Sual: Bir takvim yaprağında aynen şöyle diyor:
“Zekât verilecek malın hem borçtan hem de sahibinin asli ihtiyaçlarından
artmış olması şarttır. Asli ihtiyaçların başında orta halli bir mesken
gelmektedir. Aynı zamanda aile fertlerinden bakmakla yükümlü olduğu
kimselerin bir yıllık nafakası olması gerekir. Elinde bulunan altını veya
hazır parası nisap miktarına ulaşsa bile, başını sokacak orta halli bir evi
ve bir yıllık nafakası olmayan bir kimseye zekât farz değildir. Bu neye
benzer? Suyu bulunan bir yolcu, yolda susuz kalabileceğini hesaba katarak
suyunu kullanmayıp teyemmüm etmektedir. Böyle bir durumda su yok hükmünde
olduğu için teyemmüm caizdir. Bunun gibi, bir kimsenin asli ihtiyaçlarına
sarf edilmek üzere nisap miktarının üstünde parası olsa bile yok hükmündedir.
Mesela bir kimsenin kırk koyunu olunca birini zekât olarak vermesi gerekiyor.
39 olunca, arada bir fark olmasına rağmen zekât düşmüyor. Çünkü Allahü teâlâ
âyet-i kerimesinde (Allah sizin için kolaylık ister, güçlük istemez) buyuruyor.
(Bekara 185) Allahü teâlâ hiç kimseye takatinin dışında bir yük
yüklememektedir.”
Öyle zenginler var ki, parayı eve yatırmıyor, eve vereceği para ile ticaret
yapıyor veya tahvil senedi falan alıp ev kirasından fazla kâr getiriyor.
Böyle zenginlere de evi yok diye zekât düşmez mi?
CEVAP
Dinimizde dört delil vardır. Akıl delil değildir. Dört delilin hiç
birinde evi olma şartı bildirilmiyor. Konuyu açıkça bildiren fıkıh kitapları
varken akıl ile bunu açıklamaya çalışmak, elbette hakikati katletmek
olur.
Hiçbir fıkıh kitabında (Evi olmayan zengine zekât düşmez) diye bir şart
olmadığı gibi (Bir yıllık nafaka) şartı da yoktur. Bu tamamen indi görüştür.
zekâtı teyemmüme benzetmek de indi bir kıyastır. (Allah kolaylık
ister, güçlük istemez) ifadesini evi olmaya delil getirmek ne kadar
yanlıştır.
Kolaylık olsun diye, ince çorap üstüne mesh etmek, 5 vakit namazı bir vakitte
kılmak, dini değiştirmek olur. Sabah namazına kalkmak zordur, Allah kolaylık
istiyor diye sabah namazını kılmamak kolaylık ise de dine aykırıdır. Bir ay
Ramazan orucu çok diye üç gün oruç tutmak kolaydır ama, Allah’ın emri yerine
gelmiş olmaz. Bir gün oruç tutmak daha kolaydır. En kolayı da hiç oruç
tutmamak ve hiç zekât vermemektir. Demek ki ölçü kolaylık değil, dinin emrine
uymaktır. Dinimiz kırk koyundan biri zekât olarak verilir buyuruyor. Daha
aşağısına zekât düşmez diyor. Din ne emrediyorsa odur.
Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(20 dinar olana kadar altının zekâtını vermek gerekmez. 20 dinar olup da
üstünden bir yıl geçerse, yarım dinar zekât vermek gerekir. Daha fazla
olursa, hesabı ona göredir.) [Ebu Davud]
(Gümüş 200 dirheme ulaşınca, 5 dirhemi zekât olarak verilir.) [Ebu
Davud, Tirmizi, Ahmed]
(Nisaba ulaşıp da, zekâtı verilen mal, kenz [istif edilmiş] değildir.) [Ebu
Davud, Hâkim, Hatib]
Aşağıdaki yazılar, Redd-ül-muhtar, Dürer Gurer, Hindiyye, Seadet-i
Ebediyye, Cevhere, Dürr-ül-münteka, Camiur-rümuz, Uyun-ül-besâir,
Tahtavi gibi kıymetli eserlerden alınmıştır:
İslamiyet'e uygun ve rahat olarak yaşayabilmesi için kullanılması gereken
şeylere, ihtiyaç eşyası denir. Bunlar yiyecek, giyecek, ev gibi şeylerdir. Bu
ihtiyaç eşyasının mevcut olması şart değildir. Eğer mevcut ise, zekât nisap
hesabına katılmaz. İhtiyaç eşyasını almak için biriktirilen para nisap
hesabına katılır. Zira zekât için, ihtiyaç eşyasına malik olmak şart
değildir. Bu eşya mevcutsa nisaba katılmaz.
Altın ile gümüş, para olarak veya kadınların ziynet eşyası olarak
kullanılsın, ev, yiyecek, kefen satın almak için saklanılsın, kılıç gibi
ihtiyaç eşyası olsalar da, zekât nisabının hesabına katılır.
Ticaret için olmayan ev, apartman, tezgah, kamyon, gemi ve demirbaş eşyanın
zekâtı verilmez. Bir senelik ev ihtiyacı için ayrılmış olan gıdaların da
zekâtı verilmez. Yiyecek, içecek, giyecek ve barınacak ev gibi lüzumlu
nafakadan olan ihtiyaç eşyası satın almak için sakladığı altın, gümüş ve
kağıt paranın hepsi nisap hesabına katılır, yani zekâtları verilir.
Evi olmayan zenginler
Sual: Bir yazar diyor ki:
(Zenginin evi yoksa, kirada oturuyorsa ona zekât düşmez. Ev, onun
ihtiyacıdır. Nakit tasarruflarında zekât oranı % 2.5 tur. Ev almak için
biriktirilen para için bu oran büyük yekun tutar. Ev alana kadar bu para
bence zekâttan muaf tutulmalı. Kur’anda nisapla ilgili bir âyet yok. Ancak
nisabı açıklayan hadisler ile Peygamberin uygulaması ve fıkıhçıların
görüşleri var. Hazret-i Peygamberin uygulaması, kendi döneminin ortalama
zenginlik ölçüsünü veren ictihadına dayalıdır. Peygamberin ictihadı bağlayıcı
değil, yol göstericidir. Yani değişmez bir ölçü değildir. Nisap, günün
şartlarına göre yeniden tespit edilmelidir.)
Kur’anda nisap miktarı yok diyor. Kur’anda beş vakit namazın vakitleri de
yok. Ama Resulullah bunu bildirmedi mi? Onun bildirmesi niye bağlayıcı
olmuyor ki? O zaman namaz vakitleri de, namazın farzları da bağlayıcı
olmaktan çıkarılıp bir reform mu yapılmak isteniyor? Bu yazarın görüşleri
doğru mudur?
CEVAP
Deveye boynun eğri demişler, nerem doğru ki demiş. Yukarıdaki görüşler
tamamen yanlıştır. Yazar, asırlardır gelen fıkıh kitaplarının hiç birine
itimat etmiyor, fıkıhçıların görüşü diye basite alıyor. Hatta Resulullah
efendimizin hükümlerine bile, ictihad diyor, bağlayıcı olamaz diyor. Bunlar
değişmeli diyor. Yazara hadis-i şerifleri bildirsek bağlayıcı değil diyecek.
Mezhebimizin fıkıh kitaplarını delil getirsek, onlar birer görüş, benim de
görüşüm var diyecek. Adam mezhep falan kabul etmiyor ki. Ama biz mezhebe
inanan, Resulullahın koyduğu hükmü bağlayıcı ve fıkıh kitaplarını senet kabul
eden okuyucularımız için, bütün muteber fıkıh kitaplarında yazılı olan
mezhebimizin hükümlerini bildiriyoruz:
1- Altın, gümüş ve ticaret eşyasında zekât nisabı kırkta birdir.
2- Koyunda kırkta bir, sığırda otuzda bir, beş devede de bir koyun.
3- Madenlerde beşte bir, toprak mahsullerinde onda birdir. Parayla
sulanırsa yirmide bire iner.
Burada bildirilen zekâta tâbi mallar çok ucuzlasa da, çok pahalı olsa da yine
oranları kıyamete kadar değişmez. Mezhepsizler beğenmeyip değiştirse de,
değişmiş olmaz.
Öyle zenginler var ki, parayı eve yatırmıyor, eve vereceği para ile ticaret
yapıyor veya tahvil senedi falan alıp ev kirasından fazla kâr getiriyor. Bu
yazara göre, böyle zenginler de, evi olmadığı için zekât vermez.
Muteber fıkıh kitaplarında para ne için biriktirilirse biriktirilsin, nisabı
buluyorsa zekât vermek gerektiği yukarıdaki yazıda bildirildi.
|