yazmaz.) [Hakim]
(Günahınız çok olup göklere kadar ulaşsa, pişman olunca, Allahü teâlâ,
tevbenizi kabul eder.) [İbni Mace]
(Günahlar kalbi paslandırır, karartır. Kalblerin cilası ise istigfardır.) [Beyheki]
(Derdinizi ve devasını bildireyim. Derdiniz, günahlar, devası da
istigfardır.) [Hakim]
(Bir günahkâr, istigfar eder, sonra bu günahı tekrar yapar, sonra istigfar
eder. Üçüncüde yine yapar, yine tevbe ve istigfar ederse, dördüncü defa
yapınca, büyük günah yazılır.) [Deylemi]
(Günaha devam edip, dili ile istigfar eden, Rabbi ile alay etmiş
sayılır.) [Beyheki]
(Herkes günah işler. Fakat günahkârların en iyisi tevbe edendir.) [Hakim]
(Günahına pişman olup abdest alıp, namaz kılanı ve günahı için istigfar edeni,
Allahü teâlâ affeder.) [Nesai]
(Kıyamette, amel defterinde çok istigfar bulunana müjdeler olsun!) [Beyheki]
Peygamber efendimiz, (“Estagfirullahelazim
ellezi la ilahe illa hüverrahmanürrahim el-hayy-ül-kayyumüllezi la-yemutü ve
etubü ileyh Rabbigfir li” istigfarını 25 defa okuyanın, odasında,
ailesinde, evinde ve şehrinde kaza, bela olmaz) buyurdu. Bunu ayrıca
her sabah ve akşam da üç kere okumalıdır. [Günde 25 kere okunmalı, ayrıca sabah
ve akşam üçer kere okunmalı] Âlimlerin çoğu, talebelerine ve evlatlarına bunu
okumalarını tavsiye etmişler, çok faydasını görmüşlerdir. Bu nimetlere
kavuşabilmek için Ehl-i sünnet itikadında olmak ve dinimizin emir ve
yasaklarına riayet etmek şarttır. İtikadı bozuk olanın, bid'at ehlinin okuması
fayda vermez. (Mearicülhidaye)
Ehl-i sünnet itikadında olmak, kul haklarını ve kazaya kalan farzlarını
ödemek ve haramlardan vazgeçmek şartı ile Cuma günü sabah namazından önce,
aşağıdaki duayı okuyanın bütün günahlarının affedileceği hadis-i şerifle
bildirildi. Dua şudur:
(Estagfirullahelazim
ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyume ve etubü ileyh.) [Ramuz]
Günaha pişmanlık
Tevbe istigfardan önce yapılmalıdır! Tevbe çirkin şeyi bırakıp güzel olana
dönmek demektir. İstigfar, günahın çirkinliğini görüp, ondan yüz çevirdikten
sonra, mağfiret talep etmektir. Hadis-i şerifte (Pişmanlık tevbedir) buyuruldu.
(Hakim)
Yapılan günahları her hatırlayışta istigfar etmelidir! Günahları hatırladıkça
istigfara devam edilirse, geçmiş günahlar affolur.
Tevbe edebilmek, Hak teâlânın büyük nimetlerinden biridir. Günah işleme korkusu
ile tevbeyi asla geciktirmemelidir! Çünkü, hadis-i şerifte (Sonra
yaparım diyenler helak oldu) buyuruldu. Yani tevbeyi ve diğer iyi
işleri geciktirenler, bu günün işini yarına bırakanlar, aldandı, ziyan
etti. (İ.Gazali)
Günah, kulun yanında küçük ve kıymetsiz görününce, Allahü teâlâ katında büyük
olur. Kul küçük günahı büyük görünce, o günah Allahü teâlânın katında küçülür.
Mümin, iman ve marifetiyle küçük günahları da büyük görür. Her günah işleyişte
kalbi sızlar. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Mümin, günahını dağ gibi görüp, üstüne düşeceğinden korkar. Münafık ise,
burnunun üzerine konan ve hemen uçacak sinek gibi görür.) [Buhari]
Günah işlediğini bilmek
Şu halde, günah işlediğini bilmek büyük nimettir. O kişinin mümin olduğunu
gösterir. Allahü teâlânın hakkı olan günahları için tevbe etmeli, pişmanlık ve
üzüntü duymalı, günahı terk etmeli, kefaret olması için çok sevap işlemelidir!
Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Günah işlediğin zaman, karşılığında onu mahvedecek sevap işle!) [İ.Gazali]
Kul hakkının kefareti için, hak sahiplerine iyilik ve dua etmelidir! Hak sahibi
ölmüş ise, o kimseyi rahmetle anmalı, çoluk çocuğuna ve vârislerine ihsanda
bulunmalıdır! Günahları için istigfara devam etmelidir! Hadis-i şerifte
buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, istigfara devam edeni, her sıkıntıdan kurtarır, her darlıkta
bir genişlik verir ve ummadığı yerden rızıklandırır.)[Nesai]
Bir kimse günah işleyince, Allahü teâlânın bu günahı işlerken gördüğünü bilse,
Allahü teâlâ, kulunun kendisini hatırlaması sebebiyle günahını affeder. Hadis-i
şerifte buyuruldu ki:
(İşlediği günahı, Allahü teâlânın bildiğine inanan, günahına tevbe etmese
bile, Allahü teâlâ onu affeder.) [Taberani]
İşlediği günahı, Allahü teâlânın bildiğine inanan kimse, Allah’a inanıyor
demektir. Allahü teâlâya inanan kimse de günah işleyince, günahını Allahü teâlâ
gördüğü için utanır ve ister istemez pişmanlık duyar. Pişmanlık ise tevbedir.
Tevbe eden kimseyi de Allahü teâlâ affeder. Hadis-i şeriflerde buyuruldu
ki:
(Ya Rabbi, iyilik edince müjdelenen, kötülük edince istigfar edenlerden
eyle.) [Buhari]
(Yatağa girince, 3 defa "Estagfirullahelazim
ellezi la ilahe illa huv el-hayyel- kayyume ve etubü ileyh" diyenin
günahları, deniz köpükleri kadar çok olsa da, affolur.) [Tirmizi]
("Rabbim, seni noksan sıfatlardan tenzih ederim. Kötü işlerde bulundum.
Senden başka günahımı affedecek yoktur. Beni affet!" diyenin karıncalar
sayısınca günahı olsa, Allahü teâlâ affeder.) [Beyheki]
(Ey kullarım, koruduklarım hariç, hepiniz günahkârsınız, benden mağfiret
dileyeni bağışlarım. Mağfiret etmeye kadir olduğuma inananı affederim.) [Tirmizi]
(Günahtan korunmayanı Allahü teâlâ da [dünya ve ahirette
felaketlerden] korumaz.) [İ.Huzeyme]
(Müminler için, her gün 25 defa, istigfar okuyanın kalbinden kin, hile ve haset
çıkar. İsmi evliyalar arasına yazılır. Ona bütün müslümanlar sayısınca, sevap
verilir. Kıyamette bütün müminler, "Ya Rabbi, bu kulun bizim için istigfar
okudu. Sen de onu affet!" derler.)
Müminler için istigfar:
(Allahümmağfir-li
velivalideyye veli üstaziyye velil-müminine vel-müminat, vel-müslimine
vel-müslimat, el-ahya-i minhüm vel-emvat, birahmetike ya erhamerrahimin.) [Miftah-ün-necat]
Günah işlemeye devam eden kimse unutkan olur, ahmaklaşır, aklı da azalır. Hadis-i
şerifte buyuruldu ki :
(Günah işleyenin bir aklı gider, bir daha geri dönmez.) [İ.Gazali]
Günahların hepsi Allahü teâlânın emrini yapmamak olduğundan büyüktür. Bir
hadis-i şerifte, (Çok az bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve
insanların [nâfile] ibadetleri toplamından daha iyidir) buyuruluyor.
Her günah, Allahü teâlâya isyan olduğundan, büyüktür; fakat bazısı, bazısına
göre küçük görünür. Bir küçük günahı yapmamak bütün cihanın nafile
ibadetlerinden daha sevabdır, çünkü nafile ibadet yapmak farz değildir.
Günahlardan kaçınmaksa farzdır. (Rıyad-un-nasıhin)
Günahı küçük görmek
Günahların bazısı, bazısına göre küçük görünse de, Allahü teâlânın
emirlerini yapmamak olduğu için hepsi de büyüktür. Çünkü Allahü teâlânın gazabı
günahlar içinde gizlidir. Hadis-i şerifte, (Küçük günaha devam
edilirse, büyük olur) buyuruldu. Küçük görülen günah büyür. Hadis-i
şeriflerde buyuruldu ki:
(Günahların küçük görüneninden sakının! Bunlar toplanınca sahibini helak
eder. Bu şuna benzer ki, bir kavim bir vadiye iner, çerçöp, odun ne bulurlarsa
toplayıp getirirler. Böylece koca bir yığın olur. Bunu yakıp ateşinde
ekmeklerini pişirirler. İşte küçük görünen günahlardan hesaba çekilen de helak
olur.) [Taberani]
(Hep günah işleyenin kalbi mühürlenir, artık sevap işleyemez olur.) [Bezzar]
(Bir kimse, günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta hasıl olur. Eğer
tevbe ederse, o leke silinir. Tevbe etmeyip tekrar günah işlerse, o leke büyür
ve kalbin tamamını kaplar, kalb, kapkara olur.) [Harâiti]
Biri, 2-3 defa (Vay günahlarım) deyince, Resulullah efendimiz, (Allahümme
mağfiretüke evseu min zünubi ve rahmetüke erca indi min ameli diye dua
et) buyurup, o kişiye üç defa tekrarlattıktan sonra (Allah seni
affetti) buyurdu. (Hakim)
Yukarıdaki duanın tercümesi şöyle:
(Allah’ım, benim günahlarıma göre senin rahmetin çok fazladır. Ben amelime
güvenmiyor, senin rahmetini ümit ediyorum.)
Günahlarına tevbe eden, pişman olan kimsenin kul borçları, namaz, oruç gibi
kazaları hariç, günahları affolur. Borçlarını ödemeli veya helalleşmelidir!
Kazalarını da bir an önce bitirmelidir!
Hazret-i Bera’ya "Kendinizi elinizle, tehlikeye atmayın" âyeti
düşmanla karşılaşıp şehit düşene kadar savaşan kimse hakkında mıdır?" diye
sorulunca; Hazret-i Bera, (Hayır! Bir günah işleyip sonra da Allah onu
bağışlamaz diyen hakkındadır) dedi. (Hakim)
Hasan-ı Basri hazretlerine biri kıtlıktan şikayet etti. Başka biri fakirlikten,
diğer biri de çocuğunun olmadığından şikayette bulundu. Hepsine de istigfar
etmesini tavsiye etti. Daha başka insanlar da çeşitli konularda sual ettiler.
Onlara da istigfar etmelerini tavsiye etti. Sebebini sorduklarında, Nuh suresi
10,11 ve 12. âyet-i kerimesini okudu.
Eshab-ı kiramdan bir zat, çocuğu olmayan birine istigfara devam etmesini
söyledi. O kimse günde yedi yüz defa istigfar ederdi. Nihayet bu şahsın on
çocuğu oldu.
Bütün günahları affolur
Sual: Hadis-i şeriflerde, bazı duaları okuyanın ve bazı ibadetleri
yapanın bütün günahlarının affedileceği bildirilmiş. Bunlara büyük günahlar da,
dahil midir?
CEVAP
Genelde, bütün günahlardan kasıt, küçük günahlardır. Büyük günahların
affedilmesi için ayrıca tevbe etmek, kul hakkı varsa, hak sahipleri ile
helalleşmek gerekir. Namaz, oruç gibi, farz ibadetler terk edilmiş ise, hem
tevbe istigfar etmek, hem de, bunları kaza etmek gerekir.
Kadir gecesini ihya edenin, Ramazan orucunu tutanın, haccı kabul olanın,
günahları affedilirse de, namaz, oruç ve kul borçları ödenmiş olmaz. Bunları
kaza ederek, borçtan kurtulması gerekir.
Günahı hatırlayınca
Sual: Büyük bir günah işledik. Sonra tevbe ettik. O günahı
hatırlayınca, yine istiğfâr gerekir mi?
CEVAP
Her hatırlayışta istigfar gerekir.
Tevbe için namaz
Sual: Tevbe etmek için illa 2 rekat namaz kılıp mı tevbe etmeliyiz?
CEVAP
Namaz kılma mecburiyeti yoktur. Namaz kılıp dua ederek Allahü teâlâya
sığınmak iyi olur. Pişman olmak tevbedir.
Açıkça işlenen günah
Sual: Açıkça işlenen günahın tevbesi de açıkça yapılmazsa, bu tevbe
sahih olmaz mı?
CEVAP
Sahih olur. Tevbenin sahih olması için, açıkça yapılma şartı yoktur, fakat
açıkça yapılmazsa o günahı işlediğini bilenler, o kimseye, günaha devam ediyor
diye suizan edebilir. Bunun için, açıkça işlenen günahın tevbesini de, mümkünse
açıkça yapmalı, günahımızı bilenlere, artık o günahı bıraktığımızı
duyurmalıyız. Duyurulmasa da, tevbe yine sahih olur.
Tevbesini duyurmak
Sual: Açıktan işlenen günahın tevbesini mutlaka açıktan yapmak gerekir
mi? (Ben şu günahı işliyordum, tevbe ettim) denirse, duymayanlara da duyurmuş
olmaz mıyız?
CEVAP
Açık yapıldı diye, her günahın tevbesini açıktan yaparak, günahını
başkalarına da duyurmak doğru olmaz. İki hadis-i şerif meali şöyledir:
(Günah işleyen, günahını kimseye söylemesin, onu örtsün ve tevbe etsin!) [Beyheki]
(“Gece şu günahları işledim” diye söylemek, günahı açıkça işlemekten
sıkılmamak demektir. Rabbi gece suçunu örtmüşken, sabah Allah’ın kapattığı bu
örtüyü kaldırmamalıdır.) [Buhari]
Tevbeyi açıktan yapmak gerekir demek, o günahı işlerken görenlere ve o günahı
işlediğini bilenlere tevbeyi duyurmak demektir, yoksa bilmeyenlere de duyurmak
demek değildir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Gizli işlediğin günaha gizli, açık işlediğin günaha açık tevbe et!)[Taberani]
İstigfar etmek
Sual: (Ölmüşleriniz için istigfar edin) deniyor. Ölü için nasıl
istigfar edilir? İstigfar etmekle istigfar okumak ayrı mıdır?
CEVAP
Evet, ayrıdır. İstigfar okumak, Estagfirullah demek veya istigfar duasını
okumaktır. İstigfar etmek ise, hayır hasenat yaparak, günahların affına sebep
olmak demektir. Sevabı ölüler için, kurban kesmek, Kur’an okumak, cami ve çeşme
gibi hayır hasenat yapmak, istigfar etmek olur.
Bir kişi, (Ya Resulallah, ölmüş olan ana babamın günahlarının affı için ne yapmam
gerekir) dedi. Peygamber efendimiz, (Onlar için dua et, Kuran-ı kerim
oku ve istigfar et!) buyurdu. (Ey Oğul İlmihali)
İstigfar etmek, her çeşit hayır hasenat yapmak demektir.
Tevbenin duyurulması
Sual: Bir hoca, (Açık işlenen günahların tevbesinin de açık
yapılması şarttır. Açık yapılmazsa, tevbe edilmiş olmaz. Tevbe eden bir
zındığın, din aleyhine yazdığı kitapların yanlış olduğunu duyurması şarttır,
duyurmadan ölürse, kâfir olarak ölür) dedi. Tevbe eden niye kâfir
olarak ölüyor?
CEVAP
Tevbe eden, hiç günah işlememiş gibi olur. Doğrudan Cennete gider. Ama
tevbesini duyurmadığı için, biz onu yine zındık olarak bilip, (Zındık öldü,
Cehenneme gitti) dersek sorumlu olmayız. Aksine salih bir Müslüman, dinden
çıkıp kâfir olarak ölse, bunun dinden çıktığı ve kâfir olarak öldüğü
bilinmediği için, bu kişi için (Cennete gitti) dersek sorumlu olmayız. Çünkü
dinimiz zahire göre hüküm verir, kalblerini bilemeyiz. Her fırsatta
Müslümanlığın aleyhine konuşanlar, İslamiyet’e düşmanlığı ile ün kazananlar,
ölünce, (Belki tevbe etmiştir, tevbesini gizlemiştir) diyerek onları rahmetle
anmak caiz olmaz. Aksine, İslâmiyet'e büyük hizmetleri olan kimse, belki kâfir
olarak ölmüştür diye, onu kötülemek de caiz olmaz.
Açıktan işlenen günahın tevbesini mutlaka açıktan yapmak, (Ben şu günahı
işliyordum, tevbe ettim) demek gerekir diyenler de oluyor. Açık yapılsa da, her
günahın tevbesini açıktan yaparak, günahını başkalarına da duyurmanın günah
olduğu hadis-i şerifle de bildiriliyor. Sadece, günah işlediğimizi bilenlere,
bizi hâlâ o günahı işliyor sanmamaları için, tevbe ettiğimizi duyurmamız iyi
olur.
Mâ kerihallah
Sual: Bir arkadaş, (Estagfirullah min külli mâ
kerihallah) istigfarındaki kerihallah ifadesi için
doğrusu kerimallah olacak diyor. Doğrusu nedir?
CEVAP
Onun söylediği yanlıştır. Kerihallah tek başına kullanılmıyor. Bu istigfarın
mânası şöyledir:
(Ya Rabbi, beğenmediğin, razı olmadığın, kerih olan şeylerden birini yaptıysam,
beni affet! Yapmadıklarımı da yapmaktan koru!)
Ma kerihallah = Allah'ın kerih gördüğü beğenmediği şeyler demektir. Kerim demek
çok yanlıştır. O zaman mâna şöyle olur:
(Ya Rabbi, beğendiğin, razı olduğun, şerefli, kerim şeylerden birini yaptıysam,
beni affet! Yapmadığım şerefli işlerden beni koru!)
Görüldüğü gibi mâna çok değişiyor, çok tuhaf oluyor. Kesin bilmediği şey
hakkında hüküm vermek yanlış olur. Dinî konularda dikkatli olmaya çalışmalıdır.
Tevbesini duyurmak
Sual: (Gizli işlediğin günaha gizli, açık işlediğin günaha açık tevbe
et) hadisine uyarak açıktan işlenen günahın tevbesi açıktan yapılırsa,
günahımızı duymayanlara da duyurmuş olmaz mıyız?
CEVAP
Evet, herkese duyurulması uygun olmaz. Günahı başkalarına duyurmak
günahtır. İki hadis-i şerif:
(Günahı işleyen, günahını kimseye söylemesin, onu örtsün ve tevbe
etsin!) [Beyheki]
(“Gece şu günahları işledim” diye söylemek, günahı açıkça işlemekten
sıkılmamak demektir. Rabbi gece suçunu örtmüşken, sabah Allah’ın kapattığı bu
örtüyü kaldırmamalıdır.) [Buhârî]
(Tevbeyi açıktan yap) demek, (O günahı işlediğini bilenlerin, görenlerin, sana
suizan etmemeleri için, tevbeni sadece onlara duyur!) demektir, yoksa
(Bilmeyenlere de duyur) demek değildir. Aslında günahını bilenler uzaktaysa
veya bildirmenin faydası yoksa, onlara da duyurmak gerekmez.
Tevbeyi başkalarına duyurmak
Sual: Geçen gün bir vaiz, (Açıktan işlenen bir günahın
tevbesi açıktan yapılmazsa, o tevbenin faydası olmaz. Mesela, kurban kesen
Müslümanları teröristlerle bir tutan kadın, bu günahına gizli tevbe etse de
faydasızdır. Gizli işlenen günahın tevbesi de açıktan yapılmaz) dedi.
Açıktan işlenen günahın tevbesi gizli yapılırsa, sahih olmaz mı? Bir kimse de
gizli işlediği günahına alenen tevbe etse niye sahih olmuyor?
CEVAP
Elbette sahih olur. (Gizli işlediğin günaha gizli, açık işlediğin
günaha açık tevbe et!) ifadesi hadis-i şeriftir. Bu hadis-i
şerif, gizli işlenen günahın tevbesi gizli olmazsa sahih olmayacağını
göstermiyor. (Gizli işlediğiniz günahları kimseye duyurmayın)
demektir. Günahı duyurmak da ayrıca günahtır.
Açıktan işlenen günahın tevbesini gizli yaparsak, hiç kimse, bizim o günaha
tevbe ettiğimizi bilmez. Bizi hep o günahı işliyor zanneder. Müslümanları bu
zandan kurtarmak için, işlediğimiz o günahı bilenlerin yanında tevbe ettiğimizi
onlara bildirmek gerekir. Yoksa tevbe edip, kimseye duyurmasak da, tevbemiz sahih
olur.
Kâfir olarak bilinen biri, Müslüman olsa, Müslümanlığını hiç duyurmasa,
insanlar onun Müslüman olduğunu bilmez. Cenaze namazını kılmaz, Müslüman
mezarlığına koymaz. Müslüman olduğunu duyurması, Müslümanların kendisine
Müslüman muamelesi yapması içindir. Yoksa tevbesinin, imanının makbul olması
için değildir.