Namazların sonunda Rabbenâ âtina’dan sonra, (Allahümme innî es’elükes-sıhhate vel-âfiyete vel-emânete ve hüsnel-hulkı verrıdâe bilkaderi bi-rahmetike yâ Erhamerrâhimîn) duasını okuyorum. Bunun mânâsı nedir?
Güzel bir dua
CEVAP
Peygamber efendimizin çok okuduğu bu duanın mânâsı kısaca şöyledir:
(Yâ Rabbî, bana sıhhat, âfiyet ve güzel ahlak ver, emanete riayeti ve kaderine rızayı nasip eyle! Yâ Erhamerrâhimîn, rahmetinle duamı kabul eyle!)
Bu duayı biraz açarsak ne güzel bir dua olduğu daha iyi anlaşılır:
Sıhhat: (Her işin başı sağlık) atasözü sıhhatin önemini göstermektedir. Hayatın tadı, tuzu sağlığın yerinde olup olmamasına bağlıdır. Bu konuda Kanuni Sultan Süleyman Han’ın şu beyti meşhurdur:
Halk indinde, muteber bir nesne yok devlet gibi,
Olmaya devlet cihanda, bir nefes sıhhat gibi.
Âfiyet: Dinin ve itikadın bidatlerden, amelin ve ibadetin âfetlerden, nefsin şehvetlerden, kalbin hevadan, vesveseden ve bedenin hastalıklardan, sıkıntılardan selamet bulması, kurtulması demektir. Bir hadis-i şerifte, (Allahü teâlâdan âfiyet isteyin! İmandan sonra, âfiyetten daha büyük nimet yoktur) buyuruldu. (Taberanî – İslam Ahlakı)
Güzel ahlak: İki cihan saadetidir. Bir hadis-i şerif:
(Güzel ahlak, senden kesilen akrabanı ziyaret etmek, gelmeyene gitmek, vermeyene vermek, zulmedeni affetmektir.) [Beyhekî, Hâkim]
Güzel ahlakın ne olduğunu İslam âlimleri çeşitli şekilde tarif etmişlerdir. Birkaçı şöyledir:
Güzel ahlak, güler yüzlülük, cömertlik ve kimseyi üzmemek demektir.
Güzel ahlak, kimseyle çekişmemek ve kimseyi çekiştirmemektir.
Güzel ahlak, kimseye eziyet vermemek ve başkalarından gelen sıkıntılara katlanmaktır.
Güzel ahlak, genişlikte ve darlıkta insanlara iyilik etmeye çalışmak demektir.
Güzel ahlak, Allah’tan razı olmak demektir. Yani hayrı ve şerri Allah’tan bilmek, nimetlere şükür, belalara sabretmektir.
Güzel ahlak, haramlardan kaçıp helâli aramak, diğer insanlarla olduğu gibi aile efradıyla da iyi geçinip onların geçimlerini temin etmektir.
Güzel ahlak, yaratılanı Yaradan’dan dolayı hoş görmek, onların eziyetlerine sabretmektir.
Güzel ahlakın en azı, sıkıntılara göğüs germek, yaptığı iyiliklerden karşılık beklememek, bütün insanlara karşı şefkatli olmaktır.
Güzel ahlaklı olan, hakiki Müslümandır.
Güzel ahlakın önemi hakkında bazı hadis-i şerifler:
(Ben, güzel ahlakı tamamlamak, yerleştirmek için gönderildim.) [Beyhekî, Hâkim]
(Ahlakınızı güzelleştirin!) [İbni Lâl]
(İman yönünden en faziletli mümin, ahlakı güzel olandır.) [Hâkim]
(Din, güzel ahlaktır.) [Deylemî]
(En faziletli mümin, ahlakı en güzel olandır.) [Buharî]
(Güzel ahlak, günahları, suyun kirleri temizlemesi gibi temizler. Kötü ahlak ise, sirkenin balı bozduğu gibi salih amelleri bozar.) [İbni Hibban]
(Güzel ahlak, güneşin buzu erittiği gibi günahları eritir.) [Harâitî]
(Ahlakı güzel olan mümini Cehennem ateşi yakmaz.) [Taberanî]
(Güzel ahlaklı mümin, iki cihan saadetine kavuşur.) [Taberanî]
(En hayırlı şey, güzel ahlaktır.) [İbni Hibban]
(Güzel ahlaklı olmak, saadettendir.) [Beyhekî]
(Güzel ahlaka sahip olun, güzel ahlak Cennete götürür, kötü ahlaktan da çekinin, o da Cehenneme götürür.) [İbni Lâl]
Emanete riayet: Emanet nedir?
Ahzab sûresindeki emanet, işlenmesinde sevab ve terkinde ceza olan Allahü teâlânın bütün emir ve yasaklarıdır. (Celaleyn)
Emanet, emin, güvenilir olmak demektir. Buradaki duanın bir anlamı da, (Bizi emniyet içinde doğru yola ilet!) demektir.
Peygamberlerde bulunması lâzım olan yedi sıfattan biri emanettir.
Fıkıh ilminde, güvenilen kimseye bırakılan mala emanet denir. Emanete bir zarar vermeden aynen sahibine iade etmek gerekir. Emanete riayet etmemek, münafıklık alametidir.
Aklı olup, Allahü teâlânın emir ve yasaklarına riayet eden, yani farzları yapıp haramlardan sakınan emanete riayet etmiş olur. (Hak Sözün Vesikaları)
Emanete riayetin dindeki yeri büyüktür. Bir hadis-i şerif:
(Şu altı şeyi yapacağınıza söz verin, ben de size Cennete gireceğinize söz vereyim. Bunlar, namaz kılmak, zekât vermek, emanete riayet, zinadan sakınmak, helâl yemek ve dili [küfre sebep olan sözler, yalan, gıybet, sövmek, lanet, malayani gibi] kötü sözlerden korumaktır.) [Taberanî]
Emanete, akıl ve İslamiyet de denildi. Çünkü aklı olan İslamiyet'e uyar. İmam-ı Beydavî hazretleri buyuruyor ki:
Bu emanete akıl da denilse, âyet-i kerime, ibadetleri yapmanın, beş vakit namaz kılmanın önemini bildirmektedir. Nisa sûresinin 58. âyet-i kerimesindeki emanet kelimesini Allah’ın Resulü, ibadet olarak açıklayıp beş vakit namaz kılmayı emretmiştir.
Kur'an-ı kerimde müminler övülürken, (Emanetlerine [dinin emir ve yasaklarına] riayet ederler ve verdikleri sözleri yerine getirirler) buyuruluyor. (Müminun 8)
Mearic sûresinin 32. âyeti de aynı mealdedir. Her iki sûrede de ondan sonra gelen âyetlerde namaza riayetin önemi bildirilmektedir.
Emanetin başka anlamları da vardır. Emanet ile ilgili birkaç hadis-i şerif:
(Emanet zayi edilirse Kıyamet yaklaşır. İşleri, ehli olmayana vermek, emaneti zayi etmektir.) [Buharî]
(Fakirlik emanettir. Onu gizleyen ibadet etmiş olur. Fakirliğini açığa vuran da, din kardeşlerini borçlu çıkarmış olur.) [İbni Asakir]
(Söz emanettir. Çirkin bir sözü götürmek [laf taşımak] helal olmaz.) [Ebu Nuaym]
(Allahü teâlâ Âdem aleyhisselama, “Emaneti kabul eden olmadı, sen yüklenir misin?” buyurdu. O da, “Yüklenmenin mesuliyeti nedir”dedi. Allahü teâlâ da, “Emanete riayet edene sevap, etmeyene azap vardır” buyurdu. Âdem aleyhisselam, emaneti kabul edince Cennette öğleden ikindiye kadar kalabildi. Sonra İblis’in hilesi ile oradan çıkarıldı.) [Ebu-ş-şeyh]
(Emanete riayet etmeyenin imanı, abdesti olmayanın namazı yoktur. Namazı olmayanın da dini yoktur. Namazın dindeki yeri, başın gövdedeki yeri gibi önemlidir.) [Taberanî]
(Emanet olunana hıyanet, münafıklık alametidir.) [İbni Neccar]
Bize emanet olarak verilen organlarımız:
El: Haram olan şeyleri tutmamalı.
Dil: Yalan söylememeli ve kötü şeyler konuşmamalı.
Göz: Haram olan şeylere bakmamalı.
Mide: Haram olan şeyleri mideye sokmamalı.
Kalb: Kibir, ucub, suizan gibi şeylerden kaçmalı.
Kulak: Haram olan şeyleri dinlememeli.
Ayak: Kötü yerlere gitmemeli.
Ferc: Zinadan, livatadan uzak durmalı.
Burun: Haram şeyler koklamamalı.
Setr-i avret: Dinimizin emrine uygun kapanmalıdır.
Emanet, sadece organlarımız değildir. Çoluk çocuk, mallar ve sahip olduğumuz her şey bize emanettir. Aile efradımız da bize emanettir. Üç hadis-i şerif:
(Kadınlarınıza eziyet etmeyiniz! Onlar, Allahü teâlânın sizlere emanetidir. Onlara yumuşak olunuz, iyilik ediniz!) [Müslim]
(Ey insanlar! Kadınlar size Allah’ın emaneti olarak verildi. Sizin onlar üzerinde haklarınız olduğu gibi, sizin üzerinizde onların da hakları vardır.) [İ. Cerir]
(Bir kimse, kızını fâsık kimseye verirse, Allahü teâlânın emanetine hıyanet etmiş olur. Emanete hıyanet edenlerin gideceği yer, Cehennemdir.) [S. Ebediyye]
Lokman aleyhisselama, bu dereceye nasıl eriştiği sorulunca, (Emanete riayet etmek, doğru söylemek ve malayaniyi terk etmekle bu nimete kavuştum) buyurdu. (İ. Ahlakı)
Kadere rıza: Kader nedir? Ömür boyu başımıza gelecek işlerdir. İmam-ı Rabbanî hazretleri, (Kadere rıza gösteren mutlu olur) buyuruyor. Karşımıza ne çıkarsa, (Demek kaderim böyle imiş) diyerek itiraz etmemeli. Mesela treni kaçırdık. (Hakkımda hayırlısı bu imiş) diyerek isyan etmemeli. Acele bir yere yetişmek için giderken bir kaza yaptık. Zamanında hastaneye yetişemedik. Yani bütün olumsuzluklar olsa da, normal bir olay gibi karşılamaya çalışmalıdır. Böyle yapanın huzurlu olacağını dinimiz bildiriyor. Bunun için, (Vaki olanda hayır vardır) sözünü kendimize düstur edinmeliyiz.
Yâ Erhamerrâhimîn, rahmetinle duamı kabul eyle: Ey merhametlilerin en merhametlisi Allah’ım, merhametin hakkı için bunları bana ver!
Bu güzel duayı okumayı ganimet bilmelidir.