Ümm-i Hânî
Ümm-i Hânî
Hazret-i Ali’nin kızkardeşi.
Peygamber efendimiz hicretten bir yıl önce Tâif’e gidip, Tâif halkına bir ay
nasîhat edip, onları îman etmeye dâvet etmişti. Tâif halkından hiç kimsenin
îman etmemesi ve işkence yapmaları üzerine Mekke’ye dönmüştü.
Misâfir geldim
Çok üzgündü ve her taraf düşman doluydu. Bir gece Mekke’de Ümm-i Hânî’nin Ebû
Tâlib mahallesinde bulunan evine geldi. Ümm-i Hânî, o zaman îman etmemişti.
Peygamber efendimiz kapısını çaldı. İçeriden Ümm-i Hânî’nin sesi duyuldu:
- Kimdir o?
- Amcanın oğlu Muhammed’im, kabûl edersen, misâfir geldim.
- Senin gibi doğru sözlü, emin, asil, şerefli misâfire can fedâ olsun. Yalnız,
teşrif edeceğinizi önceden bildirseydiniz bir şeyler hazırlardım. Şimdi
yedirecek bir şeyim yok.
- Yiyecek, içecek istemem. Hiçbiri gözümde yok. Rabbime ibâdet etmek,
yalvarmak için bir yer bana yetişir.
Ümm-i Hânî, Resûlullahı içeri alıp, bir hasır, bir leğen, ibrik verdi. Gelen
misâfire ikrâm etmek, onu düşmandan korumak, Araplar için en şerefli vazife
sayılırdı. Bir evdeki misâfire zarar gelmesi, ev sahibi için büyük yüzkarası
olurdu.
Ümm-i Hânî düşündü ki; “Amcasının oğlunun Mekke’de düşmanları çok, hatta
öldürmek isteyenler var. Şerefimi korumak için, sabaha kadar onu gözeteyim”
dedi. Babasının kılıcını alıp, evin etrafinda dolaşmaya başladı.
Resûlullah efendimiz, o gün çok incinmişti. Abdest alıp, yalvarmaya, af
dilemeye, kulların îmana gelmesi, saadete kavuşmaları için duâya başladı. Çok
yorgun, aç ve üzüntülüydü. Hasır üzerine uzanıp uyuyuverdi.
Sonra Cebrâil aleyhisselâm gelip, ayağının altından öperek uyandırdı. Bundan
sonra Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem uyanıkken ruh ve bedeniyle
Mîrâca çıkarıldı.
Ertesi sabah Peygamber efendimiz Ümm-i Hânî’ye, gece mîrâca çıktığını anlattı.
Ümm-i Hânî dedi ki:
- Ey amcamın oğlu! Sakın bunu Kureyşlilere söyleme! Onlar seni yalanlarlar ve
seni üzerler.
Peygamber efendimiz buyurdu ki:
- Vallahi ben bunu onlara söyleyeceğim.
Îman etti
Ümm-i Hânî, kocası Hübeyre bin Ebî Vehb’in müşrik olması sebebiyle, hicret
sırasında îman etmemiş olarak Mekke’de kalmıştı. Bu durum Mekke’nin fethine
kadar devam etti. Mekke’nin fethedildiği gün, kocası Necrân’a kaçtı.
Ümm-i Hânî ise Kureyş kadınlarından on kişilik bir grupla Peygamberimizin
yanına gelip, Müslüman oldu. Vefât tarihi kesin olarak bilinmemekte olup,
Hazret-i Ali’den sonra vefât ettiği rivâyet edilmiştir.
Ebû Tâlib’in kızı ve Hazret-i Ali’nin kızkardeşi olan Ümm-i Hânî’nin asıl adı
Fakite idi.