Yuşa Aleyhisselam
Yuşa Aleyhisselam
İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerden. Musa
aleyhisselamdan sonra gönderilmiş olup Musa aleyhisselamın yeğeni veya
vekîliydi. İsmi Yuşa olup, Hristiyanlar Yeşû diyorlar. Yusuf aleyhisselamın
neslinden gelen Nûn’un oğludur. Annesi Musa aleyhisselamın kız kardeşidir. Yuşa
aleyhisselam Musa aleyhisselama bildirilen dînin esaslarını insanlara tebliğ
etti.
Mısır’da doğan Yuşa aleyhisselam, Musa aleyhisselamın husûsî talebesi, hâlis
hizmet görücüsü ve en yakın dostlarındandı. Musa aleyhisselam Firavun’un zulmü
üzerine Allahü teâlânın emriyle kendine inanan ve tâbi olanlarla birlikte
Mısır’dan Tîh Sahrasına hicret ederken Yuşa aleyhisselam da onunla berâber
bulundu. Musa aleyhisselamın Hızır aleyhisselamla görüşmek üzere çıktığı
yolculukta onunla berâber bulundu. Musa aleyhisselam Hızır aleyhisselamla
karşılaşınca Yuşa aleyhisselam geriye döndü.
Allahü teâlâ, Musa aleyhisselamın kavmine Arz-ı Mev’ûdu (Filistin ve Şam
bölgesini) ihsân edeceğini bildirdi. Fakat İsrailoğulları o beldelerde zâlim ve
zorba bir kavim olan Amâlikalıların bulunduğunu ileri sürerek gitmek
istemediler. Allahü teâlâ Musa aleyhisselama vahyedip:
“Ey Musa! Ben burayı sizin için memleket ve yerleşme yeri olarak yazdım; takdir
ettim. Oraya git ve düşmanlardan kim varsa onlarla harp et. Zîrâ onlara karşı
sizin yardımcınız benim. Kavminden her koldan bir temsilci (nakib) seç al. Onlar
vefâkar ve itâatkar olsunlar.” buyurdu.
Bunun üzerine Musa aleyhisselam her bir koldan iyi haber toplayan, sözünde
sâdık ve vefâkar birer temsilci seçti. Bunları Erîha Şehri ve ahâlisi hakkında
bilgi toplamak için gönderdi. Aralarında Yuşa bin Nûn’un da bulunduğu haber
toplamakla vâzifeli kimseler Erîha’ya gittiler. O belde ahâlisinin iri cüsseli,
çok kuvvetli ve kalabalık olduğunu görünce korktular. Geriye dönüp kavimlerine
gördüklerini anlatarak onların harbe gitmelerine mâni oldular. Musa aleyhisselamın
kavmi, gelen temsilcilerin anlattıklarını dinleyip harp etmekten vaz geçtiler.
İçlerine korku düşüp, feryâda başladılar: “Keşke Mısır’da ölseydik. Yâhut
burada ölsek de, Allah bizi o zâlimlerin memleketine sokmasa, yoksa
hanımlarımız, çocuklarımız ve mallarımız ganîmet olarak kalacak.” dediler.
Temsilciler içinde bulunan, Allahü teâlânın kendilerinden “İsmet ve tevfik” ile
haber verdiği Yuşa bin Nûn ile Kâlib bin Yuknâ ise kavimlerine gelip, Erîha
beldesi ahâlisinin kötü hallerinden bahsetmediler. Diğer kabîlelerden o belde
ahâlisi hakkındaki haberleri duyanlara ise korkulacak bir şey olmadığını,
Allahü teâlânın yardım ve inâyetiyle Erîha’nın fethedileceğini bildirip, Musa
aleyhisselama yardımcı olmaya çalıştılar. Onlara dediler ki:
“Ey İsrailoğulları! Cebbarların (zâlimlerin) şehrinin
kapısından hemen girin (onların vücutlarının büyüklüğünden korkmayın.
Biz onları gidip gördük ve öğrendik. Onların bedenleri büyük ve kuvvetli fakat
kalpleri zayıftır. Sizinle harp etmeye rûhî metânetleri yoktur). Bir
defâ kapıdan girdiniz mi (Allahü teâlânın vâd ettiği yardımın size
gelmesiyle) elbette siz gâliblerden olursunuz. Siz gerçekten inanan,
Allahü teâlânın vâdini tasdik eden kimseler iseniz, (Allahü teâlânın
kudretine, size yardım edeceği hakkındaki vâdine, Musâ aleyhisselamın peygamber
olduğuna inanıyor, îmân ediyorsanız, düşmanların boy ve cüsselerine bakarak
aldanmayınız. Onlardan korkmayınız. Size ilâhi yardımın geleceği husûsunda ve
bütün her hâlinizde) Allahü teâlâya tevekkül ediniz. (O’na
îtimâd ediniz. Yalnız O’na güveniniz ve cihâddan geri durmayınzı.)” (Mâide
sûresi: 23)
Fakat İsrailoğulları onların söylediklerine inanmadılar ve Musa aleyhisselamın
nasîhatlerine uymadılar. Yuşa bin Nûn ve Kâlib bin Yuknâ aleyhimesselâmı taş ve
sopalarla öldürmek istediler.
İsrailoğulları Yuşa bin Nûn ve Kâlib bin Yuknâ’yı taşlayıp, Musa aleyhisselama
karşı gelerek Allahü teâlâya isyân edince Musa aleyhisselam üzüldü. Allahü
teâlâ İsrailoğullarını kırk sene müddetle Arz-ı Mev’ûd denilen bölgeye
girmelerini haram kıldığını ve onların Tîh Sahrasından çıkamıyacaklarını
bildirdi. “Biz harbe gitmeyiz.” diyerek isyân eden kimseler kırk sene müddetle
Tîh Sahrasında şaşkın bir halde dolaştılar. Kırk sene içinde öldüler. Kırk
senenin sonuna doğru Harun aleyhisselam ve ondan üç sene sonra da kardeşi Musa
aleyhisselam vefat etti.
Musa aleyhisselam vefat ederken yerine Yuşa aleyhisselamı halîfe bıraktı.
Allahü teâlâ Yuşa aleyhisselamı da İsrailoğullarına peygamber olarak
vazîfelendirdi. Bu sırada Musa aleyhisselama karşı çıkıp; “Biz harbe gitmeyiz.”
diyen kimseler ölmüş, onların yerlerine oğulları ve torunları çoğalmıştı.
Allahü teâlâ Yuşa aleyhisselama İsrailoğullarını toplayıp Tîh Sahrasından
çıkarmasını ve Arz-ı Mev’ûd denilen bölgeye gidip cebbârlarla (zâlimlerle) harp
etmesini emretti.
Yuşa aleyhisselam İsrailoğullarını toplayarak Erîha şehrini kuşattı. Kuşatma
altı ay sürdü. Nihâyet bir Cumâ günü Akşam üzeri mucizeler göstererek şehri
fethetti. Yuşa aleyhisselam ve O’na inananlar Erîha’yı fethettikten sonra İlyâ
(Eyliyâ) şehrini de aldılar. Bu şehrin Yuşa aleyhisselam tarafından
fethedildiğini duyan çevre şehirlerin hükümdarlarından beşi bir araya gelip
İsrailoğullarıyla topluca savaşa girdiler. Sonunda hepsi de yenilerek hezîmete
uğradılar.
Yuşa aleyhisselam Erîha ve İlyâ şehirlerini ve civârını fethettikten sonra
Belka şehri üzerine yürüdü. Belka şehrini de fethedip, Belâk adındaki
hükümdârını ve İsm-i A’zâm duasını bildiği halde Yuşa aleyhisselamın ordusuna
karşı beddua etmeye teşebbüs eden, fakat ibret için dili göğsü üzerine sarkık
kalan Bel’âm bin Bâûrâ’yı öldürdü. Böylece Belka şehri de fethedilmiş oldu.
Erîha, İlyâ ve Belka şehirlerinin fethedilmesinden sonra Arz-ı Mev’ûd diye
bilinen Filistin ve Şam diyarı da peyderpey İsrailoğullarının eline geçti.
Fetihler yedi sene devâm edip Kudüs şehri de Yuşa aleyhisselam ve ona inananlar
tarafından fethedildi. Bu bölgedeki diğer şehirleri de fetheden Yuşa
aleyhisselam batıda beş şehre gidip orayı da düşmanlardan aldı. Daha sonra Şam
diyârına giderek orada yerleşmiş otuz bir hükümdârlığın beldelerini zaptetti.
Putperest ve Allahü teâlâya isyân eden hükümdarları öldürtüp memleketlerini
İsrailoğulları arasında taksim etti. İsrailoğullarını Arz-ı Mev’ûd’a
yerleştiren Yuşa aleyhisselam, onlara Musa aleyhisselama nâzil olan Tevrat’ı
okudu ve hükümlerini açıkladı. Onların Allahü teâlâya îmân ve ibâdet üzere
kalmalarına çalıştı.
Yuşa aleyhisselam, Musa aleyhisselamın vefatından sonra yirmi yedi yıl
insanlara Allahü teâlânın emirlerini bildirdi. Ömrünün sonuna doğru hastalandı.
Yerine Kâlib bin Yuknâ’yı halîfe tâyin etti. Yüz yirmi yedi yaşında vefat etti.
Kabrinin Nablûs veya Haleb yakınındaki Mearre şehrinde olduğu rivâyet edilir.
Yuşa aleyhisselam İstanbul’a hiç gelmedi. Beykoz Tepesinde ziyâret edilmekte
olan kabrin Yuşa peygambere âit olduğu söyleniyorsa da târihî bilgilere uygun
değildir. Bu bir velî veyâ havârilerden birine âit olabilir. Böyle ise yine
kıymetlidir. Kabrin Yuşa peygambere âit olup olmadığını kesin olarak söylemek
uygun değildir.
Yuşa aleyhisselam karayağız, orta boylu, güzel yüzlü, iri gözlü, yassı göğüslü
bir görünüşe sâhipti. Yüzünün güzelliği Yusuf aleyhisselama çok benzerdi.
Cesûr, kahraman, yiğit, harp taktik ve tekniğinde mahâret sâhibiydi. Musa
aleyhisselama gönderilen Tevrat’ın hükümleriyle amel edip, insanlara tebliğ
etmekle vazîfelendirilmişti. Tefsir âlimleri Mâide sûresi 23. âyetinde
bildirilen Allahü teâlâya îmân edip, O’ndan korkanlardan iki kimseden birinin
ve Kehf sûresi 60-65. âyetlerinde bildirilen Musa aleyhisselamın Hızır
aleyhisselamla görüşmek üzere yolculuk ettiği sırada yanında bulunan gencin
Yuşa aleyhisselam olduğunu bildirmişlerdir.
Yuşa aleyhisselamın mucizeleri
1. Yuşa aleyhisselam, Erîha’yı fethetmek üzere İsrailoğullarını topladı.
Yolculuk esnâsında Şeria (Ürdün) Nehrinin suları çok olduğu için geçemediler.
Nehrin üstünde köprü de yoktu. Yuşa aleyhisselam dua edince Şerîa Nehrinden bir
yol açıldı. İsrailoğulları o yoldan geçtikten sonra sular tekrar eskisi gibi
akmaya devâm etti.
2. Bir şehrin fethi esnâsında kuşatma uzun sürmüştü. Bütün çalışmalara rağmen
surlarda gedik açılmamıştı. Yuşa aleyhisselam dua etti. Allahü teâlânın
kudretiyle yer sarsılıp kalenin surları yıkıldı. Yuşa aleyhisselam ve ona
inananlar şehre girip fethettiler.
3. Yuşa aleyhisselam Kudüs şehrini fethetmek için muhâsara etti. Bir Cumâ günü
akşam üzeri güneş batarken, güneşin bir müddet daha batmaması için Allahü
teâlâya yalvardı: “Ey Allah’ım! Güneşi geri al!” diye dua etti. Allahü teâlânın
emri ve takdiri ile batmak üzere olan güneş yükseldi. Bir müddet daha gündüz devâm
edip Kudüs fethedildikten sonra battı.
Ahmed bin Hanbel’in Müsned’inde bildirdiği hadîs-i şerîfte; “Güneş
hiçbir kimse için batmaktan alıkonulmaz. Ancak Beyt-i Mukaddesi fethetmek için
gittiği gecelerden birinde Yuşa aleyhisselam için batmaktan alıkondu.” buyuruldu.