"Maksat, Allahü teâlanın rızâsına kavuşmaktır...”
04/01/2025 Cumartesi Köşe yazarı V.T
"Kim bir iyilik yapar, Allahü teâlâ için onu gizlerse, yaptığı bu
iyilik zâyi olmaz."
Ebü'l-Ferec Ali Halvetî hazretleri evliyânın
büyüklerindendir. Afganistan’da Herat’ta doğdu. Önce Pîr Seyfeddîn Halvetî’nin
sohbetlerine katıldı. Sonra hocasının izniyle Pîr Ömer Halvetî hazretlerine
talebe oldu. Kendisinden icâzet aldı. 1397 (H.800) senesinde Herat civârında
Kazergâh’da vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu ki:
"Allahü teâlâya ibâdeti ihlâsla, sırf O'nun için
yap. Kim bir iyilik yapar, Allahü teâlâ için onu gizlerse, yaptığı bu iyilik
zâyi olmaz."
“Bir kimsenin dâimâ Allahü teâlâya tâat üzere olması,
emirlerine uyup, hep murâkabe üzere olması için, üzerindeki vazifeleri, Allahü
teâlânın rızâsına uygun olarak yerine getirmelidir. Meselâ, kadılık gibi
tehlikeli ve zor bir vazifeyi yapmak zorunda kaldığı, ondan kendisini
kurtaramadığı zaman, artık o vazifeden ayrılmayı istememelidir. Çünkü o
vazifeden ayrılırsa, belki ondan daha kötü bir işe düşebilir. Sonra işlerin
sonunun nasıl olacağını bilemez. Bu sebeple, üzerinde bulunduğu vazifede
kalmalı ve şu hususlara riâyet etmelidir:
1) Bu vazife kendisini, birinci derecede lâzım olan
Allahü teâlânın emirlerini yerine getirmekten alıkoymamalıdır. 2) O vazifede
kaldığı müddetçe, kötü ve bozuk birisinin o vazifeyi almaması için kaldığını
niyet etmelidir. Böylece o mâkama, lâyık olmayan birisinin gelmesine mâni olmuş
olur. Bu niyeti ile, dâimâ ibâdet sevâbı kazanır. Mahkemeye bir dâvâ gelip,
burada bir mazlûma yardımcı olup, onun hakkını zâlimden aldığı, hakkı ayakta
tuttuğu veya bâtıl ve bozuk bir işe mâni olduğu zaman, kat kat ibâdet sevâbına
kavuşur. Müslümanları, onlara zarar verecek şeylere karşı himâye eder.
Kendisini, efendisinin, içerisinde çoluk çocuğunun bulunduğu bir eve koyduğu
köle gibi ve böyle bir eve lâyık olmadığını düşünür. Bu sebeple, bu evden
çıkmak ve ayrılmak istemez. Çünkü, efendisi onu oraya koydu. Emir onun emridir.
Onun için, efendisinin çoluk çocuğunun işlerini görmek için olanca gücü ile
çalışır. Bu hususta efendisinin rızâsını arar. Bâzen efendisi onu imtihân
edebilir. Bu bakımdan, onun her zaman hazır olması, dâimâ efendisinin emirleri
istikâmetinde bir köle ve hizmetçi olması lâzımdır...
Kısa bir müddet sonra ölüm gelir. Ya
efendisinin emirlerini yerine getirirken, kölelik ve hizmetçiliği üzere can
verir veya ondan başka bir hâl üzere vefât eder. Maksat, Allahü teâlanın rızâsına
kavuşmaktır.”