Allahü teâlâ, herkese tevekkülü emretti
27/09/2019 Cuma Köşe yazarı V.T
“Allahü teâlâdan başkasına, tevekkül ve itimat etmeyenler hesapsız cennete
girer.”
Müeyyedzâde Abdürrahman Efendi Fatih Sultan Mehmed, İkinci Bâyezîd ve Yavuz
Sultan Selim zamanında yaşamış, tefsir, kelam ve fıkıh âlimlerinin
büyüklerindendir. Aslen Amasyalıdır. 860 (m. 1456)’da doğdu. 922 (m. 1516)’da
vefat etti. “Kelam ilmine dair risale” isimli eserinde buyuruyor ki:
Allahü teâlâ, herkese, tevekkülü emreylemiştir. (Tevekkül imanın şartıdır)
meâlindeki âyet-i kerîme, bu emirlerden biridir. Sûre-i Mâide’de, (Eğer
imanınız varsa, Allahü teâlâya tevekkül ediniz!), sûre-i Âl-i İmrân’da, (Allahü
teâlâ, tevekkül edenleri elbette sever), sûre-i Talâk’ta, (Bir kimse, Allahü
teâlâya tevekkül ederse, Allahü teâlâ, ona kâfidir), sûre-i Zümer’de, (Allahü
teâlâ, kuluna kâfi değil midir?) meallerinde daha nice âyet-i kerîme vardır.
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyuruyor ki, (Ümmetimden bir kısmını,
bana gösterdiler. Dağları, sahraları doldurmuşlardı. Böyle çok olduklarına
şaştım ve sevindim. Sevindin mi, dediler, evet dedim. Bunlardan ancak yetmiş
bin adedi hesapsız cennete girer dediler. Bunlar hangileridir diye sordum.
İşlerine sihir, büyü, dağlamak, fal karıştırmayıp, Allahü teâlâdan başkasına,
tevekkül ve itimat etmeyenlerdir buyuruldu). Dinleyenler arasında Ukaşe
“radıyallahü anh”, ayağa kalkıp, (Ya Resûlallah! Dua buyur da, onlardan olayım)
deyince, (Ya Rabbi! Bunu onlardan eyle!) buyurdu. Biri kalkıp, aynı duayı
isteyince, (Ukaşe senden çabuk davrandı) buyurdu. Bir hadis-i şerifte, (Allahü
teâlâya tam tevekkül etseydiniz, kuşların rızkını verdiği gibi, size de
gönderirdi. Kuşlar, sabah mideleri boş, aç gider. Akşam mideleri dolmuş, doymuş
olarak döner) buyurdu. Bir hadîs-i şerîfte, (Bir kimse, Allahü teâlâya
sığınırsa, Allahü teâlâ, onun her işine yetişir. Hiç ummadığı yerden, ona rızık
verir. Her kim, dünyaya güvenirse, onu dünyada bırakır) buyurdu. İbrahim
aleyhisselâmı mancınığa koyup, ateşe atarlarken (Hasbiyallah ve ni’melvekîl),
yani (Bana Allahım yetişir. O iyi vekil, yardımcıdır) dedi. Ateşe düşerken,
Cebrail “aleyhisselâm” gelip, (Bir dileğin var mı?) deyince, (Var, amma sana
değil) dedi. Böylece (Hasbiyallah) sözünün eri olduğunu gösterdi. Bunun için
Necm sûresinde, (Sözünün eri olan İbrahim) mealindeki âyet-i kerîme ile
methedildi. Allahü teâlâ, Davud aleyhisselâma, (Bir kimse, her şeyden ümit
kesip, yalnız bana güvenirse, yerde ve göklerde bulunanların hepsi, ona zarar
yapmaya, aldatmaya uğraşsalar, onu elbette kurtarırım) mealindeki âyet-i kerîme
ile vahiy gönderdi.