"Mademki o gelmiyor biz ona gidelim..."
30/12/2024 Pazartesi Köşe yazarı V.T
Kânûnî, Sîneçâk
Efendinin dergâhının kapısına kadar geldi. Ancak kapı bir türlü
açılmıyordu!..
Sîneçâk Sinâneddîn Efendi Osmanlı âlim ve evliyasının büyüklerindendir. Rumeli'deki Vardar Yenicesi'ndendir. İbrâhim Gülşenî hazretlerinin sohbetinde ve hizmetinde bulunup tasavvuf yolunda ilerledi. İçine düştüğü aşk ve muhabbet sebebiyle çeşitli memleketleri dolaştı. Edirne'ye gelerek Mevlevî Dergâhına yerleşti. Burada talebe yetiştirmeye başladı...
İlim
ve faziletteki yüksekliğini çekemeyen bâzı câhil kimseler, onun hakkında
çeşitli dedikodular yaydılar. Hattâ bir kimseyi öldürdüğü şeklinde iftirâda bulundular.
Yapılan araştırma ve soruşturma neticesinde söylenenlerin iftirâ olduğu
anlaşıldı. Edirne'nin ileri gelenleri ve halkı ona yalvarıp Edirne'de kalmasını
istedilerse de o kabul etmeyip İstanbul'a geldi. Sütlüce'de bulunan dergâha
yerleşti. 1546 (H.953) senesinde İstanbul'da vefât etti...
Zamânın
pâdişâhı Kânûnî Sultan Süleymân Han onun hakkında anlatılanları ve tasavvuftaki
yüksek derecesini işitmişti. Sîneçâk Sinâneddîn Efendi ile sohbet etmek ve
ondan istifâde etmek üzere saraya dâvet etti. Fakat Sîneçâk Sinâneddîn Efendi,
sultanlardan, devlet adamlarından ve dünyâ adamlarından uzak durmayı kendine
prensip edindiği için dâveti kabûl etmedi. İkinci ve üçüncü dâvetleri de kabul
etmeyince, Kânûnî Sultan Süleymân; "O gelmezse biz gideriz" deyip
saltanat kayığına bindi ve Sütlüce İskelesine yanaştı. Sîneçâk Sinâneddîn
Efendiye, Sultan sizi ziyârete geliyor" diye haber verdiklerinde;
"Söyleyin gelmesin!" buyurdu. Etrafında bulunan talebeleri Şeyh'in
sözlerine şaşıp; "Ne olur kabûl ediniz" dercesine bakışlarıyla
yalvardılar. Fakat Sîneçâk Sinâneddîn Efendi yine kabul etmedi...
Sultan,
dergâhın kapısına kadar geldi. Talebeleri belki de Şeyh Efendi son anda biraz
yumuşar diye düşündüler. Sîneçâk Sinâneddîn Efendi oturduğu yerden kalktı,
tatlı tatlı gülümsedikten sonra hiçbir şey olmamış gibi; "Pekâlâ o gelirse
biz gideriz" buyurdu. Derviş hücrelerinden birisine girdi, cübbesinin
geniş tarafını başına doğru çekip yere uzanıverdi. Pâdişâh ve berâberindekiler
dergâha girdiler. Sîneçâk Sinâneddîn Efendiyi yere uzanmış, cübbesini de yüzüne
örtmüş olarak görünce şaştılar. Yüzünü açıp baktıklarında vefât etmiş olduğunu
gördüler...
Kânûnî Sultan Süleymân Han, bu olanlar üzerine Sîneçâk
Sinâneddîn Efendinin dergâhından mahzûn ve üzüntülü olarak ayrıldı.