Dinimize göre yas tutmanın ölçüsü nedir?
Yas tutmak
CEVAP
İslamiyet kötüleme ve yas tutma dini değildir. Yas tutmanın caiz olduğunu
gösteren hiçbir âyet ve hadis yoktur. Aksine yasaklandığı bildirildi. 10
Muharremde kendilerine eziyet etmek haramdır. Yas tutmanın müslümanlıkla hiç
ilgisi yoktur. Dinimizde, yas tutmak günah olduğundan, vefat eden veya şehit
olan mübarek zatların hiç biri için matem tutmak caiz olmaz.
Ölü için sessiz ağlamak caizdir. Zira (Müminin ölümüne gökler ağlar)
buyuruldu. (Şerh-us-sudûr)
Ölü için yüksek sesle ağlamak, matem tutmak, siyah elbise giymek, siyah
perdeler ve rozetler, işaretler asmak, matem işaretleri, resmini taşımak caiz
değildir. (S. Ebediyye)
Cenazeye ve cenaze çıkan yere siyah örtmek ve siyah giyinmek caiz
değildir. (Hazânet-ür-rivâyât)
Ebu Seleme’nin kızı Hazret-i Zeynep anlatır:
Resulullahın zevcesi Ümmü Habibe validemizin babası ölünce başsağlığı dilemek
için yanına gittiğim zaman dedi ki: “Resulullahın, (Allah’a ve ahiret
gününe inanan bir kadının, ölen yakını için üç günden fazla yas tutması helal
değildir) dediğini duydum.” Cahş kızı Zeynebin kardeşi şehit olunca, o
da aynı şeyleri söyledi. (Buhari)
Dinimiz, nimetlere şükretmeyi, musibetlere de sabır ve susmayı emrediyor. Çocuk
olunca, akika kesmeyi bildiriyor. Ölünce, hayvan kesmeyi veya başka bir şey
yapmayı emretmiyor. Bağırıp çağırmayı, yas tutmayı yasak ediyor. (Es-Siret-üş-Şamiyye)
Dinimize göre, hem sevinç, hem de üzüntü bulunan bir günün yıl dönümlerinde,
üzülmeyip, sevinmek, o gündeki sevinçli şeyleri hatırlayıp, üzüntülü şeyleri
düşünmemek gerekir. Çünkü İslamiyet’te yas tutmak yoktur. Bütün hadis
kitapları, Peygamber efendimizin ölü için yüksek sesle ağlamanın ölüye sıkıntı
vereceğini buyurduğunu bildirmektedir. Bu hadis-i şeriflerden bazıları
şöyledir:
(Ölüyü överek ağlamak cahiliyet âdetidir.) [Buhari]
(Ölü, yakınlarının kendisine bağırarak ağlamasından azap [sıkıntı] duyar.) [Buhari]
(Yas tutan, ölmeden tevbe etmezse, kıyamette şiddetli azap görür.) [Müslim]
(Ölü için yas tutmak insanı küfre sürükler.) [Müslim]
(Ölü için ağlayana da, onu dinleyene de lanet olsun.) [Ebu Davud]
(Üzülünce, elbisesini yırtan ve bağırıp çağıran bizden değildir.)[Buhari]
(Çığlık atarak ölü için ağlayan kadına, Allah’ın, meleklerin ve bütün
insanların laneti olsun.) [Taberani]
(Nimete kavuşunca [davul] zurna çalmak, musibet anında bağırıp çağırmak caiz
olmaz.) (Bezzar)
(Rahmet melekleri ölünün arkasından feryat edip ağlayanlara dua
etmez.) [İ.Ahmed]
(Felakete uğrayınca, saçlarını yolan, elbisesini yırtan yüksek sesle bağırıp
ağlayan bizden değildir.) [Nesai]
Matem yapmak, bağırıp çağırmak, ilk olarak Muhtar-ı Sekafi tarafından ortaya
çıkarıldı. Bu bid'at, zamanla bir ibadetmiş gibi yayıldı. Halbuki Muhtar-ı
Sekafi, bunu Kufe halkını aldatıp, onları Emevilerle harbe
sürüklemek, böylece hükümeti ele geçirmek için bir hile olarak yapmıştı.
Peygamberlerden Hazret-i Zekeriyya ile Hazret-i Yahya’yı
keserek şehit etmişlerdi. İlk islam şehidi Hazret-i Yaser ve
hanımı Sümeyye hatun idi. Resulullah efendimizin sevgili
amcası Hazret-i Hamza da feci şekilde şehit olmuştu. Peygamber
efendimiz, şehit olan peygamberlerin, Hazret-i Yaser ile
hanımının ve Hazret-i Hamza’nın şehit edildiği günün
yıldönümlerinde matem tutmadı. Matem tutmayı yasakladı.
Matem yasak olmasaydı, herkesten önce, Yahudi kadının Hayber’de verdiği zehirli
yemeğin yıllar sonra etkisini göstererek şehit olan Peygamber efendimizin ölümü
için matem tutulurdu. Hazret-i Hamzagibi; Hazret-i Ömer, Hazret-i
Osman, Hazret-i Ali de şehit olmuş, Hazret-i Hasan da
zehir verilerek şehit edilmişti.
Milyonlarca müslümanın mezhep imamı olan İmam-ı a’zam hazretleri
de şehit edildi. Resulullah efendimizin emrine uyularak bu büyük zatlar için de
yas tutulmadı. Yas tutmamak o büyük zatları sevmemek anlamına gelmez. Babası
gibi Hazret-i Hüseyin gibi yüce bir imamın şehit edilmesi de,
bütün Müslümanlar için büyük üzüntüdür. Ama yas tutmak, ölüm yıldönümlerinde
dövünmek asla caiz değildir.
İslâmiyette matem tutmak yoktur
Sual: Dinimizde, Muharrem ayının onuncu günü ve başka zamanlarda matem, yas
tutmak diye bir şey var mıdır?
Cevap: İslâmiyette matem tutmak yoktur. Peygamber efendimiz matem
tutmayı yasak etmiştir. Hadis-i şeriflerde;
(Matem tutan kimse, ölmeden tövbe etmezse, kıyamet günü şiddetli azap
görecektir.)
(İki şey vardır ki, insanı küfre sürükler. Birisi, bir
kimsenin soyuna sövmek, ikincisi, ölü için matem tutmaktır) buyuruldu.
Muharremin onuncu Aşûre günü matem yapmak, bağırıp çağırmak,
ilk olarak hicri 65. yılında, hazret-i Hüseyin'in intikamını almak için,
ayaklanıp, Kûfe’yi alarak, bir Şii devleti kuran Muhtâr-ı Sekâfî tarafından
ortaya çıkarıldığı Tuhfe kitabında yazılıdır. Bu bidat, maalesef bir ibadetmiş
gibi yayılmıştır. Halbuki Muhtâr-ı Sekâfî, bunu Kûfe ahalisini aldatıp, onları
Emevilerle harbe sürüklemek, böylece hükümeti ele geçirmek için bir hile olarak
yapmıştır.
Matem tutmak yasak olmasaydı, herkesten önce Peygamber
efendimizin vefatı için matem tutulurdu. Sonra hazret-i Ömer, hazret-i Osman,
hazret-i Ali, hazret-i Hamza ve hazret-i Hüseyin şehit edildikleri için matem
tutulurdu. Bunların hepsini seviyor, şehit edildikleri için üzülüyoruz,
kalbimiz kan ağlasa da, yas tutmuyor, matem yapmıyoruz. Müslümanların matem
yapması ve başkalarına lanet etmeleri yasak edildiği için, matem yapmıyoruz.
İslâmiyette doğum gününü kutlamak, Allahü teâlâya şükretmek
vardır. Peygamber efendimiz, pazartesi günü oruç tutardı. Sebebini
sorduklarında;
(Bugün dünyaya geldim. Şükür için oruç tutuyorum) buyururdu.
Tevbe sûresinin 36. âyetinde meâlen buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ, gökleri ve yeri yarattıktan beri, ayların adedi on ikidir.
Bunlardan dördü, haram olan aylardır. Bu dört ayın harâm olduğu kuvvetlidir,
kesindir. [Yani İbrâhîm ve İsmâîl aleyhimesselâmdan beri
bilinmektedir.] Bu dört ayda, kendinize zulmetmeyin!)
Doğum günü ve mübarek geceler, hicri sene ile kutlanır.
Müslümanların mübarek günleri veya geceleri, güneş aylarına göre değil, hicri
kameri aylara göre yapılır. Dinimiz böyle emretmektedir. Yılın mübarek günü,
Arabi ayın belli günü demektir. Aşûre günü, Muharrem ayının onuncu günü
demektir. Haftanın günleri içinde de mübarek olanları vardır. Mesela pazartesi
günü, hep hayırlı olayların bu günde olması bakımından kıymetli bir gündür.
Muharremin onuncu günü Müslümanların mübarek günüdür. O günün mübarek olduğunu Peygamber efendimiz bildirmiştir. O gün yapılan ibadetlere çok sevap verileceğini müjdeledi. O gün oruç tutmak sünnet oldu, matem, yas tutmak ise yasak edildi.