Vahşî
Vahşî
Yalancı peygamber Müseyleme’yi öldüren sahabî.
Vahşî, Hazret-i Hamza’nın Bedir savaşında öldürdüğü Tuayme’nin kardeşinin oğlu
olan Cübeyr bin Mutim’in kölesi idi. Habeşli olduğu için, el ile ok ve mızrak
atmakta usta idi. Uhud savaşında, Cübeyr buna demişti ki:
- Hamza’yı öldürürsen seni azat ederim!
Daha o zamanlar müslüman olmakla şereflenmemiş olan Ebu Süfyan’ın hanımı Hind
de, babasının ve amcasının intikamı için, Vahşî’ye mükâfat vâd etmişti.
Niçin lanet etmiyorsunuz?
Vahşî, Uhud’da taş arkasına pusuya girip, yalnız Hazret-i Hamza’yı gözetirdi.
Hazret-i Hamza sekiz kâfiri öldürüp, saldırırken, Vahşî mızrağını atarak, onu
şehit etti. Sonra, gidip durumu Hind’e haber verdi. Hind sevinip üzerindeki
zinetlerin hepsini Vahşî’ye verdi. Daha da vereceğini söyledi.
Uhud savaşında Peygamberimiz birkaç kâfire bedduâ etmişti. “Vahşî’ye niçin
lanet etmiyorsun” dediklerinde, buyurdu ki:
- Miracda, Hamza ile Vahşî’yi kolkola, birlikte cennete girerlerken
görmüştüm!
Hicretin sekizinci yılında, Mekke fethedildiği gün, Vahşî, Mekke’den kaçtı. Bir
zaman uzak yerlerde kaldı. Sonra pişman olup, Medine’de mescide gelip, selam
verdi. Resulullah efendimiz selamını aldı. Vahşî dedi ki:
- Ya Resulallah! Bir kimse Allaha ve Resulüne düşmanlık yapsa, en kötü, en
çirkin günah işlese, sonra pişman olup temiz iman etse, Resulullahı canından
çok seven biri olarak, huzuruna gelse, bunun cezası nedir?
Resulullah efendimiz buyurdu ki:
- İman eden, pişman olan affolur. Bizim kardeşimiz olur.
- Ya Resulallah! Ben iman ettim. Pişman oldum. Allahü teâlâyı ve Onun Resulünü
herşeyden çok seviyorum. Ben Vahşî’yim.
Resulullah efendimiz, Vahşî adını işitince, Hazret-i Hamza’nın şehit edilmiş
hâli gözünün önüne geldi. Ağlamaya başladı.
Niçin affetmiyorsun?
Vahşî, öldürüleceğini anlayarak kapıya yürüdü. Eshab-ı kiram kılıçlarına
sarılmış, işaret bekliyordu. Vahşî, “Son nefesimi alıyorum” derken, Cebrail
aleyhisselam geldi. Allahü teâlâ buyurdu ki:
- Ey sevgili Peygamberim! Bütün ömrünü puta tapmakla, kullarımı bana düşman
etmeye uğraşmakla geçiren bir kâfir, bir kelime-i tevhid okuyunca, ben onu
affediyorum. Sen, amcanı öldürdü diye Vahşî’yi niçin affetmiyorsun? O pişman
oldu. Şimdi sana inandı. Ben affettim. Sen de affet!
Herkes, "Öldürün!" emrini beklerken, Resulullah efendimiz buyurdu
ki:
- Kardeşinizi çağırınız!
Kardeş sözünü işitince, saygı ile çağırdılar. Peygamber efendimiz Vahşî’ye,
“affolunduğunu” müjdeleyerek buyurdu ki:
- Fakat, seni görünce dayanamıyorum, elimde olmadan üzülüyorum.
Hazret-i Vahşî, Resulullahı üzmemek için, bir daha yanına gelmedi. Mahcup, başı
önünde yaşadı. Aynı mızrak ve okla peygamberlik iddiasında bulunan Müseyleme’yi
öldürdü ve büyük hizmet etti. Hazret-i Osman zamanında vefat etti.