S. Ebediyye’de bildirilen, (Bir zerrecik [yani çok az] bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların [nafile] ibadetleri toplamından daha iyidir) hadis-i şerifindeki ibadetlere farzlar dâhil midir?
Hadis-i şerifleri anlamak
CEVAP
Sık sık yazdığımız gibi, özellikle hüküm bildirilen hadis-i şeriflere, Ehl-i Sünnet âlimlerinin açıklaması olmadan mana vermek yanlış olur. Bir de şartsız bildirilen hadis-i şeriflerde, bazı şartların olduğu anlaşılır. Açıklanması gereken hadis-i şeriflerden birkaç örnek verelim:
Mümin değildir:
Bazı hadis-i şeriflerde, (Şunu yapan mümin değildir) ifadesi geçer. Bazıları, bu günahları işleyenler kâfirdir anlamında değildir. Kâmil yani olgun mümin değil demektir. Bu anlamdaki hadis-i şeriflerden birkaçının meali şöyledir:
(Komşusu açken tok yatan, mümin değildir.) [Buhari]
(Komşusu kötülüğünden emin olmayan kimse, mümin değildir.) [Buhari]
(Malına veya çoluk çocuğuna zarar verir korkusuyla komşusuna kapısını kapatan, onunla görüşmeyi kesen, mümin değildir.) [Harâiti]
(Kendisi için sevdiği şeyi, komşusu veya arkadaşı için sevmeyen mümin değildir.) [Müslim]
(Fuhuş konuşan mümin değildir.) [Buhari]
(Belayı nimet, rahatı musibet saymayan, mümin değildir.) [Taberani]
Kendisi için sevdiğini, kardeşi için sevmeyen mümin değildir.) [Buhari]
(Zina eden, şarap içen ve hırsızlık eden o anda mümin değildir.) [Buhari]
(Emanete riayet etmeyenin imanı yoktur.) [Taberani]
(Merhametli olmayanın imanı olmaz.) [Taberani]
Bizden değildir:
Bazı hadis-i şeriflerde, (Şunu yapan bizden değil) ifadesi geçer. Bunlardan bazıları, kâfir olur anlamında değildir. Günah olur anlamında olanlar da vardır. Bu anlamdaki hadis-i şeriflerden bazılarının meali şöyledir:
(Başkasının karısını, kızını ayartan bizden değildir.) [İ.Ahmed]
(Müslümana zarar veren, hile yapan, bizden değildir.) [Müslim]
(Bizi aldatan bizden değildir.) [Taberani]
(İlim öğrenmeyen bizden değildir.) [Deylemi]
(Bela gelince, üstünü başını yırtan, bağırıp çağıran bizden değildir.) [Buhari]
(Elinde varken ailesini sıkıntı içinde yaşatan bizden değildir.) [Cami-us-sagir]
(Karşı cinse benzemeye çalışan bizden değildir.) [İ.Ahmed]
(Selamı almayan bizden değildir.) [ İ. Sünni]
(Hasetçi ve kovucu benden değildir.) [Taberani]
(Bizden değil) ifadesinin, (Sünnetime uymamış veya mekruh işlemiş olur) anlamındaki hadis-i şeriflerden birkaçı da şöyledir:
(Tırnaklarını kesmeyen bizden değildir.) [İ.Ahmed]
(Guslettikten sonra abdest alan bizden değildir.) [Ebu Davud]
(Evlenmeyen benden değildir.) [İbni Mace]
Cennete giremez:
Bazı hadis-i şeriflerde, (Şunu yapan Cennet’e girmez) ifadesi geçer. Bunlardan bazıları, kâfir olur anlamında değildir. Günah olur anlamında olanlar da vardır. Bu günahları işleyen Cennete hiç giremez demek değildir. İmanlı ise, affa veya şefaate kavuşursa Cennete girer. Sevabları günahlarından çoksa Cennete girer. Bunların hiçbiri de yoksa, günahlarının cezasını çektikten sonra Cennete girer demektir. Bu anlamdaki hadis-i şeriflerden bazılarının meali şöyledir:
(Yaptığı iyilikleri başa kakan cennete giremez.) [Tirmizi]
(Cimri Cennete giremez.) [Deylemi]
(Faiz yiyen Cennete giremez.) [Hâkim]
(Kölesine kötü davranan Cennete giremez.) [Tirmizi]
(Yetim malı yiyen, Cennete giremez) [Hâkim]
(Hayâsız Cennete giremez.) [Deylemi]
(Alkolik olan Cennete giremez.) [Hâkim]
(Erkeklere benzemeye çalışan kadın Cennete giremez.) [Nesai]
(Ana babasına asi olan Cennete giremez.) [Nesai]
(Fuhuş söyleyen Cennete giremez.) [Ebu Nuaym]
Cehenneme girmez:
Bazı hadis-i şeriflerde, (Şunu yapan Cehenneme girmez) ifadesi geçer. Böyle kimselerin Cehenneme girmemesi için birçok şartlar vardır. İlk şart, Müslüman olmasıdır. Müslüman olmayan muhakkak Cehenneme gider. İkinci şart, Ehl-i Sünnet itikadında olmasıdır. Bu itikadda olmayana bid’at ehli denir. Bid’at ehlinin de muhakkak Cehennem gideceği hadis-i şerifle bildirilmiştir. Üçüncü şart, sevablarının günahlarından çok olması yahut affa veya şefaate kavuşmasıdır. Bu anlamdaki hadis-i şeriflerden bazılarının meali şöyledir:
(La ilahe illallah, Muhammedün Resulullah diyen Cehenneme girmez.) [Müslim]
(Cömert, çok günah işlese de Cehenneme girmez.) [R. Nasıhin]
(İnsanlara kolaylık ve rıfk gösteren, Cehenneme girmez.) [Tirmizi]
(Ana-babasını razı eden mümin, ne yaparsa yapsın Cehenneme girmez.) [Şir’a]
(Beni rüyada gören, Cehenneme girmez.) [İbni Asakir]
Cehennemdedir:
Bazı hadis-i şeriflerde, (Şunu yapan Cehenneme gider) ifadesi geçer. Bunlardan bazıları, kâfir olur anlamında değildir. Günah olur anlamında olanlar da vardır. Bu günahları işleyen muhakkak Cehenneme gider demek değildir. İmanlı ve itikadı düzgünse, affa veya şefaate kavuşursa Cennete girer. Sevabları günahlarından çoksa Cennete girer. Bunların hiçbiri de yoksa, günahlarının cezasını çektikten sonra Cennete girer demektir. Bu anlamdaki hadis-i şeriflerden bazılarının meali şöyledir:
(Gıybet eden Cehennemdedir.) [İsfehani]
(Gülerek günah işleyen, ağlayarak Cehenneme gider.) [Ebu Nuaym]
(Rüşvet alan da, veren de Cehennemdedir.) [Taberani]
(Müslümanı aldatan Cehennemdedir.) [Taberani]
(Cebrail aleyhisselam, dedi ki: Ya Resulallah, senin ismin anılınca, sana salevat getirmeyen azabı hak eder, Cehenneme gider.) [İ. Ahmed]
(Allah rızasından başka bir niyetle ilim öğrenen, Cehenneme gider.) [Tirmizi]
(Gece kaim, gündüz saim olan cemaate gelmezse Cehenneme gider.) [Tirmizi]
(Cimri Cehenneme gider.) [Beyheki]
(Müslümana, üç günden fazla dargın duran, Cehenneme gider.)[Nesai]
Cennete girer:
Bazı hadis-i şeriflerde, (Şunu yapan Cennete girer) ifadesi geçer. Böyle kimselerin Cennete girebilmesi için de, Müslüman olması, itikadının düzgün olması, sevablarının günahlarından çok olması yahut affa veya şefaate kavuşması gibi bazı şartları vardır. Bu şartlar olmazsa, Cennete giremez. Bu anlamdaki hadis-i şeriflerden bazılarının meali şöyledir:
(Kibirden de uzak olduğu halde ölen Cennete girer.) [Tirmizi]
(Halktan bir şey istemeyeceğine söz verenin Cennete gireceğine kefilim.) [Nesai]
(Temiz olanlar, Cennete girer.) [Deylemi]
(İki kız evladına güzel muamele eden, mutlaka Cennete girer.) [İbni Mace]
(Kocası razı olduğu halde ölen kadın Cennete girer.) [Tirmizi]
Bütün günahları affolur:
Bazı hadis-i şeriflerde, (Şunu yapanın bütün günahları affolur) ifadesi geçer. Bu hadis-i şeriflerde bildirilen bütün günahların affolması için de, Müslüman olması, itikadının düzgün olması gibi bazı şartları vardır. Bid’at ehli ise zaten ibadetleri kabul olmaz.
Bütün günahlardan kasıt, küçük günahlardır. Büyük günahların affedilmesi için ayrıca tevbe etmek, kul hakkı varsa, hak sahipleriyle helalleşmek gerekir. Namaz, oruç gibi, farz ibadetler terk edilmiş ise, hem tevbe istigfar etmek, hem de, bunları kaza etmek gerekir. Bunlar yapılmadan aşağıdaki işleri yapınca bunlar affolmaz. Bu anlamdaki hadis-i şeriflerden bazılarının meali şöyledir:
(Abdest alan bütün günahlardan temizlenmiş olur.) [Müslim]
(Arefe günü, bin İhlas okuyanın bütün günahları affolur.) [Ebu-ş-şeyh]
(Güzelce abdest alıp namazını cemaatle kılanın bütün günahları affolur.) [Müslim]
(Cuma günü gusledenin günahları affolur.) [Taberani]
(Cuma gecesi Yasin suresini okuyanın günahları affedilir.) [İsfehani]
(Her gün üç kere, Âdem aleyhisselama salevat getirenin yani “Salevatüllahi alâ Âdeme” diyenin bütün günahları affolur.) [Deylemi]
(İşrak vakti iki rekât namaz kılanın, bütün günahları affolur.) [İ. Ahmed]
(İki Müslüman, selamlaşıp müsafeha eder [tokalaşır] ve bir de bana salevat-ı şerife okursa, anadan yeni doğmuş gibi bütün günahları temizlenir.) [R. Nasıhin]
(Cuma günü sabah namazından önce, “Estagfirullâhel’azîm, ellezî lâ ilâhe illâ hüv el hayyel kayyûme ve etûbü ileyh” okuyanın, bütün günahları affolur.) [İbni Sünni]
(Her namazdan sonra 33 Sübhanallah, 33 Elhamdülillah, 33 Allahü ekber sonra, “Lâ ilâhe illallah vahdehu lâ-şerîke-leh lehül-mülkü ve lehül-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr” diyenin deniz köpüğü kadar günahı olsa da affedilir.) [Müslim]
Kabul olmaz:
Bazı hadis-i şeriflerde, (Yaptığı ibadet kabul olmaz) ifadesi geçer. Bunlardaki (Kabul olmaz) ifadesi, boşa gider, sahih olmaz demek değildir. O ibadet sahih olur, fakat bildirilen büyük sevablara kavuşamaz veya sevabı çok azalır demektir. Bu anlamdaki hadis-i şeriflerden bazılarının meali şöyledir:
(Haram cilbabla [gömlekle] kılınan namaz kabul olmaz.) [Bezzar]
(Bir lokma haram yiyenin, kırk gün ibadetleri kabul olmaz.) [Taberani]
(Hanımının haklarını ifa etmeyenin; namazları, oruçları kabul olmaz.) [Mürşid-ün-nisa]
(Zekât vermeyenin namazı kabul olmaz.) [Taberani]
(Kendisini istemeyen cemaate imam olanın namazı kabul olmaz.) [Beyheki]
(Saçlarını deve hörgücü gibi yapan kadının namazı kabul olmaz.) [Taberani]
(Şarap içenin namazı kırk gün kabul olmaz.) [Tirmizi, Hâkim, Nesai]
(Din kardeşinin avret yerine bakanın kırk gecelik namazı kabul olmaz.) [İ. Asakir]
(Kocası razı oluncaya kadar, kadının namazları ve diğer iyilikleri kabul olmaz.) [Taberani]
Hadika ve Berika’da (Bid’at ehlinin hiçbir ibadeti kabul olmaz) hadis-i şerifi açıklanırken, (İbadetleri sahih olur, fakat sevab verilmez) deniyor.
Bid’at ehlinin ibadetleri sahih olsa da kabul olmaz. Kabul olmaz demek, sahih olmaz demek değildir. Sahih olur, fakat sevabı olmaz demektir. (Redd-ül-muhtar)
Bir hadis-i şerifte de buyuruldu ki:
(Kadın kocasından izinsiz oruç tutamaz.) [Buhari, Müslim] Farz olan oruç için, kimseden izin alınmaz. Burada bildirilen de nafile oruçtur.
(Bir zerrecik bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların [nafile] ibadetleri toplamından daha iyidir) hadis-i şerifindeki ibadetlerden kasıt da, nafile ibadetlerdir, çünkü nafile ibadet yapmak farz değildir. Günahlardan kaçınmak ise, herkese farzdır. (S. Ebediyye)
Görüldüğü gibi, Kur’an-ı kerimin meali okuyup anladığına uymak nasıl yanlış olursa, hadis-i şeriflerden anladığına uymak da yanlış olur. Ehl-i Sünnet âlimlerinin açıklamasına uymak gerekir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
Hadislerle amel etmek, bize caiz olmaz. Mezhebimizin hükmüne aykırı görünen hadis-i şerifler, âlimlerin sözlerini reddetmek için delil ve senet olamaz. (1/ 312)
Muhammed Hadimi hazretleri buyuruyor ki:
Dindeki dört delil, müctehidler içindir. Bizim için delil, mezhebimizin bildirdiği hükümdür, çünkü bizler, âyet ve hadisten hüküm çıkaramayız. Mezhebin bir hükmü, âyete, hadise uymuyor gibi görünse de yanlış değildir, çünkü âyet ve hadis ictihad isteyebilir, başka bir âyet veya hadisle değişmiş olabilir veya bilmediğimiz bir tevili vardır. (Berika s. 94)
Müctehid olmayan din adamı, okuduğu hadisten kendi anladığına uyarak amel edemez. Müctehidlerin âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerden anlayarak, verdikleri fetva ile amel etmesi gerekir. Takrir kitabında da böyle yazılıdır. (Kifâye)
Günahların affolması için
Sual: Taberanî’de (Çarşamba, perşembe, cuma günleri oruç tutup, cuma günü de az çok sadaka verenin, günahları affolur, anasından doğduğu gündeki gibi temiz olur) mealinde bir hadis var. Bu hadis sahih ise üç gün oruç tutup, biraz da sadaka verince günahların hepsi nasıl affolur ki?
CEVAP
(Sahih ise) denmez. İmam-ı Taberanî gibi büyük bir hadis-i şerif âliminin kitabında uydurma hadis bulunmaz. Biz sıradan bir Müslüman olarak hadis uydurmaktan korkarız da, o büyük zat korkmaz mı hiç? (Hadis uyduran Cehennemdeki yerine hazırlansın!) ve (Uydurma hadisi rivayet eden, onu uyduran gibi Cehennemdeki yerine hazırlansın!) meallerindeki hadis-i şerifleri her hadis âlimi bilir. Bunun için hiçbir hadis âlimi, hadis uydurmaz ve uydurulmuş bir sözü hadis diye kitabına almaz. Bunun için muteber bir kitaptaki hadis-i şerifi anlayamasak da, açıklayamasak da, uydurma demekten çok sakınmalıyız.
Hadis-i şeriflerde detay olmaz. Günahların affolması için bazı şartlar vardır. Birincisi, Müslüman olmaktır. Bir gayrimüslim oruç tutsa günahları affolmaz. İkincisi, Ehl-i sünnet itikadında olmak şarttır. Ehl-i sünnet olmayanların günahları oruç tutmakla affolmaz. Üçüncüsü, haram işleyenlerin, namaz kılmayanların günahları affolmaz. Ramazan orucunu tutmayıp, çarşamba, perşembe, cuma günleri nâfile oruç tutmakla günahlar affolmaz.
Bu üç maddenin üçü de olsa, nâfile oruçla, sadaka vermekle büyük günahlar değil, küçük günahlar affolur. Bunları bilmeden, hüküm vermeye kalkışmak çok yanlış olur.
Görünüşe aldanmak
Sual: (Kişinin namazı ve orucu sakın sizi aldatmasın! Onun parayla olan münasebetine bakın!) mealindeki hadisin açıklaması nasıldır? Sanki namaz kılanlar da yanlış iş yapabilir anlamı çıkmıyor mu?
CEVAP
Namaz doğru kılınsa da, yanlış kılınsa da görünüşte aynıdır. Oruç da öyledir. Peygamber efendimiz, görünüşe aldanmamak gerektiğini bildiriyor. İhlassız kılıyorsa elbette ondan kötülük beklenir. Ama doğru kılıyorsa, ondan kötülük beklenmez. Çünkü Kur'an-ı kerimde, doğru kılınan namazın, bütün kötülükleri muhakkak önlediği bildiriliyor. Doğru namaz kılan, kimseyi aldatmaz. Aldatabiliyorsa, namazı doğru kılmadığının alametidir. Onun için, bir kişinin namazı doğru kılıp kılmadığını bilemeyiz. Her namaz kılanı kusursuz kabul etmek, yanlışlığa sebep olur. Bunun için o kişinin alışverişine, paraya olan zaafına, para için göstereceği tepkiye bakmak gerekir. Alışverişte hile yapıyorsa, üç beş kuruş veya daha büyük meblağ için bizi satabiliyorsa, namazı doğru kılmadığını gösterir. Özellikle paraya olan ilgisi, kişinin iç yüzünü, nasıl biri olduğunu meydana çıkarır.
Sık sık yazdığımız gibi, özellikle hüküm bildirilen hadis-i şeriflere, Ehl-i Sünnet âlimlerinin açıklaması olmadan mana vermek yanlış olur. Bir de şartsız bildirilen hadis-i şeriflerde, bazı şartların olduğu anlaşılır. Açıklanması gereken hadis-i şeriflerden birkaç örnek verelim:
Mümin değildir:
Bazı hadis-i şeriflerde, (Şunu yapan mümin değildir) ifadesi geçer. Bazıları, bu günahları işleyenler kâfirdir anlamında değildir. Kâmil yani olgun mümin değil demektir. Bu anlamdaki hadis-i şeriflerden birkaçının meali şöyledir:
(Komşusu açken tok yatan, mümin değildir.) [Buhari]
(Komşusu kötülüğünden emin olmayan kimse, mümin değildir.) [Buhari]
(Malına veya çoluk çocuğuna zarar verir korkusuyla komşusuna kapısını kapatan, onunla görüşmeyi kesen, mümin değildir.) [Harâiti]
(Kendisi için sevdiği şeyi, komşusu veya arkadaşı için sevmeyen mümin değildir.) [Müslim]
(Fuhuş konuşan mümin değildir.) [Buhari]
(Belayı nimet, rahatı musibet saymayan, mümin değildir.) [Taberani]
Kendisi için sevdiğini, kardeşi için sevmeyen mümin değildir.) [Buhari]
(Zina eden, şarap içen ve hırsızlık eden o anda mümin değildir.) [Buhari]
(Emanete riayet etmeyenin imanı yoktur.) [Taberani]
(Merhametli olmayanın imanı olmaz.) [Taberani]
Bizden değildir:
Bazı hadis-i şeriflerde, (Şunu yapan bizden değil) ifadesi geçer. Bunlardan bazıları, kâfir olur anlamında değildir. Günah olur anlamında olanlar da vardır. Bu anlamdaki hadis-i şeriflerden bazılarının meali şöyledir:
(Başkasının karısını, kızını ayartan bizden değildir.) [İ.Ahmed]
(Müslümana zarar veren, hile yapan, bizden değildir.) [Müslim]
(Bizi aldatan bizden değildir.) [Taberani]
(İlim öğrenmeyen bizden değildir.) [Deylemi]
(Bela gelince, üstünü başını yırtan, bağırıp çağıran bizden değildir.) [Buhari]
(Elinde varken ailesini sıkıntı içinde yaşatan bizden değildir.) [Cami-us-sagir]
(Karşı cinse benzemeye çalışan bizden değildir.) [İ.Ahmed]
(Selamı almayan bizden değildir.) [ İ. Sünni]
(Hasetçi ve kovucu benden değildir.) [Taberani]
(Bizden değil) ifadesinin, (Sünnetime uymamış veya mekruh işlemiş olur) anlamındaki hadis-i şeriflerden birkaçı da şöyledir:
(Tırnaklarını kesmeyen bizden değildir.) [İ.Ahmed]
(Guslettikten sonra abdest alan bizden değildir.) [Ebu Davud]
(Evlenmeyen benden değildir.) [İbni Mace]
Cennete giremez:
Bazı hadis-i şeriflerde, (Şunu yapan Cennet’e girmez) ifadesi geçer. Bunlardan bazıları, kâfir olur anlamında değildir. Günah olur anlamında olanlar da vardır. Bu günahları işleyen Cennete hiç giremez demek değildir. İmanlı ise, affa veya şefaate kavuşursa Cennete girer. Sevabları günahlarından çoksa Cennete girer. Bunların hiçbiri de yoksa, günahlarının cezasını çektikten sonra Cennete girer demektir. Bu anlamdaki hadis-i şeriflerden bazılarının meali şöyledir:
(Yaptığı iyilikleri başa kakan cennete giremez.) [Tirmizi]
(Cimri Cennete giremez.) [Deylemi]
(Faiz yiyen Cennete giremez.) [Hâkim]
(Kölesine kötü davranan Cennete giremez.) [Tirmizi]
(Yetim malı yiyen, Cennete giremez) [Hâkim]
(Hayâsız Cennete giremez.) [Deylemi]
(Alkolik olan Cennete giremez.) [Hâkim]
(Erkeklere benzemeye çalışan kadın Cennete giremez.) [Nesai]
(Ana babasına asi olan Cennete giremez.) [Nesai]
(Fuhuş söyleyen Cennete giremez.) [Ebu Nuaym]
Cehenneme girmez:
Bazı hadis-i şeriflerde, (Şunu yapan Cehenneme girmez) ifadesi geçer. Böyle kimselerin Cehenneme girmemesi için birçok şartlar vardır. İlk şart, Müslüman olmasıdır. Müslüman olmayan muhakkak Cehenneme gider. İkinci şart, Ehl-i Sünnet itikadında olmasıdır. Bu itikadda olmayana bid’at ehli denir. Bid’at ehlinin de muhakkak Cehennem gideceği hadis-i şerifle bildirilmiştir. Üçüncü şart, sevablarının günahlarından çok olması yahut affa veya şefaate kavuşmasıdır. Bu anlamdaki hadis-i şeriflerden bazılarının meali şöyledir:
(La ilahe illallah, Muhammedün Resulullah diyen Cehenneme girmez.) [Müslim]
(Cömert, çok günah işlese de Cehenneme girmez.) [R. Nasıhin]
(İnsanlara kolaylık ve rıfk gösteren, Cehenneme girmez.) [Tirmizi]
(Ana-babasını razı eden mümin, ne yaparsa yapsın Cehenneme girmez.) [Şir’a]
(Beni rüyada gören, Cehenneme girmez.) [İbni Asakir]
Cehennemdedir:
Bazı hadis-i şeriflerde, (Şunu yapan Cehenneme gider) ifadesi geçer. Bunlardan bazıları, kâfir olur anlamında değildir. Günah olur anlamında olanlar da vardır. Bu günahları işleyen muhakkak Cehenneme gider demek değildir. İmanlı ve itikadı düzgünse, affa veya şefaate kavuşursa Cennete girer. Sevabları günahlarından çoksa Cennete girer. Bunların hiçbiri de yoksa, günahlarının cezasını çektikten sonra Cennete girer demektir. Bu anlamdaki hadis-i şeriflerden bazılarının meali şöyledir:
(Gıybet eden Cehennemdedir.) [İsfehani]
(Gülerek günah işleyen, ağlayarak Cehenneme gider.) [Ebu Nuaym]
(Rüşvet alan da, veren de Cehennemdedir.) [Taberani]
(Müslümanı aldatan Cehennemdedir.) [Taberani]
(Cebrail aleyhisselam, dedi ki: Ya Resulallah, senin ismin anılınca, sana salevat getirmeyen azabı hak eder, Cehenneme gider.) [İ. Ahmed]
(Allah rızasından başka bir niyetle ilim öğrenen, Cehenneme gider.) [Tirmizi]
(Gece kaim, gündüz saim olan cemaate gelmezse Cehenneme gider.) [Tirmizi]
(Cimri Cehenneme gider.) [Beyheki]
(Müslümana, üç günden fazla dargın duran, Cehenneme gider.)[Nesai]
Cennete girer:
Bazı hadis-i şeriflerde, (Şunu yapan Cennete girer) ifadesi geçer. Böyle kimselerin Cennete girebilmesi için de, Müslüman olması, itikadının düzgün olması, sevablarının günahlarından çok olması yahut affa veya şefaate kavuşması gibi bazı şartları vardır. Bu şartlar olmazsa, Cennete giremez. Bu anlamdaki hadis-i şeriflerden bazılarının meali şöyledir:
(Kibirden de uzak olduğu halde ölen Cennete girer.) [Tirmizi]
(Halktan bir şey istemeyeceğine söz verenin Cennete gireceğine kefilim.) [Nesai]
(Temiz olanlar, Cennete girer.) [Deylemi]
(İki kız evladına güzel muamele eden, mutlaka Cennete girer.) [İbni Mace]
(Kocası razı olduğu halde ölen kadın Cennete girer.) [Tirmizi]
Bütün günahları affolur:
Bazı hadis-i şeriflerde, (Şunu yapanın bütün günahları affolur) ifadesi geçer. Bu hadis-i şeriflerde bildirilen bütün günahların affolması için de, Müslüman olması, itikadının düzgün olması gibi bazı şartları vardır. Bid’at ehli ise zaten ibadetleri kabul olmaz.
Bütün günahlardan kasıt, küçük günahlardır. Büyük günahların affedilmesi için ayrıca tevbe etmek, kul hakkı varsa, hak sahipleriyle helalleşmek gerekir. Namaz, oruç gibi, farz ibadetler terk edilmiş ise, hem tevbe istigfar etmek, hem de, bunları kaza etmek gerekir. Bunlar yapılmadan aşağıdaki işleri yapınca bunlar affolmaz. Bu anlamdaki hadis-i şeriflerden bazılarının meali şöyledir:
(Abdest alan bütün günahlardan temizlenmiş olur.) [Müslim]
(Arefe günü, bin İhlas okuyanın bütün günahları affolur.) [Ebu-ş-şeyh]
(Güzelce abdest alıp namazını cemaatle kılanın bütün günahları affolur.) [Müslim]
(Cuma günü gusledenin günahları affolur.) [Taberani]
(Cuma gecesi Yasin suresini okuyanın günahları affedilir.) [İsfehani]
(Her gün üç kere, Âdem aleyhisselama salevat getirenin yani “Salevatüllahi alâ Âdeme” diyenin bütün günahları affolur.) [Deylemi]
(İşrak vakti iki rekât namaz kılanın, bütün günahları affolur.) [İ. Ahmed]
(İki Müslüman, selamlaşıp müsafeha eder [tokalaşır] ve bir de bana salevat-ı şerife okursa, anadan yeni doğmuş gibi bütün günahları temizlenir.) [R. Nasıhin]
(Cuma günü sabah namazından önce, “Estagfirullâhel’azîm, ellezî lâ ilâhe illâ hüv el hayyel kayyûme ve etûbü ileyh” okuyanın, bütün günahları affolur.) [İbni Sünni]
(Her namazdan sonra 33 Sübhanallah, 33 Elhamdülillah, 33 Allahü ekber sonra, “Lâ ilâhe illallah vahdehu lâ-şerîke-leh lehül-mülkü ve lehül-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr” diyenin deniz köpüğü kadar günahı olsa da affedilir.) [Müslim]
Kabul olmaz:
Bazı hadis-i şeriflerde, (Yaptığı ibadet kabul olmaz) ifadesi geçer. Bunlardaki (Kabul olmaz) ifadesi, boşa gider, sahih olmaz demek değildir. O ibadet sahih olur, fakat bildirilen büyük sevablara kavuşamaz veya sevabı çok azalır demektir. Bu anlamdaki hadis-i şeriflerden bazılarının meali şöyledir:
(Haram cilbabla [gömlekle] kılınan namaz kabul olmaz.) [Bezzar]
(Bir lokma haram yiyenin, kırk gün ibadetleri kabul olmaz.) [Taberani]
(Hanımının haklarını ifa etmeyenin; namazları, oruçları kabul olmaz.) [Mürşid-ün-nisa]
(Zekât vermeyenin namazı kabul olmaz.) [Taberani]
(Kendisini istemeyen cemaate imam olanın namazı kabul olmaz.) [Beyheki]
(Saçlarını deve hörgücü gibi yapan kadının namazı kabul olmaz.) [Taberani]
(Şarap içenin namazı kırk gün kabul olmaz.) [Tirmizi, Hâkim, Nesai]
(Din kardeşinin avret yerine bakanın kırk gecelik namazı kabul olmaz.) [İ. Asakir]
(Kocası razı oluncaya kadar, kadının namazları ve diğer iyilikleri kabul olmaz.) [Taberani]
Hadika ve Berika’da (Bid’at ehlinin hiçbir ibadeti kabul olmaz) hadis-i şerifi açıklanırken, (İbadetleri sahih olur, fakat sevab verilmez) deniyor.
Bid’at ehlinin ibadetleri sahih olsa da kabul olmaz. Kabul olmaz demek, sahih olmaz demek değildir. Sahih olur, fakat sevabı olmaz demektir. (Redd-ül-muhtar)
Bir hadis-i şerifte de buyuruldu ki:
(Kadın kocasından izinsiz oruç tutamaz.) [Buhari, Müslim] Farz olan oruç için, kimseden izin alınmaz. Burada bildirilen de nafile oruçtur.
(Bir zerrecik bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların [nafile] ibadetleri toplamından daha iyidir) hadis-i şerifindeki ibadetlerden kasıt da, nafile ibadetlerdir, çünkü nafile ibadet yapmak farz değildir. Günahlardan kaçınmak ise, herkese farzdır. (S. Ebediyye)
Görüldüğü gibi, Kur’an-ı kerimin meali okuyup anladığına uymak nasıl yanlış olursa, hadis-i şeriflerden anladığına uymak da yanlış olur. Ehl-i Sünnet âlimlerinin açıklamasına uymak gerekir. İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki:
Hadislerle amel etmek, bize caiz olmaz. Mezhebimizin hükmüne aykırı görünen hadis-i şerifler, âlimlerin sözlerini reddetmek için delil ve senet olamaz. (1/ 312)
Muhammed Hadimi hazretleri buyuruyor ki:
Dindeki dört delil, müctehidler içindir. Bizim için delil, mezhebimizin bildirdiği hükümdür, çünkü bizler, âyet ve hadisten hüküm çıkaramayız. Mezhebin bir hükmü, âyete, hadise uymuyor gibi görünse de yanlış değildir, çünkü âyet ve hadis ictihad isteyebilir, başka bir âyet veya hadisle değişmiş olabilir veya bilmediğimiz bir tevili vardır. (Berika s. 94)
Müctehid olmayan din adamı, okuduğu hadisten kendi anladığına uyarak amel edemez. Müctehidlerin âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerden anlayarak, verdikleri fetva ile amel etmesi gerekir. Takrir kitabında da böyle yazılıdır. (Kifâye)
Günahların affolması için
Sual: Taberanî’de (Çarşamba, perşembe, cuma günleri oruç tutup, cuma günü de az çok sadaka verenin, günahları affolur, anasından doğduğu gündeki gibi temiz olur) mealinde bir hadis var. Bu hadis sahih ise üç gün oruç tutup, biraz da sadaka verince günahların hepsi nasıl affolur ki?
CEVAP
(Sahih ise) denmez. İmam-ı Taberanî gibi büyük bir hadis-i şerif âliminin kitabında uydurma hadis bulunmaz. Biz sıradan bir Müslüman olarak hadis uydurmaktan korkarız da, o büyük zat korkmaz mı hiç? (Hadis uyduran Cehennemdeki yerine hazırlansın!) ve (Uydurma hadisi rivayet eden, onu uyduran gibi Cehennemdeki yerine hazırlansın!) meallerindeki hadis-i şerifleri her hadis âlimi bilir. Bunun için hiçbir hadis âlimi, hadis uydurmaz ve uydurulmuş bir sözü hadis diye kitabına almaz. Bunun için muteber bir kitaptaki hadis-i şerifi anlayamasak da, açıklayamasak da, uydurma demekten çok sakınmalıyız.
Hadis-i şeriflerde detay olmaz. Günahların affolması için bazı şartlar vardır. Birincisi, Müslüman olmaktır. Bir gayrimüslim oruç tutsa günahları affolmaz. İkincisi, Ehl-i sünnet itikadında olmak şarttır. Ehl-i sünnet olmayanların günahları oruç tutmakla affolmaz. Üçüncüsü, haram işleyenlerin, namaz kılmayanların günahları affolmaz. Ramazan orucunu tutmayıp, çarşamba, perşembe, cuma günleri nâfile oruç tutmakla günahlar affolmaz.
Bu üç maddenin üçü de olsa, nâfile oruçla, sadaka vermekle büyük günahlar değil, küçük günahlar affolur. Bunları bilmeden, hüküm vermeye kalkışmak çok yanlış olur.
Görünüşe aldanmak
Sual: (Kişinin namazı ve orucu sakın sizi aldatmasın! Onun parayla olan münasebetine bakın!) mealindeki hadisin açıklaması nasıldır? Sanki namaz kılanlar da yanlış iş yapabilir anlamı çıkmıyor mu?
CEVAP
Namaz doğru kılınsa da, yanlış kılınsa da görünüşte aynıdır. Oruç da öyledir. Peygamber efendimiz, görünüşe aldanmamak gerektiğini bildiriyor. İhlassız kılıyorsa elbette ondan kötülük beklenir. Ama doğru kılıyorsa, ondan kötülük beklenmez. Çünkü Kur'an-ı kerimde, doğru kılınan namazın, bütün kötülükleri muhakkak önlediği bildiriliyor. Doğru namaz kılan, kimseyi aldatmaz. Aldatabiliyorsa, namazı doğru kılmadığının alametidir. Onun için, bir kişinin namazı doğru kılıp kılmadığını bilemeyiz. Her namaz kılanı kusursuz kabul etmek, yanlışlığa sebep olur. Bunun için o kişinin alışverişine, paraya olan zaafına, para için göstereceği tepkiye bakmak gerekir. Alışverişte hile yapıyorsa, üç beş kuruş veya daha büyük meblağ için bizi satabiliyorsa, namazı doğru kılmadığını gösterir. Özellikle paraya olan ilgisi, kişinin iç yüzünü, nasıl biri olduğunu meydana çıkarır.