Dilin cirmi küçük cürmü büyüktür!
24/01/2019 Perşembe Köşe yazarı S.A
Cehenneme girenlerin çoğu dillerinden dolayı girerler. İnsanoğlunun hiçbir organı dili kadar iyi ve dili kadar kötü ve tehlikeli olamaz.
Konuşabilme kabiliyeti, insanlara verilen en büyük nimetlerdendir. Hayvanların dili, bizim dilimizden çok daha büyük olmasına rağmen onlar konuşamıyorlar...
Konuşmakla derdimizi daha rahat anlatabiliyoruz, ilim öğreniyor ve öğretiyoruz. Daha sayılamayacak kadar çok faydaları var. Bunun yanında, dilimizden dolayı büyük sıkıntılar da başımıza gelmiyor değil...
Konuşmakla derdimizi daha rahat anlatabiliyoruz, ilim öğreniyor ve öğretiyoruz. Daha sayılamayacak kadar çok faydaları var. Bunun yanında, dilimizden dolayı büyük sıkıntılar da başımıza gelmiyor değil...
Dilin cirmi küçük ama cürmü büyüktür, demişler atalarımız. İnsanı cennete de götürür, cehenneme de. Nice insanlar yaptıkları konuşmalarla öldürülmüş veya yıllarca hapis yatmıştır. Niceleri de, yaptıkları güzel konuşmalarla takdir toplamış, yüksek makamlara çıkmış, büyük nimetlere kavuşmuştur... Bunun için dilimize sahip olmalıyız. Konuşmaya başlamadan, konuşacaklarımızı kontrol etmeliyiz. Söyleyeceğimiz söz, kendimize veya başkasına bir fayda sağlayacaksa konuşmalıyız. Konuştuklarımız bir işe yaramayacaksa boşu boşuna konuşmuş oluruz.
Rabbimiz bize bir dil vermiş, iki de kulak, üstelik dilimizi de iki kilitle kilitlemiş. Dişlerimizle dudaklarımız. Bu, şu demektir; konuştuklarımızdan daha çok dinlemeliyiz...
Âlimin yanında susarsak, ilmimiz artar. Cahilin yanında susarsak sabrımız artar. Çünkü cahil saçma sapan konuşur, onu dinlerken sabretmek zorunda kalırız, bu da bizim olgunlaşmamıza sebep olur.
Hadis-i şerifte buyuruluyor ki: (Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimse, konuşmalarına dikkat etsin. Ya doğru konuşsun veya sussun. Çünkü ağızdan çıkan bütün sözler melekler tarafından kaydedilir ve hesabı da görülür.)
Gereksiz yere konuşmamalı ve bizi ilgilendirmeyen soruları sormamalıyız... Yolda karşılaştığımız kişiye nereden geldiğini veya nereye gittiğini de sormamalıyız. "Falanca adam bizi davet etti" veya "falancaya gidiyoruz" dese, bizim de tanıdığımız ise "bizi niçin davet etmedi" diye ona güceniriz...
Dünyada iken birbirimize çok soru soruyoruz. Mesela; "adın nedir, kaç yaşındasın, ne iş yapıyorsun, tahsilin nedir, yabancı dilin var mı, evli misin, kaç çocuğun var?" gibi birçok soru... Kabre girdikten sonra sorular teke iner: "Amelin nedir?"
Cehenneme girenlerin çoğu dillerinden dolayı girerler. İnsanoğlunun hiçbir organı dili kadar iyi ve dili kadar kötü ve tehlikeli olamaz.
Nasıl ki dünya hırsı ile dolu olan bir kimse, helâl, haram ayırt etmeden ne bulduysa cebine ve midesine indirirse; aynen bunun gibi çok konuşmayı seven kimse de doğru-yanlış demeden aklına gelen her şeyi yerli, yersiz konuşur. Bundan çok pişmanlık ve sıkıntı görür, ama nafile!..
Atalarımız ne güzel söylemiş: Çok mal haramsız, çok söz yalansız olmaz...