Yer mi önce gökler mi?
Yer mi önce gökler mi?
Yer mi önce gökler mi? |
Ateist diyor ki: Sual: Bekara sûresinde önce yerin yaratıldığı, Naziat sûresinde ise göklerin önce yaratıldığı bildiriliyor. Bu çelişki değil mi? O, yerde ne varsa hepsini sizin için yarattı. Sonra semaya yöneldi, onu yedi kat olarak yaratıp düzenledi. (Bekara 29) Sizi yaratmak mı daha güç, yoksa gökyüzünü yaratmak mı, ki onu Allah bina etti. Onu yükseltti, düzene koydu. Gecesini kararttı, gündüzünü ağarttı. Ondan sonra da yer küreyi döşedi. Yerden suyunu ve otlağını çıkardı. Dağları sağlam bir şekilde yerleştirdi. (Naziat 27-32) CEVAP Bekara sûresinde bildirildiği gibi, önce yer küre, sonra gökler yaratıldı. Naziat sûresinde de bildirildiği gibi otların, suların, dağların düzenlenmesi, yani yerleşime müsait hale getirilmesi ise göklerden sonra oldu. Yani en ufak bir çelişki yoktur. Her ilmin uzmanı olur. Tefsir ilminin uzmanları da aynı şeyi bildiriyorlar. Bu uzmanlar diyor ki: Yer, göklerden önce yaratıldı. Fakat henüz yerleşime, oturmaya müsait değildi. (İmam-ı Razî, Tefsiri Ebüssüûd ve Medârik) Konu ile az da olsa irtibatı olan şu bilgileri de verelim. Meal yazarlarından Hasan Basri Çantay şöyle diyor: Müfessirler, bu âyetteki dehâ lâfzının (Allah yeri yerleşime uygun hâle getirdi) anlamına geldiğini bildirmişlerdir. Nitekim başta Beydavi olduğu halde müfessirler de buna ve yerin bu yuvarlaklığına işaret etmişlerdir. Dehâ kelimesi dünyanın oval olduğunu göstermektedir. Dahy ve dahv kelimelerinde yayıp döşemek anlamı da vardır. Çünkü Arapça sözlüklerde görüyoruz ki o kelimenin mekân ismi olan medhâ deve kuşunun yumurtladığı yer demektir. Bundan mekânlık alâmetini alınca aslı olan dahv, dahy kalır ki onun anlamı da deve kuşu yumurtası olur. Nitekim bazı Arap ülkelerinde deve kuşu yumurtasına dahiv denir. Ahterî sözlüğünün müellifi Mustafa bin Şemsettin o eserinin 380. sayfasında der ki: Dahy, bir nesneyi yayıp döşemek, Naziat sûresinin 30. âyeti olan (Hakkın Vel arda ba'de zâlike dehahâ) kavli de bundandır ki döşeyip yaydı demektir. Deve kuşunun yumurtladığı yer de, Medha-n neâme dir. Bu lügat dal harfinde olduğu halde orada Mim harfini ilgilendiren Medhâ’dan, hem o âyeti zikrettikten sonra bahsetmesi kelimenin o asıldan gelmiş olduğunun açık bir delilidir. Okyanus, Sıhâh-ı cevheri gibi sözlüklerde Medhâ, yine aynı manâda olmak üzere, zikredilmiştir. 968 Hicri tarihte ölen Afyonlu Mustafa bin Şemsettin dünyânın bir deve kuşu yumurtası gibi oval olduğunu bildirmiştir. Bunu üç asır önce açıklamıştır. Bu manâya göre âyet-i kerîmenin meali şöyle oluyor: Cenâb-ı Hak, göklerin kuruluşundan ve tanziminden sonra da yeri bir deve kuşu yumurtası haline yani oval şekle getirdi. (H.B.Ç.) Bu açıklamadan da anlaşıldığı gibi, yer küre var idi, göklerin tanziminden sonra yer küre oval şekilde tanzim edilmiştir. Hiçbir tenakuz olmadığını bu da göstermektedir. |